Günler günleri kovalamış geride kalan her anda bir heyecan kalmıştı. Gündüzün geceye kavuşmasını sabırsızlıkla izliyordum artık, zira sonunda kına gecem gelip çatmıştı yarın gece konakta sultanları ağırlayacaktık. Kınanın gelişi düğüne çok az kaldığına haber veriyordu. İki gün sonra nikahımız kıyılacak ardından düğün olacaktı.
Sarayda olduğu gibi bizim konakta da sular durulmuyordu. Her saat bir koşuşturmaca, bitirilmeye çalışılan işler, validemin çılgına dönmüş bir halde her işin peşini tutması ve her an başımda dikilip eşyalarımı hazırlamamda yardımcı olan yardımcılar. Yalnız kalabileceğim nadir anlar geceler olmuştu. Zira sadece geceleri huzurla sessizliğe boğuluyordu bu konak.
Paşa babam ağabeylerim ile saraya çok sık gidip gelirken her defasında Sultan Süleyman'dan bir hediye getirir olmuşlardı. Bir süre sonra validem mahcup olup o da göndermeye başlamıştı. Bunu fırsat bilen ben ise her defasında ulaklar ile Cihangire mektuplar gönderiyor cevaplarını büyük bir heyecanla bekliyordum. Sadet beni bulutların üzerinde bir o yana bir bu yana sürüklüyor mey içmiş gibi hülyalı bir hale sokuyordu.
"Bakıyorum da yüzünüzde açan güllerin haddi hesabı yok Aysima Sultanım." Ayşe hatunun imalı seslenişi ile bakışlarımı pencereden çektim. "Maytap geçme benimle Ayşe hatun!" bir çocuk gibi mızmızlanınca Ayşe hatun kahkaha atarak elindeki kaftanları sandığa koydu ve kapağını kapattı.
Oturduğum yerde ona sırt çevirince o gülerek odadan çıktı."Hadi sana Allah rahatlık versin." dediğinde bende cevap verdim. "Sana da."
Yarın kına gecem vardı o yüzden erkenden yatıp uyumaya karar verdim. Ayağa kalkıp dolaptan geceliğimi aldım ve paravanın arkasında giyinmeye başladım. O an kapımım açılması ile acele ederken muhtemelen ya validem ya da Ayşe hatun olabileceğini bildiğim için umursamadım.
İnce askılı ipek geceliğim ile paravanın arkasından çıktığımda neye uğradığıma şaşırdım ve neredeyse çığlık atacakken Cihangir eli ile ağzımı kapattı. "Şşt sessiz ol." Uysal bir şekilde ona itaat ederken o kulağıma bir kez daha sakin olmam gerektiğini fısıldadı. O an sıcaklığı ile içim bir hoş olurken elini ağzımdan çekti. "Cihangir senin burada ne işin var! Aklını mı kaçırdın sen!" dehşetle fısıldamam ile o ukala gülüşü ile bana baktı ve cam kenarında olan sedire oturdu. Oturduğu yerden beni baştan aşağı süzünce halimi hatırlayıp koşarak paravanın arkasına geçtim.
"Ya Cihangir!" itiraz edercesine fısıldadığımda o gülmeye devam etti. "Müstakbel kocan olacak kişi ben değil miydim?" demesi ile gülerek göz devirdim. Hızla üzerime sabahlığımı geçirip paravanın arkasından çıktığımda pencerelerle yaklaşıp kapalı perdelerin üstüne kalın güneşlikleri çektim.
"Ya seni bir gören olursa? Nasıl açıklarız? Lütfen bir gören olmadan git şunun şurasında kaç gün kaldı nikaha yahu!" Derken kapıya yaklaşmış kulağımı verip dışarıyı dinlemeye başlamıştım.
"Korkma girerken kimse görmedi."
"Nasıl görmez Cihangir dışarıda bir yığın asker ve konak görevlileri var."
"Orası bende kalsın."
"Kalbim boğazımda atıyor Cihangir şuracıkta kalpten gidersem mesulü sensin ona göre!" sızlanarak ona giderken yanına kedi gibi sokuldum ve sarıldım. İstemem yan cebime koy mu?
Cihangir bana sıkıca sarılınca dudaklarımı yanağına değdirip öptüm. "Seni çok özledim.." fısıltısı ile kıkırdayıp başımı omuzuna yasladım. "Mektupların sağ olsun biliyorum." dediğimde güldü. "İnsan bir bende özledim der yahu." homurdanışı ile gülümseyip daha sıkı sarıldım. "Sanki bilmiyorsun." dediğimde güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehzade Cihangir
Historical Fiction🥀Final oldu. 🌸Bir şehzade masalı... 🌸Şehzade Masalı serisinin ilk kitabıdır. 🌹Şehzade Cihangir'in acı dolu hayatını değiştirdiğim ona mutlu bir hayat yazdığım hikaye. 🌹Aysima ile Cihangir'i neler bekliyor?