Şehzade Cihangir

14. Bölüm

Herkese merhaba, öncelikle bu bölümün ilk kısmı +18 içerik içermektedir rahatsız olan ikinci kısımda başlayabilir yani - işaretinden sonra. Keyifli okumalar.

Alev alev yanan dudakları dudaklarımı esir almayı bırakıp boynuma indiğinde derin bir inilti koptu dudaklarımdan. Kasıklarımdaki parmakları ile dehşetle iç çekip başımı geriye attığımda Cihangir inadına daha derin dokunuşlar bıraktı. Parmakları kadınlığımda dört dönerken sıcak nefesi boynumu sarıp sarmalamıştı. Boştaki ellerimi kaldırıp saçlarını avuçlarımın arasına aldığımda başını daha çok kendime çektim. Bedeni altında gerilmiş yatarken o diğer yandan kavislenen belimi okşuyor beni rahatlatmaya çalışıyordu. 

Dudakları boynumdan gerdanıma ardından göğüslerime indiğinde yutkundum. Avuçları arasına aldığı göğüslerimi sıkmaya başladığında gözleri gözlerim buldu. Zevkle beni getirdiği hali izlerken dudaklarında o tehlikeli gülüşü can buldu. Bakışlarımın dudaklarında takılı kaldığını fark etmesi ile bana yaklaşıp dudaklarımızı yeniden birleştirdi. Elleri boynuma ve yanağıma gittiğinde bende boynuna sarıldım.

Dakikalar sonra bacaklarımın arasında yerini aldığında istekle kalçamı ona doğru kaldırmış titreyerek bekliyordum. Zevkten titriyordum, daha önce duymadığım duyguları bana sunan adam beni getirdiği hali izlemeye devam ederek bedenlerimizi birleştirdi. Onu hissetmem ile anında kasılınca Cihangir boğukça inleyip kulağıma eğildi. "Aysima!" acı çeker gibi fısıldayınca sırtına sarılıp kalçamı kaldırdım. "Söyle sevgilim." dediğimde bir kez daha derince inledi ve fısıldadı yalvarır gibi. "Adımı söyle."

Ne demek istediğini anlamazken o içimde hareket etmeye başladı. Bu hareketi ile "Cihangir.." diye inlediğimde sırtının kasıldığını hissettim. Bir kez daha adını zikrederek inlediğimde o hızlanmaya başladı. Gelgitleri hızlanmaya devam ederken uzun süre sonra ikimizi de doruğa çıkardı.

-

Güneş, Cihangirin altın saçları arasından gözlerime yansırken ben çoktan uykumdan uyanmıştım. Bu bizim evli olduğumuz ilk sabahımızdı. İçimden dolup taşan mutluluk yüzüme de yansımış olacak ki gülümsüyordum. Başını gerdanıma dayamış derin bir uykuda olan Cihangirin saçlarını okşamaya başladım. Parmaklarım altın tutamları arasında yol sürerken gülümseyerek kokusunu içime çektim. Huzur kokuyordu..

Dakikalar sonra tamamen uykudan arındığımda Cihangir de kıpırdanmaya başlamıştı. Sıcak nefesini tenimde hissederken sesini de kısa sürede işittim. "Günaydın Aysima." gülerek başını kaldırınca bende daha geniş güldüm. "Günaydın." diyerek parmaklarımı saçlarından usulca çektim.

"Yıllar sonra en huzurlu uykumu uyudum sevgilim." Cihangir üzerimden doğrulurken söyledikleri huzurla bir nefes almama sebep olurken yataktan doğruldum ve sırtımı arkamdaki duvara verdim. Beyaz ipek geceliğimin ipleri ile oynarken Cihangir hala yatarak beni seyrediyordu. Bakışlarımı odada gezdirirken pencereden dışarıya baktım. "Ben kahvaltının hazırlanmasına yardımcı olmaya ineyim o vakit." içime kaçan sesim ile Cihangire baktığımda gülerek başını salladı. Yataktan kalkıp arka odada bulunan dolaplara ilerledim ve tülsüz düz ten rengi bir elbise ile kahverengi çiçek desenleri olan bir kaftan yeleği aldım. Gerekli kıyafetleri de aldıktan sonra odadan çıktım. Koridorun sonunda bekleyen cariyeye elbiselerimi verdikten sonra onunla beraber hamama doğru ilerlemeye başladım. 

Sıcak bir hamamın ardından mis kokular ile temizlenip hazırlandım. Saçlarımı Cihangirin sevdiği gibi açık bırakıp başıma sarı taşlı bir taç taktım ve onun küpelerini de takıp oradan ayrıldım. Salona vardığımda çoktan yer sofrasının hazırlandığını gördüm. Son bir kaç eksik dışında ilk soframız hazırdı. Pencerenin önünce olan sedirlere geçip oturdum ve sofrayı inceledim. "Gümüş bardakları getirin bunları akşam yemeğinde çıkarın." Cariyeye verdiğim emir ile başını eğip beni onayladı ve diğer cariyeler ile sofradaki bardakları değiştirdi.