10. Bölüm

1.8K 124 19
                                    

Acı bedenimi ele geçirmiş insafsızca işkence ederken ben nefessiz kalarak gözlerimi açtım. Neye uğradığıma şaşırmış korkuyla yaşadıklarıma anlam vermeye çalışırken gözlerim elimi tutan Cihangire kaydı. Bana dehşetle bakıyordu, kan çanağı olmuş gözleri ve dağılmış saçları ile yıkılmış bir haldeydi. Dudakları aralanmış bana bir şeyler söylüyordu. Oysa bilmiyordu ki kulaklarımda tiz bir çınlamanın yankılandığını. Öylece sesin dinmesini beklerken etrafa bir bakış attım. Burası neresiydi? Saray olamayacak kadar sade ama bir konak olacak kadar ihtişamlıydı.

"Aysima, beni duyuyor musun?" En sonunda sesler netleşince bakışlarımı yeniden gözlerine sabitledim. "Cihangir bana ne oldu?" cılız sesim odada yankılanınca Cihangir gözlerini kapatıp derin bir iç çekti. "Çok şükür.. Aysima attan düştün. Beni ne kadar çok korkuttun biliyor musun? Seni öyle gördüğümde canımdan can gitti. Ben hayatımda bu kadar çok acı çektiğimi hatırlamıyorum..." acı dolu sesi kulaklarımı doldurunca elimi tutan elini sıktım.

"Cihangir.." mırıldanışım ile bana yaklaşırken dudaklarını alnıma bastırdı. "Söyle sevgilim." şefkatli sesine karşı gülümsemek istedim ama bunu yapacak gücü kendimde bulamadım. "Canım çok yanıyor." acıyla söylediklerim ile gözleri yaşarınca dediklerime pişman oldum. Göz yaşları yanaklarından süzülüp elime damlarken o bakışlarını kaçırdı ve başını olumlu anlamda salladı. "Biliyorum sevgilim.. Ama hekim daha fazla ilacın tehlikeli olacağını söyledi. Şimdilik sadece dinlenmen lazım. Dediğine göre şanslıymışsın aldığın darbeler bir ciddiyet teşkil etmiyormuş. Şimdilik dinlenmen ve merhemleri kullanman gerekiyormuş." 

Cihangirin açıklamasını dinlerken başımı olumlu anlamda salladım. "Neredeyiz biz?" konuyu değiştirmek için sorduğum soru ile Cihangir etrafa benim gibi bir bakış attı. "Bulunduğumuz yere en yakın konak. Saray çok uzakta kalıyordu.." 

"Yanıma yatsana.." sessiz fısıltımı ben bile zar zor duyarken o bana şaşkınca baktı. Yattığım geniş yatağın boş yanını işaret ettiğimde yanaklarım alev almış yanıyordu, hoş Cihangir de benim gibi kızarmıştı ya orası ayrı.

Sessiz mırıltıları ile beni onaylayıp yanıma yattığınca dikkatlice bedenini bedenime yaklaştırdı. "Hareket etmemen lazım o yüzden bir şey istersen bana söyle tamam mı?" kulağıma doğru fısıldaması ile başımı istemsizce salladım. "Tamam.."

Sessizce yatakta yatarken karanlık odayı aydınlatan mumlar loş bir ortam yaratmıştı. "Saraya haber gönderdim Aysima, ailen öğrenmiştir çoktan." endişe ile başımı ona çevirince keşke yapmasaydın demek istedim. "Bilmeleri gerekiyordu." sanki aklımı okumuş gibi cevap verince dudaklarım şaşkınlık ile aralandı.

"Cihangir yer yerinden oynamıştır." korku dolu fısıltım ile Cihangir sadece güldü. "Emin ol olayın unutulmasına vesile olacak yeni olaylar meydana gelir. Yeter ki aynı haremde iki sultanımız olsun." alayla Hürrem sultan ve Mahidevran sultanın ilişkisini belirtince başımı yastığa daha çok bastırdım. 

Cihangirin alaylı gülüşü yüzünde asılı kalırken elini kaldırıp saçlarımı düzeltmeye başladı. Bukleleri tek tek yastığın üzerine bırakırken parmakları ile yanağımı okşadı. "Meleğim.." kulağıma fısıldadıktan sonra dudaklarını yanağıma bastırdı. Sıcak dudakları ile gözlerim kapanırken bu hissi ne kadar çok benimsediğimi fark ettim. Onun her bir zerresi benim parçam olmuştu adeta.

Dudakları yanağımdan dudaklarımı bulunca nefesimi heyecanla tuttum. Dudaklarıma kondurduğu masum buselerin ardından başını başımın yanına bıraktı. "Hadi biraz dinlen, uyanınca yemek yersin." 

Başımı olumlu anlamda sallarken kapanan gözlerim ile ona daha çok sokuldum. Beni her şeyden koruyabilecek güce sahipti benim için. Onun yanında hissettiğim bu güven daha önce tatmadığım bir duyguydu.

Şehzade CihangirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin