Çehrendeki yakınlık, mutluluğun habercisidir..
'HÜLYA KÖSE
Gün aydığında pencerenin aralığından yüzüme vuran güneş, yüzümde tatlı bir sıcaklık bıraktı. Göz kapaklarım bağımsızlığını ilan edip kapandıklarından iğne batıyormuş hissi az önceki tatlılığı yok etmişti çoktan. Zihnim karıncalanmış, gözümü açsamda açık tutmakta zorlandığım için tekrar kapanıyordu.
Dün gece eve geldikten sonra yine üzerime bir yalnızlık hissi çökmüş kendimi ağlarken bulmuştum. Bazı geceler ne susmak ne de uyumak mümkün olmuyordu.
Karamsarlık göğüs kafesimi büyük bir hızla doldurmuş, günün gerginliği yine patlama sebebim olmuştu. Acıyı tekrar tekrar hissediyordum ve hiç eskimiyordu, eksilmiyordu.
Ellerimde onlardan kalan tek hatıra, fotoğraflardı ve onlarla yetinmek zorundaydım. Oturup düşünüyor, zihnimin her köşesini didikliyor ama asla onlara ait bir iz, bir anı bulamıyordum. Bu durum her defasında vücudumdaki tüm dirayeti yıkıyordu.
Kapının sesi kulaklarıma ulaştığında ağlamaktan kurumuş gözlerimi silip kalktım yerimden.
Kapıya yaklaşıp kolu aşağıya çektim. Gözlerim Toprak'ı bulduğunda uykusuzluk büyük bir hızla bedenimden uzaklaştı. "Günaydın" dedim biraz boğuk çıkmış olsa da bozuntuya vermeden devam etmiştim.Toprak her zaman ki gibi kaşlarını çatıp suratımda gezindi gözleri. İstediği görüntüye ulaşamamış olmalı ki daha çok çatılıp irisleri gözlerimi tesiri altına aldı. "Neden bu haldesin?" Kenara çekilip girmesi yol verdim. Ayakkabılarını çıkarıp içeriye geçti.
Toprak beni baştan aşağıya kadar süzüp en son göz elimdeki fotoğraflarda durdu. Gözlerime tekrar baktığında anlamış gibi bir ifade hissettim, belki de ben öyle olsun istemiştim. Yutkunduğumda boğzımdaki yumru kendini belli etti.
Gözlerini benden alıp mutfak masasına ilerleyip oturdu. Yanına yaklaştım. "Kahve içer misin?" Kafasını sallayıp gözleri mutfağı taramaya başladı. Arkamı dönüp su ısıtıcısına su doldurdum. "Uyumadın mı?" Sesinde meraktan çok kızgın bir ton vardı. Düğmeye basıp arkamı döndüm.
"Hayır uyku tutmadı da" bunu söylerken neden çekindiğimi bilmiyordum. Belki de bana kızmasından korkmuştum. Tekrar arkamı dönüp raftan kupa bardağı aldım. Kahveyi bardağa koyup suyu ekledim. Daha sonra da kendime süt doldurdum.Masaya kahveyi bıraktığımda gözü fotoğrafa kaymış bakıyordu. Bende sandalyeyi çekip karşısına oturdum.
Fotoğrafa uzanıp eline aldı. Kaşları her zamanki gibi çatılmış, dikkatle fotoğrafı inceliyordu. Fotoğrafta annem, babam, annemin kucağında ben vardım. "Yarsı nerede?" Gözlerini fotoğraftan alıp bana çevirdi. Fotoğrafta bir kişi daha olmalıydı ama yırtılmıştı o kısmı bunun sebebini bilmiyordum sadece minik bacağıma elini koymuş üzerinde de yakut bir yüzük vardı."Bilmiyorum, fotoğraf bana geldiğinde böyleydi. Muhtemelen annemin bir arkadaşıdır veya bir dadı olabilme ihtimali üzerinde duruyorum" anlamsızca fotoğrafa bakıp sonra yüzüme baktı.
Kafasını sallayıp fotoğrafı masaya bıraktı. "Ufaklık telefonunu alabilir miyim? " bu soruyu sorması beni afallatmıştı. Anlamsızca yüzüne baktığımda hadi der gibi kafasını salladı. Cebimden çıkarıp uzattığımda eline alıp kilidi açtı. Bir kaç tuşun ardından mutfakta bir melodi yankılandı. Muhtemelen numarasını kaydetme gereği duymuştu.
"Bu benim numaram bir terslik olduğunda arayabilirsin" telefonu bana uzattğında bir ona bir telefona baktım. Daha sonra da olumlu anlamda başımı salladım. O iyi bir adamdı. Bana böyle davranıyor olması bu hayatta bir yerimin olduğunu hatırlatıyordu. "Teşekkür ederim" sesim oldukça solgun ve yorgun çıktı. Gözlerimi kapatsam uyuyacağımı biliyordum bu yüzden ısrarla açık tutmaya devam ediyordum. Toprak bunu anlamış olmalı ki kaşları tekrar çatıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/264951699-288-k158545.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Fiction généraleAcının kaç boyutu vardı bilmiyordum ama ben birçok boyutundan geçmiştim. Tüm umutsuzluklarımın yanına bir karanlık daha eklenmişti işte, bu karanlık bana yanlızca çaresizliği değil umudu da getirmişti. O, benim için bir umut mu yoksa karanlık mı b...