### 1999/ İSTANBUL ###
Alya küçük elleriyle gözlerindeki yaşları silip bakıcısı Gül Hanım'a döndü.
"Buse neden benimle arkadaş olmak istemiyor Gül teyze? Ben iyi bir arkadaş olamaz mıyım?"
"Oyy benim kuzum. Sen çok da iyi arkadaş olursun ki, kimmiş bu senle arkadaş olmak istemeyen Buse?" Alya, Gül Hanım'ın kollarından çıkıp gözlerini bir kez daha sildi. Ahh şu durmak bilmeyen gözyaşları... Siz istemedikçe daha çok akarlar..
"Olamam, olamıyorum. Ben kötü bir kızım. Ben kötü bir kızım." diyip kafasına vurmaya başladı Alya.
"Ben biliyorum, annem yok diye kimse benimle arkadaş olmak istemiyor, beni sevmiyor. Babam da konuşmuyor benimle. Annemi ben mi öldürdüm Gül teyze?"
"Olur mu öyle şey kuzum benim! Olmak istemesin Buse seninle arkadaş. Sana arkadaş mı yok!"
Alya Gül teyze'sine sarlırken, içinden o küçük bedenine lanetler savuruyordu. Belki de çirkin olduğu için arkadaşı yoktu? Hem babası bile onu sevmiyorken başkalarından sevgi beklemek saçma değil miydi?
### ###
Gözüm Duru'nun bedeninden arta kalan kanlara takılmıştı. Sanki asla silinmemek ister gibi zemine işlemişti kan, hiç unutulmamak ister gibi de beynime.. Buse benim hayatımda kaybettiğim son insan olmamıştı. Sonrasında Yiğit'i kaybetmiştim, şimdi de Duru'yu... Ahh, Duru! Kurşunun Duru'nun bedeniyle beraber bizi de yaralamasının üstünden yaklaşık 3 saat geçmişti. Bu üç saatte küfürler savurulmuş, gözyaşları en hırçın haliyle dökülmüş ve intikam yeminleri içilmişti. Şu an gözü kanda duran elleri kolları bağlı bu üç kişi belki de büyük dönüm noktalarına gelmişti. Kim bilir, belki asla eskisi gibi olamayacaktık...
İçimde öyle bir boşluk vardı ki sanki yıllarca ağlayıp boğazımı parçalasam da geçmeyecek gibiydi. Emre'yi 584754 farklı şekilde öldürsem de soğumayacaktı içim. Duru'ya bir daha sarılamadığım sürece soğumayacaktı.. Ben bile bu haldeysem Onur kim bilir nasıldı? Gözlerini benim gibi kanlı zemine dikmiş, çenesini sıkıyordu. Sanki avını bekleyen bir aslan gibiydi. Her an kocaman bir hareket yapabilir ve atağa geçebilirdi.
Daha sonra Efe'ye çevirdim gözlerimi. O da gözlerini zemine dikmişti. Onur'un bana anlattıklarını anımsadım.. Efe ve Duru'nun arasındaki özel bağı... Kim bilir nasıl üzülüyordu içten içten. Kim bilir nasıl büyük bir öfke vardı koca yüreğinde. Ona sarılmak istiyordum. Unutamayacağımızı ama Duru'nun intikamını alacağımızı, Duru için nefes alacağımızı ona anlatmak istiyordum.
Ceylin ve Derin'se yine aynı şekildeydi. İkisi de sanki akıllarını kaçırmış gibi ileri geri sallanıyordu. Bu gözümüzün önünde ölen ikinci kişiydi. İkinci kan, ikinci korku dolu surat, ikinci acı. Biliyordum asla unutamayacaktım burada yaşadıklarımı. Belki zamanla aklımı oynatacak, kimseyi yanımda istemeyecektim. Her gece rüyalarımda yaşayacaktım bu odayı, bu odada yaşadıklarımı. Belki intihar edecektim, belki bir daha asla dışarı çıkamayacaktım. Belki her gece kulağıma acı dolu çığlıklar dolacak, karanlık siluetler peşimi bırakmayacaktı. Kendimi en yalnız hissettiğimde bile çığlıklar beni yalnız bırakmayacaktı. Ben belki de bir daha asla olamayacaktım. Yine değişecektim. Bir daha asla Efe'den sonraki nefes alan Alya olamayacaktım. Belki de en büyük hatamı, hatamızı Emre'yi hafife alarak yapmıştık.
Kriz ataklarım başlamaya yüztutmuşken rahatsız edici kapı sesiyle zihnim bir iki saniyeliğine arındı. Emre diye tahmin ettiğim siyah siluet bize yaklaşırken içimdeki tarifsiz acıyı bir kez daha hissettim. Sanki Emre'nin suratına baksam kendime engel olamayacak ve üstüne atlayacaktım. Tabii bu sırada onun üstüne saldırmaya çalışan Onur'u unutmuştum. Az önce sessizce duran Onur, çıkabileceği en yüksek tonda küfürler savurmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
ChickLit“En önemli hatalarımızı ne zaman yaparız?” diye sordu beynim. Hiç tereddüt etmeden cevapladım. “ Birine güvenince.” Sonra kalbim yöneltti aynı soruyu bana. Bu sefer durdum. Usulca fısıldayarak cevapladım soruyu: “Aşık olunca…”