Arkadaşlar öncelikle bölümü geciktirdiğim için özür dilerim. Ve de 15K'yı geçmişiz, çok çok teşekkür ederim! :)
Ve de bölüm birazcık uzun oldu gibi, bunun sebebi 1 hafta şehir dışında olmam ve bölümü geciktirmem. Dediğim gibi şehir dışında olacağım ve bu yüzden büyük ihtimalle yeni bölüm 2-3 hafta sonra gelecek:/
Keyifli okumalarrr:))
İçinde bulunduğum karanlık yavaşça dağılırken zihnimin de yavaş yavaş açılmaya başladığını fark ettim. Ufak bir güç harcayarak gözlerimi açtığımda gördüklerimin de zihnim kadar karanlık olduğunu görünce gözlerimi kocaman açtım. Birkaç saniye ne olduğunu anlamaz bir şekilde etrafa baktıktan sonra kolumdaki ve bacağımdaki acıyla kafam otomatik olarak yere doğru eğildi. Kolumu hareket ettirmeye çalışınca kollarımın ve bacaklarımın bağlı olduğunu anladım. Zihnimi zorlayarak en son nerede olduğumu hatırlamaya çalıştım. Hatırla Alya, hatırla! Sanki 383274 kişi tarafından dayak yemiş gibiydim. Başımdaki ağırlık her saniye büyüyordu sanki.
Zihnimi biraz daha zorlayınca ne olduğunu yavaş yavaş hatırlamaya başladım. Tabii ya! Dün gece hep beraber eğleniyorken Emre gelmişti. Beraber bir şeyler içmiştik ve sonra BİNGO! Gözlerimin yavaşça kararmaya başladığını da hatırlamıştım.
Gelen birkaç nefes sesiyle bu karanlık yerde tek olmadığımı anlayarak etrafımı daha dikkatle inceledim. Gözlerimin karanlığa alıştığından olsa gerek bulunduğum yer bir iki dakika önceki kadar karanlık değildi ve yanımdaki kişinin Efe olduğunu anlamıştım.
Etraftakilerin de Ceylin, Duru, Onur, Aras, Derin olduğunu anladığımda dün gece de giderek netleşiyordu zihnimde.
Hepsi derin bir uykudaydılar. Zira nefes seslerini duymasam öldüklerini bile düşünebilirdim.
En sonunda durumun etkisinden çıkıp yavaşça Efe'ye yaklaşmaya çalışsam da iplerin sıkılığından ötürü hiçbir kazancım olmamıştı. Hava o kadar tozlu ve kirliydi ki bu da benim ufak ufak öksürmeme neden oluyordu.
Efe'nin yavaş yavaş hareket etmeye başlamasıyla uyandığını anlayıp ona döndüm. Benim ilk uyandığımda verdiğim tepkileri vererek bir iki dakika etrafı inceledi ve en sonunda gözleri benimkilerle buluştu. Şok olduğunu düşündüğüm bir yüz ifadesiyle bir iki saniye beni süzdükten sonra yutkunup fısıldamaya başladı.
"Neler oluyor? İyi misin Alya?" O da yere sürtünerek bana yaklaşmaya çalışınca iplerden olsa gerek bir 'ahh' sesi çıkarıp hareket etmeyi bıraktı.
"İyi misin Efe? Canın mı yandı?" Ne kadar gözlerim alışsa da oda hala çok karanlıktı ve surat ifadesinden canının acıyıp acımadığını anlayamıyorum.
"Beni bırak. Sen nasılsın asıl? Seninle konuştular mı? Ne zaman uyandın?"
"Senden bir iki dakika önce." Tam ağzımı tekrar açacaktım ki ön taraftan gelen sert bir kapı sesiyle suratımı buruşturup bakışlarımı o tarafa çektim. Kapı sesinden dolayı diğerleri de uyanmıştı ve etrafa hakim olan nefes sesleri hızlanmıştı.
Kapının açılmasıyla beraber ortamdaki karanlık da bozuldu. Gözlerimi kısarak kapıya bakınca gözlerimdeki yanma hissiyle bakışlarımı yere indirdim ve ardından gelen altı tok adım sesini duydum. İçeri giren her kimse adım atmayı bıraktı ve onun yerine ufak bir kahkaha attı. Bakışlarım ışığa alışınca içeri giren kişinin Emre olduğunu anladım. Ne tür bir psikopattı? Zevk mi alıyordu?
Kahkahasını bitirince yan tarafta duran pencereye ilerleyip tahtaları çekti ve içeriye iyice ışık girmesine neden oldu.
Işıklarla beraber odayı incelemeye başladım bende. İki metre arkamızda duran altı tane sandalye, kapının yanında duran eski tahta dolap ve dolabın yanında duran uzun masadan başka bir şey yoktu odada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
ChickLit“En önemli hatalarımızı ne zaman yaparız?” diye sordu beynim. Hiç tereddüt etmeden cevapladım. “ Birine güvenince.” Sonra kalbim yöneltti aynı soruyu bana. Bu sefer durdum. Usulca fısıldayarak cevapladım soruyu: “Aşık olunca…”