"Sevmek gibi baharı yaşatan bir şeye neden küserki insan!"
Gecenin sonuna geldiğimizde herkes yavaş yavaş evine dağılmıştı. Bir ara Efe de gider gibi olmuştu ama kolunu tutup onu durdurdum. Hafifçe şaşırsa da hemen sonrasında beni kolunun altına alıp alnımdan öptü.
Herkes gittikten sonra kapıyı kapatıp kocaman bir gülümsemeyle Efe'ye döndüm.
"Eğer benim üzerimde ahlaksız planların varsa onları ertelemeni öneririm Alya. Evlenmeden olmaz!" Yanından geçerken Efe'nin koluna bir yumruk atıp salona geri döndüm ve kendimi koltuğa bıraktım.
"Bu benim ilk kutladığım doğum günümdü. Bu gün, bu gece o kadar.. O kadar güzeldi ki Efe.. Ben anlatamıyorum ama çok.. Çok mutlu yani bilirsin iş---" Sözlerimi kesen şey sıcak dudaklar oldu. Efe'nin sıcacık dudakları...
Alt dudağıma küçük küçük öpücükler kondurmaya başlayınca omuzlarında duran kollarımı sıktım ve kendimi ona kilitledim.
"Mutlu olduğunu gözlerinden anlayabiliyorum Alya. Sen ne kadar ketumsan gözlerin de o kadar çıplak." Asıl Alya'yı görebilen tek kişiydi Efe.. Ah birde Ceylin var tabii..
Dudaklarımı büzüp bir iki saniye düşündüm. Daha sonra aradığımı bulunca kısık gözlerle gülüp alt dudağımı dişledim.
"Peki şimdi ne düşünüyorum?" Kocaman bir çikolatalı pasta.. Off off üstünde parça parça çikolatalar, yan kısımlardan hafif tepsiye akmış çikolata sosları, yumuşacık kek...
"Tabii ki ya çikolata ya da çikolatalı pasta Alya. Şu tipe başka seni ne sokabilirdi ki?" Gözlerini devirip kumandayı aldı ve televizyonda zap yapmaya başladı.
Heyy! Bir saniye aklımı mı okumuştu? Ama nasıl?
"Yaa ama bu haksızlık. Mimiklerim beni ele vermiş." Gülerek bana döndü ve dil çıkardı. Tekrar dikkatini televizyona verince bende bakışlarını takip ettim. Efe Kaan Yücesoy da mı diğer erkekler gibi maç hastasıydı? Ahh hayır!
"Tamam, kabul kazandın. Şimdi bende senin gözlerini okuyacağım," diyip yanaklarını tuttum ve kendime çevirdim. Efe'nin alaycı surat ifadesi sertleşmişti. Yanlış bir şey mi söylemiştim?
"Hop, hoopp!"
"Ahh hala mı? Efe ciddi misin? O kadar şey yaşadık hala gözlerini okumamdan mı korkuyorsun?" Gerçekten kırılmıştım. Ben ona sonsuz güven duyarken onun benden kaçması beni yaralamıştı.
"Senle alakalı değil Alya. Geçmişimizi değiştiremiyoruz. Geçmişimizin taşıdığı izleri de.."
"Hah, değil mi? Bir tek senin yaraların var? Bir tek senin güvenin kırıldı! Bende aynı durumdayım Efe ama kendimi sana açtım ben! Ya sen değil miydin bana 'artık kaçmak yok' diyen? Şimdi yaptığın ney peki?"
Efe sert bakışlarını bir süre yüzümde gezdirip bakışlarını dudaklarıma çevirdi ve sert bir şekilde beni öpmeye başladı. Ama ben ona şu an karşılık vermek istemiyordum. Böyle olmazdı.
Kendimi geri çekmek adına göğsüne koydum. Efe yapacağım şeyi anladı ve belimdeki ellerini sıkılaştırıp bana sarılır pozisyona geçti. Onu bir kez daha itince dudaklarımdaki baskısını kesip alnını alnıma dayadı ve fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Çekme kendini benden. Zaten lanet ettiğim geçmişime iyice lanet ettirme. Sana güveniyorum ben. Gözlerinin içine doğrudan bakacak kadar güveniyorum. Sen beni görmüyor musun Alya? İçimdeki buzdan kütleyi nasıl erittiğini görmüyor musun?" Sözleri yüzümde ufacık bir tebessümün belirmesine neden oldu. Efe de suratını yumuşatıp yanağımdan, tam yanağımın kıvrımından öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Genç Kız Edebiyatı“En önemli hatalarımızı ne zaman yaparız?” diye sordu beynim. Hiç tereddüt etmeden cevapladım. “ Birine güvenince.” Sonra kalbim yöneltti aynı soruyu bana. Bu sefer durdum. Usulca fısıldayarak cevapladım soruyu: “Aşık olunca…”