Bölüm 24. # Pavyon

8.1K 273 18
                                    

Medyada Alya- Onur temsili var:) 

"Ya Efe biraz yavaş olsana." Efe elindeki tentürdiyotlu pamuğu yaranın daha da yakınında bir yere bastırdı.

"Ne tatlı canın varmış senin ya." Buğlem'in peşinden metrelerce koşmam ve asfalta sert bir şekilde düşmem sonucunda dizlerimde kocaman yaralar oluşmuştu. Ama cidden kocamandılar.

"Benim canım tatlı değil de sen sanki düşmanına pansuman yapıyon."

"Düşmanıma niye yapayım ben sana pansuman yapıyOM." Efe ciddiyetle pamuğu bir kez daha yaranın etrafında gezdirdikten sonra masanın üzerine bıraktı.

"Şöyle '-yon' lu da konuşma!" Masanın üzerindeki pamuğu kalkıp çöpe attı ve tekrar yanıma oturdu. Yan tarafta duran yara bandından iki tane çıkarıp diz kapağıma çapraz bir şekilde taktı.

"Bacağını çok oynatma. Bugün dinlen Alya. Gerçekten."

"Zaten çok oynatabiliyorum ya, dediğin iyi oldu." Efe gözlerini devirip diğer bacağıma geçince mızmızlanma seviyemi iki katına çıkardı. Ama ne yapabilirdim ki? Daha önce hiçkimse benimle böyle güzel ilgilenmemişti. Küçükken düşüp bir yerimi yaraladığımda benden zerre haz almayan dadı'm canımı yaka yaka temizlerdi yaramı. Ama şimdi Efe.. Ne kadar memnunsuzmuş gibi görünsemde canımın yanmaması için oldukça kibardı. 

"Ya ben neler çektiiiiimm, genç yaşımdaa ne yaralar aldıııımmm, vurun beniii. Oyy ben ne yapaaaam, ben bu yaştaa nasıl dindirem acımıııı." Efe sol kolunu ağzıma, dişlerimin arasına soktu.

"Isır Alya. Yeter ki bağırma da ısır, tamam mı?" Kolu ağzımda bir şekilde başımı sallayıp azıcık ısırdım. Bu bacağımdaki yara tahminlerime göre daha büyüktü. Efe ciddiyetle temizlerken bir an cidden canım acıdı ve ısırışımı sertleştirdim. Efe de anladığından olsa gerek acıdan buruşmuş suratıma baktı ve kaşlarını kaldırdı. Başını yarama yaklaştırıp yavaşça üflemeye başladı. 

Kaşları çatıktı. Sanki benden çok acı çekiyor gibi.. Nasılda tatlıydı! Ben gerçekten seviyordum! Ne kadar inkar etmek istesem de seviyordum! Bu aşk değildi ama aşktan çok öteydi. Onu sevmek değildi onunla beraber kendimi sevmemdi. Öylesine mükemmeldi ki benim gibi iğrenç birini bile sevgisiyle var ediyordu, iyileştiriyordu. Keşke eski Alya ile karşılaşsaydı, keşke!

"Eveet, tamamdır. Eskisinden sağlam oldu." diye saçma bir espri yapıp göz kırptı. Elindeki kirli pamukları ve malzemeleri mutfağa götürüp geri geldi.

"Yarın okula gitme Alya. Gerçekten dinlenmen lazım. Mikrop kapabilir." Başımla onaylayıp sehpanın üzerindeki kumandaya uzandım ve televizyonu açtım. 

  ###   2 GÜN SONRA   ###

Kafeteryaya girip etrafa bir göz attım. Derin'in gülen suratı ve havaya kaldırdığı elini görüp masaya yaklaştım. Derin, Efe ve Aras vardı masada. Efe arkasına bakıp masaya yaklaşan beni görünce ufacık sırıtıp ayağa kalktı.

"Ooo Alya Hanımlar gelmiş. Buyrun, buyrun." diyip boş sandalyeyi oturmam için geri çekti. Bende ona gülümseyip reverans yaptım ve sandalyeye oturdum. Efe de sandalyemi hafif ileri itip omzumdan öptü.

Derin elimi tutup kocaman gülümsedi ve "Ee bacağın nasıl? Keşke bugün de dinlenseydin. Ya bak iyi değilsin sen. Yok yok rengin kaçmış. Kızım gitsene eve." dedi.

Biz kahkahalar atarken Derin hala ciddiyetle beni uyarıyordu.

"İyiyim Derin." Öpücük atıp Aras'a döndüm. Durgun görünüyordu.

"Bir sorun mu var Aras?"

"Yo-yok."

"Hadi ama Aras! O kadar tanıyoruz seni. Neyin var?" Aras kolunda duran saate bakıp kafeteryanın çıkışına bir göz atıp bize döndü.

DEĞİŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin