Meraklı bakışlarım anneannemi bulduğunda o da en az benim kadar meraklı görünüyordu. İçeriden bir kapının açıldığını duydum. Ardından abimin, 'Kim o?' diye soru dolu sesini...Ardından kapıdaki kişiyi tanımış olacak ki kapıyı açmıştı. Kimin geldiğini deli gibi merak etsem de oraya gidecek gücüm yoktu bu yüzden anneannemin yardımıyla koltuğa hazırlanan yatağa uzandım. Boşluğum gerçekten çok fazla acıyordu. Ara ara nefesim kesilse de yavaş yavaş normale dönüyordu ama yarına kadar boşluğumun moraracağını biliyordum. Anneannem yanıma oturmuş saçlarımı okşuyordu. Bugün beni büyük bir dertten kurtarmıştı... Kemer işin içine girseydi sanırım... Düşüncesi bile sırtımda acılara neden olmuştu sanki.
"Canın çok acıyor mu yavrum?" dedi gözleri dolu dolu. Gülümsemeye çalışarak kafamı hayır anlamında salladım. Ah anneannem bir bilsen canımın ne kadar acıdığını...
"Bugün neden öyle dedin kızım?"
Şimdi ne diyecektim? 'Giray'ı Damla denen kızla öpüşürken gördüm. Bunu gururuma yediremediğim için öyle dedim ama ailem yine yaptı yapacağını!' falan mı? Herhalde bunları söylesem kalpten giderdi. Ben tam anneanneme cevap verecektim ki, konuşmam yeniden abimin gelmesiyle yarıda kesildi.
"Giray geldi."
Hangi yüzle geliyordu bu buraya?
"Ne-neden ge-gelmiş?"
"Seninle konuşacakları varmış." dedi ve gözleri bedenimde kısa bir tura çıktı. Ardından bakışları yeniden yüzümü buldu ve mahcup bir ifadeyle devam etti. "Seni bu halde görmesini istemeyeceğini düşündüğüm için uyuyor falan dedim. Ne çabuk uyudu diye sorunca da, çok yorgundu dedim."
Evet abi, çok yorgunum. Hem fiziken hem de ruhen...
"İ-iyi de-demiş-sin."
Bir eli ensesini buldu ve kaşımaya başladı. O kadar üzgün görünüyordu ki... Elimde olmadan onun bu haline içim acıdı. Arada ağzını açıp kapıyordu. Ne diyeceğini düşünüyormuş gibi sıkıntılı bir hali vardı. Anneannemde onun bu halini anlamış olacak ki bizi yalnız bırakmak için, "Ben bir tuvalete gideyim." dedi ve ardından yanımdan kalktı. Abimse yavaşça yanıma yaklaşıp, anneannemin az önce kalktığı yere oturdu. Yavaşça sağ elini kaldırdı ve yüzüme doğru yaklaştırdı ama yarı yolda elini yumruk yapıp geri çekti.
"Kendimden nefret ediyorum. Seni koruyamadığım için, senin bunları yaşamak zorunda kaldığın için, bu aileye sahip olduğun için ve en önemlisi de senin için hiçbir zaman bir şey yapamadığım için senden..." deyip durakladı ve yutkundu. "Senden çok özür dilerim Açelya." dedi titreyen sesiyle.
"Biliyorum. Senin için hiçbir zaman iyi bir abi olamadım ama bende korkuyorum Açelya. Babam, biliyorsun bizi küçüklüğümüzden beri korkutuyor bu konularda." dedi. Aslında daha çok kendine anlatırmış gibi bir hali vardı.
"Tam karşı çıkacakken o anlar aklıma geliyor ve ben öylece kalakalıyorum olduğum yerde. Karaktersiz bir şerefsiz olduğumu biliyorum. Ben..." Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Ben bundan sonra seni her şeyden koruyacağım. Kendimden bile. Ben bile sana zarar vermeyeceğim bundan sonra. Merak etme, tamam mı?" dedi ve gözünden akan göz yaşını hızla sildi. Onun bu haline daha fazla dayanamayarak, yavaşça doğruldum ve kollarımı boynuna doladım. Her ne olursa olsun o benim abimdi...
"Ke-kend-dini s-suçlama." dedim kendimi zorlayarak.
"Bu halinle bile beni teselli etmeye çalışıyorsun. Ben daha ne diyeyim ki? Kendime ne kadar sövsem az." dedi ve ağlamaya başladı. Onun o yıkılmaz gibi duran omuzları sarsılıyordu ve ben onun ağlamasını istemiyordum. Yavaşça kendimi geri çektim ve elimle göz yaşlarını sildikten sonra yüzüme bir gülümseme kondurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Evlilik
ChickLit"Benim karım olmayı hak etmiyorsun! Her gün eve geldiğimde, senin o kekeleyerek konuşmandan bıktım usandım. Anlıyor musun beni?" Öylece ona bakıyordum. Bu zamana kadar benim kekelememe laf söyleyen birçok insan vardı ama beni en çok üzeni bu olmuştu...