5. Bölüm: DUVARLAR VE ÇİÇEKLER

1.9K 299 190
                                    

Herkese selam!🤍

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. :)

Buyurun, bölüm sizindir. 🎨

5. Bölüm: DUVARLAR VE ÇİÇEKLER

Bazı soruların cevabı olmaz. Zaten bazı sorular soru da değildir aslında, sizi sınayan bir tekliftir. Sonucunda ne olacağını hayal edip cevap vermek için zamanınız çok kısıtlıysa eğer, muhtemelen hayatınızın gidişatını değiştirecek bir teklif de olabilir.

Bana sorduğu sorunun bir sorudan ziyade, benim hayatımı etkileyecek bir teklif olduğunu anladım. Zamanım çok azdı, etrafımız kalabalıktı, gergin ve sinirliydim.

Zaman kazanmak için, "Bu da ne demek," diye sordum.

"Ne anladıysan o," dedi Engin doğrudan.

Aramızdaki mesafeyi kapatmıştı, neden bu kadar yakınımda duruyordu? Neden fısıldar gibi konuşuyordu? Aklından ne geçiyordu?

"Seninle sokağa çıkıp suç örgütü mensubu kılıklı arkadaşlarınla duvarlara slogan yazıp yazmayacağımı mı soruyorsun?"

Bu sloganları görürdüm. Otobüs camına başımı yaslayıp o günkü dersleri düşünürken ya da hocanın sorduğu sorudan kaçmak için gözlerimi amfinin camına çevirdiğimde, çevredeki duvarlarda yazan sloganları okurdum.

Duvarların bu tür sloganlarla donatılmasından da hiç hoşlanmazdım.

Eğer herkesin göreceği bir duvara bir şey yazılacaksa, umut veren, insanın içini açan ve sanata dair bir şeyler yazılmalı. Siyaset insanın içini açan bir şey değildir. Biraz nefes almak için çıktığım sokakta slogan görmekten hoşlanmam.

"Evet," dedi Engin. Ama ilk kez bu kadar ciddi ve biraz da sinirli bir şekilde bakıyordu bana. "Bir suçluya benzettiğin benimle sokağa çıkacak mısın?"

"Asla," dedim gülümseyerek.

O da gülümsedi ama bu biraz hırçın bir gülüştü, eğlendiğini hissetmedim.

"Beni hiç şaşırtmadın," derken sesi kısık ve sertti. "Burjuva kızı," diye de ekledi. "Ama şaşırtmanı isterdim."

Bu da ne demekti?

"Neden bunu isteyesin ki," diye sordum. "Ben kimim ki senin için? Neden benim vereceğim bir cevap seni şaşırtsın ya da şaşırtmasın?"

Bana acele bir bakış attı. Hızlı gözleri beni baştan aşağı taramıştı.

"Senin için önemli miyim, bunu mu sormak istiyorsun?"

"Senin için neden önemli olayım ki," dedim bu defa. "Senin için neden bir şey ifade edeyim?"

Neden kafamı bu kadar karıştırıyordu? Kendimi sözlüye çıkmış bir öğrenci gibi hissediyordum, neden bu kadar dikkatli gözlerle, bir çıkarım yapmaya odaklanmış gibi bana bakıyordu? Bende ne bulmayı umuyordu?

"Haklısın," dedi Engin başını sallayarak, "neden benim için bir şey ifade edesin?" Bakışları ciddiydi. "Kafasını kaldırıp bir kez olsun içinde yaşadığı topluma bakmayan, kendi içinde kaybolmuş biri neden önemli olsun?"

Güldüm ama sözleri canımı acıtmıştı.

"Slogan atmadığım için değersiz mi oluyorum sence? Çünkü benim değerimi yalnızca savunduğum fikirler mi belirliyor?"

"Bir insanın değerini başka ne belirler," dedi Engin şaşırmış gibi. "Bir insanın değerini fikirler belirlemiyorsa ne belirler?"

Gözlerimi ondan aceleyle ayırdım, herkes hala dikkatle bizi izliyordu.

BİR FELAKETİN PORTRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin