İyi okumalar!Buyurun, bölüm sizindir. 🎨
6. Bölüm: BONSOIR ANASTASİE
*Cem Karaca- Sevda Kuşun Kanadında*
En son ne zaman bu kadar heyecanlanmıştım?
En son ne zaman kalbim yerinden çıkmak üzereymiş gibi atmıştı?
Kalbimin çok hızlı attığı çok zaman olmuştu ancak hiçbirinde bu kadar heyecanlı değildim. İçimde bambaşka bir duygu vardı, bambaşka ve alışılmadık.
Engin hızla koşarken serin sokaktaki rüzgar ikimizin de yüzüne çarpıyordu, o hızlandıkça rüzgarın etkisi arttı ve saçlarım uçuşup ikimizin de yüzüne çarpmaya başladı.
Engin tökezlemişti.
"Burjuva kızı," dedi nefes nefese, "şu saçlarına söz geçir."
Onun sesi de heyecanlıydı, belki de yakalanmak üzere olduğumuz için. Ya da belki de ben fazla ağırdım, yine de beni sıkıca tutuyordu. Sanki bir tüymüşüm gibi, kolları azıcık bile gevşememişti. Oysa hızla inip kalkan göğsünden yorulduğunu biliyordum.
Ellerim yüzüme uzandı, saçlarımı çekiştirdim. Sonra parmaklarım onun yüzüne dokundu. Bu onun yüzüne dokunduğum ilk andı. Sakallarının arasına tutunan saç tellerimi çekiştirdiğimde parmaklarım yüzünü okşadı.
Kalbim gitgide hızlanırken Engin yeniden tökezlemişti. Bakışlarımız kesişince karanlık gözlerindeki anlamlar önüme bir kitap gibi döküldü. Ama ben okuma yazmayı unutmuştum sanki.
Koşmayı bırakıp bir duvara yaslandığında birbirimize bakıyorduk.
"Tutun bana," dedi yutkunarak, sonra dudaklarını ıslattı. "Daha sıkı tutun."
Neden bilmiyorum, belki de onu denemek için, "Beni bırakabilirsin," dedim istekli görünerek, "ayak bağı olacağım ben sana."
Başını sallarken, "Belli ki öyle olacaksın," diye onayladı beni.
Bu hoşuma gitmemişti, nitekim kaşlarımı çatmama engel olamadan ayaklarımı salladım ve dengesini bozdum.
"Bırak öyleyse," dedim sert bir sesle. "Polis beni yakalarsa anneme haber veririm."
Muhtemelen nezarethanede ölmeyi beklerdim ya da belki polislere beni sonsuza dek hapsetmeleri için yalvarırdım. Annem ve kocasının beni karakoldan almasındansa, bir nezarethanenin eski ve pis bank ya da zemininde yaşlanmayı beklemek daha cazipti.
Anneme hala çok öfkeliydim, beni bir mal ya da kıymetli bir vazoymuşum gibi, ben müzayedeye çıkacak eski bir tabloymuşum gibi beni Gürbüz ve ailesinin beğenisine sunmak istiyordu.
Oysa ben bir insandım. Benim bir kalbim, düşüncelerim ve karakterim vardı. Her şeyden önemlisi, benim özgürlüğüm vardı ve soyut özgürlüğümü korumak için somut özgürlüğümü feda edip nezarethaneye düşmeyi bile yeğlerdim.
"Polis seni yakalarsa beni de yakalar," dedi Engin gözlerini kısarak. "Beni ele vermeyecek misin?"
"Vermeyeceğim," dedim daha da sertleşen sesimle. Demek beni bırakmak için benden emin olmayı bekliyordu. "İçin rahat olsun, kimseye sizden bahsetmem. Zaten dediğin gibi, burjuva kızıyım, bu tür işlere bulaşmayacağımı düşünüp beni bırakırlar."
"Onlara ne yalan söyleyeceksin," diye sordu çok ilgiliymiş gibi ama sesi alaycıydı.
Omuz silkip, "Erkek arkadaşımda kalmak için evden kaçtığımı söylerim," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR FELAKETİN PORTRESİ
Novela JuvenilHiçbir portre tek bir fırça darbesiyle mahvolmaz. Kendi hayatımın portresinde geçmişimin ve hatalarımın fırça darbelerini görüyorum. Ve görmemek için gözlerimi kapatıyorum.