Herkese selam!🤍🎨
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Buyurun, bölüm sizindir.🤍🎨🌷
11. Bölüm: KELEBEK BÜYÜSÜ
*Tanju Okan- Öyle Sarhoş Olsam Ki*
Bir gün bir bilim insanı çıkıp insan davranışlarını standardize etmemiz gerektiğini söylediğinde onun hipnozcu ya da büyücü bir deli olduğunu düşündüler. Sahiden de, milyonlarca adet insanı kategorize edip ortak özelliklerini bulmaya çalışmak çölde diğerlerinden farklı bir kum tanesini aramak gibiydi.
Ama söyledikleri yanlışlanmadı, gerçi doğrulanmadı da. Çünkü söyledikleri bilimin çok dışında, delilik dediğim gerçekliğe yakın sözlerdi. Yine de ardından gelenleri etkilemeyi başardı.
Bu deli, kim olursa olsun, her insanın belli şartlar ve durumlar altında belli tepkiler vereceğine inanıyordu. Her şeyi formülize edip matematik diliyle konuşmayı seven doğa bilimciler bundan memnun kaldı mı, bilinmez ama insanın matematiğe en çok yaklaştığı anlardan biriydi bu deli saçması teoriler.
Yani Asyalı ya da Avrupalı, Hristiyan ya da Sünni, Türk ya da bilmem kim fark etmeksizin, hangi cinsel fonksiyonları yerinde erkek kucağına ıslak ve bikinili, üstelik de oldukça güzel bir kız alsa muhtemelen cinsel organı uyarılır, sanırım o deli bunu kastediyordu. Kendimi böyle avutuyordum çünkü yapacak bir şeyim yoktu. Aksi takdirde uslanmaz bir sapık olduğumu düşünmek üzereydim.
Gerçi o muhtemelen durumların insan psikolojisi üzerinde yarattığı ortak etkiden bahsediyordu, cinsel uyarılmadan değil. Ama aldırmadım.
Bu kadar kolay uyarılmıyordum, en azından liseden beri... Her sözde, imada ya da dokunuşta uyarılmama konusunda kendimi ehlileştirdiğime inanırdım, sıradan bir insan olmak için yirmi üç yaşıma kadar çok yol kat etmiştim ama şimdi...
İnsanın matematiğine sığınmaktan başka çarem yoktu.
Herkes etkilenir, dedim içimden. Yapma ama Engin, her erkeğin başına gelebilir, sakin ol ve geçmesini bekle.
Renan tüm masumiyetiyle ve aklımdan geçenleri bilmeden ürkek bir hareketle kolunu suyun üzerine bıraktı, sonra sanki savaş kazanmış gibi bir heyecanla, "Göstersene," dedi, "nasıl duruyorsun suyun üzerinde."
Aslında beni bu kadar zorlamaya ve kucağımda savrulurken bana sürtünmeye devam ederse ona göstermek istediğim bambaşka bir şey vardı ama yarım yamalak bir tebessümle gülmeye çalışırken, "Dur biraz," diyebildim sadece. Ve hemen kendime hatırlattım. Renan'la arkadaş olmaya çalışıyordum, daha ilerisi olamazdı, olmamalıydı da zaten.
Heyecanla başını sallarken sabredeceğini sandım ama aniden kollarımda, kuyruğu kaygan bir denizkızı gibi debelenmeye başlayınca dengem bozuldu, "Balık değdi ayağıma," derken başını geriye atmış, kahkaha atıyordu. Gıdıklandığını anlamam uzun sürdü çünkü büyük kahkahası içinde yok olup gitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR FELAKETİN PORTRESİ
Novela JuvenilHiçbir portre tek bir fırça darbesiyle mahvolmaz. Kendi hayatımın portresinde geçmişimin ve hatalarımın fırça darbelerini görüyorum. Ve görmemek için gözlerimi kapatıyorum.