16. BÖLÜM - MASALLARIN SONU MUTLU BİTMEZ MİYDİ?

3.8K 586 209
                                    

Ve romantik bir bölüm sizlerle :)


Biz seninle bu yolda yürümeye karar verdik,
Başlatma geçmişimdeki hatalarımdan...
Sen geleceğimdeki ışığımsın benim,
Elimi bırakma, düşerim yokluk uçurumlarından...

*-*

Çağrı Pazar tüm günü evde bilgisayar başında tek geçirmişti. Çünkü sevgili nişanlısı alışverişteydi. Akşam olunca gözündeki gözlüğü çıkarıp, iki parmağı ile alnını ovaladı ve pencereden dışarı baktı, hava kararmıştı. Neyseki iyi çalışmıştı. Hafta içi yetiştiremediği tüm işleri bitirmişti.

Masanın üstüne baktı, tüm gün birtek kahve içmişti. Yerinden kalkıp bardakları bulaşık makinesine koyup, buzdolabını açtı. “Birgün de yiyecek bir şey olsa şaşarım,” diyerek eline telefonu alıp pizza siparişi verdi. Sonra saate baktı, pizzası gelene kadar duşa girip çıktı ve tam üstünü giydiği dakika kapısı çalındı, “Tam zamanında,” diyerek aşağı koştu ve kapıyı açtı.
Pizzacıdan tam pizzayı almıştı ki bahçe kapısından içeri giren Yansı’yı görüp gülümsedi. “Hoşgeldin bebeğim, bende pizza söylemiştim. Birlikte yeriz, gel.” Yansı’nın yüzündeki hüzün görülmeyecek gibi değildi. Çağrı da bunu fark edip pizzayı yana bıraktı, “Bebeğim, neyin var?”

Yansı yüzüğü çıkarıp, adama uzattı. “Ben yapamıyorum. Beceremiyorum. Organizasyon için çiçek seçmeyi bile beceremedim, şarkılar hak getire, renklerde bile kararsızım.”
“Ne?” diye bağırdı. “Ne demek şimdi bu?”
“Yok, beceriksizim, kararsızın tekiyim. Hiçbir halt beğenemiyorum, hiçbir şey alamıyorum.” Ellerini yana açtı, “Baksana, evliliğimiz üç kere ertelendi, çünkü lanet olsun bir gelinliği bile seçemedim!” diye bağırdı.

“Yansı, birtanem saçmalama bu yüzden ayrılık mı olur? Hayatımda duymadım. Canı cehenneme düğünün, ben bir ömür de olsa senin o gelinliği seçmeni beklerim, yeterki sen yanımda ol,” dedi onu kollarına alarak. “Sadece çok gerginsin bebeğim, birlikte hepsini hallederiz, tamam mı?”

Ama Yansı adamdan uzaklaştı, “Ya saçmalama Çağrı, sıkılacaksın biliyorum. Ben bir yumurta bile kıramıyorum. Sevişemiyorum, saçma salak şeyler yapıp, sabrını taşırıyorum. Ananaslı iç çamaşırı giyiyorum, tavşanlı pijamalar seçiyorum.”
“Ama ben seni öyle seviyorum Yansı’m. Aşk bu, dört dörtlük olsa, adı aşk olmaz.”
“Sen kusursuzsun-”

“Saçmalama, değilim.” Gözlerini yumup açtı, “Yansı, Yansı’m bak çarşıda ne oldu ne bitti bilmiyorum, Allah kahretsin ki sana uyup nasıl seni yalnız bıraktım onu da bilmiyorum. Ama...” omuzlarını tutup, kendine çekti, “Seni çok seviyorum. İnan bana seni çok ama çok seviyorum ve bu düğün olacak. Anlaştık mı?”
Başını sağa sola salladı, “Şimdi öyle diyorsun, ama sıkılacaksın, beni düzeltmeye çalıştıkça yorulacaksın. Sonra da başka arayışlara gireceksin-”

“Ya Allah aşkına, ben seni ne zaman düzeltmeye çalıştım ya da değişmeni istedim? Söyle? Birgün olsun bir şeyini, tek bir sözünü, giyimini, hareketini değiştirmeye çalıştım mı? Ben seni öyle seviyorum, olduğun gibi.”
“Yapamayacağım,” diyerek adamın yanından hızla uzaklaştı. Gözyaşlarını silerek evine giderken Çağrı arkasından sabır çekiyordu.
“Şimdilik duruyorum Yansı’m, ama bitmedi... Bitmesine izin vermeyeceğim. Biraz yalnız kalıp sakinleş de konuşacağız.” Başını sağa sola salladı ve gülerek eve girdi. Böyle saçma bir şey için ayrılacak değildi.

***

GÜNÜN SABAHI

Yansı güzel, şık bir pastanenin vitrinine bakarken gözlerinden kalpler çıkıyordu. “Ay pasta,” dedi heyecanla. Dudaklarını büzdü, “Canım azıcık pastadan bir şeycik olmaz bence,” diyerek içeri girdi ve kocaman bir dilim çikolatalı pasta söyledi kendine. Tam çatalı batıracakken karşısındaki sandalye çekildi ve hiç beklemediği o kadın karşısına davet edilmeden oturdu.
“Merhaba Yansı,” dedi her zamanki o soğuk tavrıyla.

SAKAR PRENSES * PRENS & PRENSES SERİSİ IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin