Medyada Hayal var.İyi okumalar.
*****************
Hayatta en pahalı şey tecrübedir çünkü kazanmak için kaybetmek gerekir!
"EVET" diye bağırdım. Hızlıca sarıldı. Bende ona sarıldım. Ömür boyu bırakmıyacak şekilde. Bırakmak isteyen kim zaten.
Geri çekilip yüzüğü parmağıma taktı. Heycandan ölüyorum sanırım. Kalbim yerinden çıkıcak gibi oldu.
Gözlerime baktı sonra yaklaştı ve dudağını dudağıma bastırdı. Islak olduğumuz için bütün organlarım buz tutmuştu. Titremeye başladığımı görünce Berk, hemen içeri girdik. "Özür dilerim. Özür dilerim."diye tekrarlıyordu. "Niye diliyorsun? "Diye sordum.
"Benim yüzümden hasta olucaksın."dedi çaresiz bir şekilde. "Delimisin? Havuza ben attım seni. Yani ben özür dilerim. Hasta olucaksın."dedim. Eve girince beni kucağına aldı ve banyoya götürdü. Küveti sıcak su ile doldurdu. "Sen banyonu yap ben sana kıyafet bulıyım."dediğinde kafamı sallamakla yetindim.
Kıyafetlerimi çıkarıp kirli sepetine attı. Sonra küvetin içine girdim. Sıcak su organlarımı buzdan kurtardı ve iliklerimi rahatlattı.
Hemen bir havlu bulup ıslak bedenimi sardım. Banyonun kapısını yavaşça açtım. Yataktaki kıyafetleri görünce gülümsedim. Hemen onları giyinip saçımı başka bir havlu ile sardım. Belimde bir el hissettim: karşımdaki boy aynasından kimin olduğuna baktım. Berk'ten başka biri olamıyacağına göre.
Boynuma bir kaç tane öpücük kondurdu. Sonra banyoya girerek kurutma makinesi ve tarak getirdi. "Otur"dedi önündeki sandalyeyi göstererek. Oturdum. Havluyu yavaşça çıkardı. Kurutma makinesini fişe taktı ve saçlarımı nazik dokunuşlarıyla kurutmaya başladı.
Zor kuruyan saçlarım 15 dakikada kurumuştu. Berk tarağı eline aldı ve yavaşça saçlarımı taramaya başladı. Hiç acıtmadı desem? Taraması bitince saçlarıma birşey yapmaya başladı. "Ne yapıyorsun?"dedim. "Sadece saçlarını örüyorum."dedi. İstemsiz gülümsedim. Annem örmeyince hizmetliye ördürüyordum. Geçen de Ayşe abla ördü. Şimdi Berk'mi. "Annem saçlarımı örmeyi sevmezdi. Bende hep hizmetliye ördürürdüm."dedim ve acıyla gülümsedim.
Bu olaylar bana koyuyordu. Herkesin annesi kızına güzel elbiseler alır, saçlarını yapar oyun oynar. Ama benim annem benimle oynamak saçlarımı yapmak yerine sürekli işleriyle ilgilendi. Anlıycağınız para benden daha önemliydi o zamanlar.
20.01.2002
Okulda sırama oturmuş kitap okuyordum. Yanımda ise en sevdiğim arkadaşım Su oturuyordu. Onunla çok yakın değildik. Yinede seviyordum onu.Ders zili çalmış hoca gelmişti. Ben sürekli not alıyordum. Su ise yere yetişmeyen ayağını sallıyor saçlarıyla oynuyordu. 5 dakika sonra sınıfa bir kadın girdi. Öğretmenden izin alarak Su'nun yanına geldi. Su'nun saçlarını at kuyruğu yapıp yanağına bir öpücük kondurdu. Daha sonra Su'yu kucağına alıp sınıftan çıktılar.
Benim gözlerim dolmuştu. Annem böyle birşey yapmamıştı. Hiç öpmemişti sanırım. Kucağına aldığını bile hatırlamıyorum. Sadece ama sadece hizmetliler bana ilgi gösteriyordu o da çok nadir.
Gözyaşlarım daha fazla dayanamayıp yanaklarımı istila ettiler. O an sınıfa şoförümüz girdi. Hocadan izin alarak beni kucağına aldı ve eve bıraktı. Neden ağladığımı sormamıştı. Anlıyordu sanırım.
Hızlıca annemin odasına gittim. Masasında dosyalarla ilgileniyordu. "Annecim saçımı örermisin?"diye sordum bir umutla. Annem cevap vermedi. "Anne?"diye tekrar sordum. "Hemen dışarı çık!"diye bağırınca odama gidip aynanın karşısında ağlamaya başladım. Madem beni sevmiyceklerdi niye doğurdular?!!
~<>~<>~<>~<>~<>~<>~~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<>
"Hey. Hayal iyimisin?"diye sordu Berk. "E-evet dalmışım. Özür dilerim."dedim. Beni kucağına alıp yatağa yatırdı.
"Şimdi biraz uyu. Yarın bir işimiz var. iyi geceler güzelim."dedi. "İyi geceler yakışıklım."dedim ve gülümsedim. Küçük bir kahkaha attı. Sonra arkamdan sarıldı ve boynuma öpücük kondurdu.
Annem istese artık bana öyle davranamazdı. Büyümüştüm ve evlenicektim. Özür dilese bile affetmiycektim. Evet şuan aramız biraz iyi. Keşke önceden de öyle olsaydık. Bir anne kız gibi...
{}#{}#{}#{}#{}#{}#{}#{}#{}#{}#{}Hava yağmurluydu. Ben elimde kahve yağan yağmuru izliyordum. Berk'in işleri olduğu için evden çıkmıştı. Bende yağmur izlemekten başka yapıcak birşey bulamadım.
Dışarıdaki insanların yağmur damlalarından kaçışı, hayvanların tüylerinin üzerinden ıslaklıkları silkeleyişi bir anlık gülümsememe yol açmıştı.
Telefonumun çalmasıyla gülümsemem yüzümden silindi. Kahvemi masaya bıraktıktan sonra telefonumu elime aldım ve arayana baktım. Yabancı olması telefonu açmamamamı engellemedi. "Alo?"dedim. "Alo Hayal. Selam ben Rüzgar."diyince hemen yerimden kalktım. "E-efendim Rüzgar?"dedim kekeleyerek. Of neden aradı bu şimdi lan?
"Sana birşey göstermek istiyorum. Yani biraz acı ama-" diyince hemen sözünü kestim. "Bu havada mı?" Dedim. 'Havayı bırak kızım. Acı birşey dedi.'diye çığlık attı iç sesim. "Ben seni almaya geliyorum."dedi ve suratıma kapattı. Acı ne olabilir? Acı. Acı.
Hızlıca odama gidip üstüme birşeyler giyindim. Daha sonra kırmızı yağmurluğumu giyindim ve kapıya geldim. Anında durdum. "Benim evimi nerden biliyo?"diye mırıldandım. Allah beni kahretmesin. Kendi kendime konuşmaya başladım. Zil çalınca kapıyı açtım. Açmamla birlikte Rüzgar'ı görmem bir oldu. Arabasını göstererek ona doğru ilerledi. Bende gidip arabaya bindim. "Evimi ve telefon numaramı nerden biliyosun?"diye sordum. "Ben bilirim."dedi ve beni kafe gibi bir yere getirdi.
"Neden geldik buraya?"diye sorunca parmağı ile kafenin içini gösterdi. Gösterdiği yere baktığımda Berk ve Melis oturmuş gülüşüyorlardı. Daha sonra Melis Berk'in elini tuttu. Berk hiçbir tepki vermedi. Sonra Melis Berk'in dudaklarına yapıştı. Gözlerimden en az dışarıda yağan yağmur kadar gözyaşı akıyordu. Hızlıca çantamı alıp arabadan indim. Rüzgar da indi. "Hey nereye!"diye bağırdı. "Beni rahat bırak." Diye tepki verdim bende. Hızlıca koşmaya başladım. Yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştum zaten. Oturup ağlamaya başladım.
Ben ne hata yaptım. Hem bana evlilik teklifi ediyor hemde kızla öpüşüyor. Telefonumu alıp yere fırlattım. Daha sonra eve gidip hemen bir bacul hazırladım. Bir kaç gün bir otelde kalsam iyi olucaktı.
Yanıma yeterli miktarda para aldıktan sonra kağıda bir not yazdım.
'İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde, yürüyorum sanki senin yanında, sesin uzaklaşır her bir adımda, ayak izim kalmadan gidiyorum.'
Yazarken gözyaşlarımın tümü kağıda dökülmüştü.Kapıya doğru yürüdüm ve evime son kez baktım. Bir daha geri dönemeyebilirdim. Aslında dönerdim ama istemiyordum. Ne olduysa bu evde oldu. Herşey. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Taksiye binip bir otele doğru gitmeye başladım. Sonunda tüm olayları geride bırakıyordum. Sonunda kurtuluyordum. Sonunda...
AyrıIık vaktiyse duvarda çaIan saatte bir kıIik vururuz yüreğimize. ÖIümse soIuyan ensemizde derin bir nefes çekeriz içimize. Çeker gideriz be güIüm kime ne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sözüm (Tamamlandı)
RomanceSeni Sevdiğimi Düşündükçe Ölmeyi Diliyorum Tanrıdan... Her Seferinde Kalbim Başka Bir İsyan Çıkarıyor... Elimde Olsa Kalbimi Yerinden Söker Ayaklarımla Çiğnerdim... Ama Elimde Değil Ne Seni Sevmemek Nede Kalbimi Söküp Çiğneye Bilmek... Yapabildiğim...