2. - Kaçış.

2.2K 131 232
                                    

Yaklaşık bir saattir boş boş araba ile geziniyordum. Beş dakika önce, 'Saklıca Kasabası'ndan çıktınız.' tabelasını görmüştüm. Önümde bir harita bile yoktu. Sadece sürüyordum.

Yolda öylece araba sürerken yol kenarındaki bir çocuğu gördüm. Karanlıkta silüet halindeydi. Bir anda yola çıkınca aniden fren yaptım. Çocuk, arabanın önünde durdu. Yüzünü, araba farının ışığına karşı eliyle kapatmıştı. Kornaya bastım.

Elini yüzünden çekti.

Tanıdık bir yüzdü. Hemde çok tanıdık.

Çağan Efe Ak.

İki senedir aynı sınıfta, ortaokuldan beri aynı okulda okuduğum çocuk. Açıkçası pek sevdiğim söylenemezdi. O da beni sevmezdi. Gerçi ne ben insanları ne de insanlar beni severdi. Çağan'ın farkı yoktu, onlardan.

Arabanın içindeki kişinin ben olup olmadığımı anlaması uzun sürdü. Bir süre bana boş boş baktı. Sonra da hızlı adımlarla, sağ taraftaki camı tıkladı.

Camı açtım. Basıp gidebilirdim ama merak ediyordum. "Ne istiyorsun? Ne işin var burada?" diye sordum olabildiğince sert bir şekilde. "Beni içeri al. Anlatırım."

Araba ile Çağan gelsin diye bekliyordum çünkü ben. Hemen alırdım zaten seni. Salaktım çünkü ben. "Niye içeri alacakmışım seni?" Kafasını iyice açık camdan içeri soktu. Fısıltı şeklinde konuştu. "Çünkü eğer almazsan; ehliyetsiz araba sürmekten seni içeri attırırım."

Oflayarak önüme döndüm. Attırabilirdi. Polis çağırsa ilk karakola, sonra da yetimhaneye giderdim. Yani ilk felaket yola çıktıktan bir, bir buçuk saat sonra beni bulmuştu.

Bu çocuktan nefret ediyorum. Arabanın kilidini açtım. Çağan da kapıyı açtı ve içeri girdi. Yan koltuğa oturdu. Çantasını benim gibi arka koltuğa fırlattı. Kapıyı sertçe kapattığında omzuna vurdum.

"Dikkatli davran arabaya. Yeterince eski zaten, bir de senin gibi bi' mal yüzünden başına bir şey gelmesin."

"Hadi sür sür."

"Soruma cevap verdiğini hatırlamıyorum."

Çağan gözlerini yandaki cama çevirdi.  "Evden kaçtım. Otostop çekerek gidecektim ama ne göreyim, sınıf arkadaşım yaşı tutmadığı halde araba sürüyor. Kasabanın çıkışına hemde. Bende anladım ki," dedi sakin bir sesle. "Benim gibi evden kaçmış. Yeni yol arkadaşın benim."

Gözlerimi sıkıca yumdum. "Yok öyle bir şey. İn arabadan hadi." diyerek kapıyı açmaya çalıştım. Kolumu tutup, beni geri ittirdi. "Eğer bana yardım etmezsen; sana yardım etmem Tuana."

"Senden yardı-" Ne demeye çalıştığını şimdi anlamıştım. Bana yardım etmezsen seni şikayet ederim, diyordu   yine. Ama bu sefer üstü kapalı şekilde. Bütün mü felaketler beni bulur? Kendimi susturdum ve sinirli sinirli Çağan'a baktım.

Bir şey demeden arabayı çalışırdım. Sürmeye başladım. "Bende böyle düşünmüştüm." Yine bir şey demedim.

"Eğer yorulursan bende sürebilirim. En az senin kadar iyi biliyorum." Gözlerimi yoldan çekmeden konuştum. "Susmayı düşünür müsün?" Dikiz aynasından ne yaptığına bakmaya başladım. Yolu izlerken omuz silkti.

"Hayır. Konuşmayı severim."

"Bende nefret ederim. O yüzden sus."

"A, ne güzel. Ben ikimizin yerine de konuşurum. Bence bizden iyi bir çift olur." Dikiz aynasından ona baktığımda sırıtıyordu. Ona baktığımı görünce de göz kırptı. "Hayatımda gördüğüm en salak insansın."

Lanet Olası Dünyanın Sonu | ÇağTu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin