thanks.

1.1K 77 86
                                    

Sona geldik.

Aralık 2020'den beri kurguladığım ve aynı ay içerisinde yayına koyduğum, benim için çok özel bir yeri olan ve sonunu gördüğüm ilk kurgum. Birkaç şey söyleyip vedalaşacağım.

Genelde yazarken beni etkileyen şeyleri yazımın içine iliştirmek, yazdığım şeyi her zaman bana daha özel hissettirir. Bu kurguyu da yaratmamı sağlayan bir şarkı vardı, GD'nin That XX şarkısı. Jungkook'un Jennie'ye attığı ilk mesaj bu şarkının bir parçasıydı ve her şey de burada başladı.

Kitabın açıklamasına ilk mesajı yazdığımda kurgu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Sonra düşündüm, bu sözü yansıtacak ne yazabilirim diye epey düşündüm. Çok da uğraşmadım, aklımdan çıkan fikirleri elimin altına gelen kelimelere döktüm ve BLIND'ın ana konusu zorbalık oldu.

Size bunu hissettirmeye çalıştım, zorbalık görmenin ne kadar kötü olduğunu. Bunu yaşamadım ama gördüğüm ve şahit olduklarımla hissettiklerimi en iyi şekilde yansıtmaya çalıştım çünkü buradaki herkes için ufak da olsa farkındalık yaratmak istedim. Günün birinde karşınıza zorbalık yaşayan birisi çıkarsa onu izleyen değil, onu iyileştirmek için uğraşan biri olmanız için. Kolay bir şey değil, bunu yaşayan insanlar var ve ne hissettiklerini hiçbir zaman tam anlamıyla bilemeyeceğiz, onları sadece biraz olsun anlayabileceğiz ve durum böyleyken, en azından elimizden geldiğince o insanları tutmalıyız ki yaşadıkları kötülüklerin içinde iyiyi de hissedebilsinler. Birisinin hayatını bir cümlenizle ya da bir davranışınızla birlikte değiştirebilirsiniz, illa okuduğunuz bu kitaptaki gibi bir aşk hikâyesi olmak zorunda değil bu. Sadece o kişinin yanında olup onu bu davranışlara sesini çıkartması gerektiği konusunda cesaretlendirmeniz bile o kişinin hayatını değiştirebilir.

Zorbalığa karşı o insanları cesaretlendirin çünkü bu psikolojik baskı ve şiddet, bunu yaşayan insanları çok kötü kararlar almaya yöneltebilir.

Hiçbir zaman haksızlığa susmayın. Kendiniz yaşasanız da susmayın. Hiçkimse bizim hayatımız, yaşantımız ya da görünüşümüz hakkında söz sahibi olamaz ve olamayacak da. İnsanların söylediklerini umursamayın çünkü o insanlar sizi eleştirdikleri şeyi hiçbir zaman yaşamayacak, sizi bu konuda anlayamacaklar. Sizi bir tek siz anlayabilirsiniz, tek gücünüz kendinizsiniz ve kimseye muhtaç değilsiniz. Tek başınıza haksızlığa ses çıkartabilirsiniz ve inanın bunda korkacak hiçbir şey yok, bu sizin hayatınızı değiştirebilecek güçte bir şey çünkü bu güç sizsiniz. Hayatınızı siz değiştirebilirsiniz.

Yanınızda birisi olmak zorunda değil, eğer olmazsa bu yüzden güçsüz hissetmeyin. Ama siz başkalarının yanında olun çünkü inanın bu insana daha iyi hissettirir ve onu mutlu eder. Yaptığınız en küçük bir iyilik bile size misliyle döner, bu yüzden bunu yapmaktan çekinmeyin. Tanımadığınız birisi için bile sesinizi gerektiği yerde çıkartabilin, onun hayatını da değiştirin kendi hayatınızı da.

Eğer bir gün bir haksızlık yaşarsanız, susmayın. Annenize, babanıza, öğretmeninize ya da olay büyükse polise bile söyleyin. Kimse sizi yargılamaz, aksine arkanızda olurlar çünkü hiçbirimiz böyle davranılmayı hakketmiyoruz.

Jennie'nin yaşadıkları her zaman onun için çok zordu. Güvendiği insanlardan aldığı darbenin acısını yaşarken, üstüne herkes onu dışladı. Bu onun için zordu ve bunun üstesinden kalkamadı çünkü kendi içindeki gücün ya da cesaretin farkında değildi. Onu körleşeceği kadar üzdüler ve günün sonunda bu onda travma haline geldiğinde, düşündüğü şey artık insanların düşündükleriydi. Kendisi umurumda değildi.

Jungkook, Jennie'ye kapıldığındaysa Jennie'nin hayatında birisi vardı. Bu belki de her gencin yaşadığı normal bir aşk acısıydı fakat sessizce onu sevmeye devam edişi onda alışkanlık haline gelmişti ve alışkanlıklar hiçbir zaman kolay bırakılacak şeyler değillerdir. Jennie kötü şeyler yaşarken izledi çünkü o da korkuyordu, onun karşısına çıkamayacak kadar uzakta kalmaya alışmıştı ama arkadaşlarına hissettiklerini söylediğinde arkadaşları onun cesaretini hissetmesindeki en büyük etken oldu. Jungkook da Jennie'yi sessizce hep korudu, Jennie bilmedi ama Jungkook hep onunlaydı. En sonunda uzaktan izlemek artık onun dayanabileceği bir şey olmaktan çıktı çünkü Jennie gözleri önünde eriyordu.

Kitapta belki de Jennie'yi hep saf ve salak klasik bir kız olarak gördünüz ama Jennie hiçbir zaman saf ya da salak değildi. Sadece kendine güveni olmayan ve insanların kalıplarına uymaya çalışan bir kız oldu, çünkü insanlar onu bu kalıba sokmak için bütün kötülükleri ona yaptılar.

Jungkook bunu biliyordu, Jennie'nin özünü de biliyordu ve o şimdi bu haldeyken, yapabileceği tek şeyi yapıp ona yavaşça yaklaştı. İlk bölümde okuduğunuz o sahne yani Jungkook'un ilk ortaya çıkışı, onun dönüm noktasıydı, Jennie'ye yavaşça yaklaşarak ona güvenmesi sağlamaya çalışmaya karar verdiği ilk andı. Onun karşısına hemen çıkacak cesareti yoktu çünkü Jennie korkabilirdi, çekinebilirdi ve onu istemeyebilirdi. Ama bunu gizli bir kimlik arkasından yaparsa ve Jennie ona güvenirse, günün sonunda onun karşısına rahatça çıkabilirdi.

Kötü şeyler yaşadılar, ikisi de dayanamayacak kadar sona yaklaştıklarını hissettiler ama Jungkook'un tek bir adımı ikisinin de hayatını değiştirdi. Jungkook, Jennie'nin yere düşmemesi için ona kalkan olduğunda tek bir çarpışma ve birkaç adım, ikisinin de hayatını baştan sona değiştirdi.

Jungkook bunu yapmasaydı, Jennie belki de tahmin edemeyeceğimiz kadar yıpranacaktı. Belki de artık dayanmayacak, kötü kararlar alacaktı ya da hayatını kötü yerlere sürükleyecekti fakat Jungkook'un tek bir adımı, hikâyelerinin sadece gördüğümüz kısmının mutlu sonlanmasına sebep oldu.

Bu yüzden siz de bunu yapın; cesaretlenin, bir adım atın ve bir insanın hayatını tamamen değiştirin. Ve kendinizinkini de.

Ya da Jennie gibi kendi içinizdeki gücü fark edin, kör olmayın. Yaşadığımız her şeyin bir sebebi olduğu gibi inanın bu kitabı okumanızın ve bu satırlara şahit olmanız da bir sebebi olacak. Bunu farketmeseniz de, Jennie ve Jungkook'un bu hikâyesine şahit oluşunuzun bir sebebi her zaman var olacak.

Zor zamanlar yaşayabilirsiniz, ama hiçbir zaman ipi bırakmayın. Yaşadığınız her şey size başka bir şey katacak, bu söylediklerim çok klasik biliyorum ama son zamanlarda yaşadıklarım bana çok şey öğretti ve bunun farkında olmak, muhtemelen yaşadığım şeyleri bir daha yaşamama engel olacak ve siz de bunu fark edin ki, yaşadığınız her şeyi düşünün. Size bir şeyler katabilecek dersler çıkartın.

Kalbim hiçbir zaman bu kitabı bırakmaktan yana olmayacak ama bırakmak zorundayım. Fakat bu onların hikâyelerinin bittiği anlamına gelmiyor, biz görmesek de hâlâ bir yerde mutlu bir şekilde yaşadıklarını biliyorum. Bu yüzden içim rahatça sonlandıracağım her şeyi.

Ne zamandır bu kitabın bir parçasısınız bilmiyorum, ama hiçbir önemi yok. Her birinizin yorumlarını gülümseyerek okudum ve siz hiç fark etmeden hayatınıza devam da etseniz, zor anımda yaptığınız her bir sıradan yorum moralimi düzeltmemi sağlayan en güçlü şey oldu, her birinizinki.

Bunun için size teşekkür ederim. Benimle birlikte bu çukura su doldurduğunuz için teşekkür ederim. Siz olmasaydınız Jennie ve Jungkook'un denizi bu kadar büyümeyecekti.

Umuyorum ki BLIND'ı severek okumanızı sağladım ve umuyorum ki hep gülümseyerek hatırlayacağınız bir hikâye olarak kalacak.

Başından beri benimle olanlara, ortasında yanıma katılanlara ve bu hikâyenin gördüğümüz kısmı son bulduğunda bu denize su dökenlere teşekkür ederim. Beni hep mutlu ettiniz.

BLIND'ın Jennie'si ve Jungkook'u, hep mutlu kalacaklar fakat biz onları gördüğümüz son kısıma ulaştık.

Ve bir şey daha; bu kitabı, ona ithaf ediyorum. Asla bilmeyecek ama kendisi benim için hâlâ çok değerli ve bugün onun doğum günü. Her bir satırının bende büyük değeri olan ve tamamladığın ilk kurgumu, ilk aşkıma ithaf ediyorum; onun doğum gününde. Doğum günün kutlu olsun. :)

Kalemime şans verdiğiniz için tekrar teşekkür ederim. Umarım diğer kelimelerimi de okumaya değer olacak kadar sizi etkileyebilmişimdir.

İyi ki varsınız, sizi çok seviyorum.

Güzel kalın.

Başka denizlerde görüşmek üzere.

blindHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin