-10-

81 10 8
                                    

Siz hiç kalabalığın içinde kendinizi yanlız başınıza hissettiniz mi?

Yada gürültülü ve coşkulu bir ortam da içiniz de ki karmaşadan dolayı hiç bir şeye odaklanamadığınızı?

Evet, şuan böyleydim.

Derin bir nefes alarak sohbete katılamasam da dedikleri konuları anlamaya çalıştım. Onur'un dediği gibi kalabalık bir arkadaş grubu vardı. Hiç birinin isimlerini hatırlamıyordum ama sadece Onur'a hepsinden farklı bakan kızın ismi beynimde yankılanıyordu. Ona, ona tıpkı ben gibi bakıyordu. Aşk ve büyük bir sevgi ile. Gözlerimi kırpıştırdım ve adının Aylin olduğunu unutamadığım kızdan kaçırarak Onur'a baktım. Gülerek karşısında ki spor, kırmızı gömlekli erkeğe bir şeyler anlatıyordu.

Ortam eğlenceliydi ama sıkılıyordum.

Benimle büyük bir hevesle tanışmıştı hepsi ama daha sonradan ise görmezden gelinmiştim. Üzerine ağrısı sürekli artan vücudum bana hiç de yardımcı olmuyordu. Dışarıya çıktığıma ayrı, Poyraz'a ayrı, içimde ki sese ayrı küfrediyordum. En sonunda uğultuların içinde kendimi yine boğuluyor gibi hissetiğim de elimi yüzümü yıkamak için yerimden sessizce kalktım. Hiç de hayal ettiğim gibi olmayan gerçekler ne kadar canımı sıksa da boş verdim.

Yukarı katta ki ortak lavabo yerine zemin katta kimsenin kullanmadığı lavaboyu tercih ederek adımlarıma yön verdim. Poyraz her ne kadar frene basmış olsa da bedenim çoktan havada uçup yerle buluşmuştu ve ben sanki hiç bir şey olmamış gibi kalkmış eve gelmiştim. Şimdi ise acıdan kıvranıyordum. Üstelik vücudumun neredeyse her yeri mosmordu. Yine de kafama ve yüzüme darbe almadığım için şanslı sayılırdım.

Soğuk suyu yüzüme çarptığım da yüzüm hafif karıncalansa da ferahlamıştım. Bakışlarımı aynaya çevirdiğimde bir zamanlar her dakika yaptığım ama şimdilerde ise yüzüne bakmadığım aynada kendimi inceledim. Çökmüştüm. Ellerim önce dolgun ve kırmızı dudaklarıma çıktı. Ablamın ruj ve nemlendiricilerini kaçırıp kullanırdım hep. O yüzden böyle yumuşak ve renklilerdi. Ablam sayesinde. Ellerim bu sefer burnumda durdu. İki kere kırdığım ve bu yüzden estetik yaptırmak zorunda kaldığım burnum da. Ellerim bu sefer de zayıflamış elmacık kemiklerimi bulduğun da tenimin solukluğunu da fark ettim. Elimi indirip gözlerimin içine baktım aynadan. Kahverengi sıradan bir renkti. Ama onu çevreleyen uzun ve kıvrık kirpiklerim vardı. Sarı saçlarım ve kaşlarım ile de değişik birisiydim. Ama hayır ben çirkin değildim. Ablam ve abim duysa çok üzülürdü. O yüzden ben güzel bir kızdım.

Gözlerimi hızla kaçırıp haki yeşili tişörtümü kaldırdırmaya çalıştım. Sırtımın durumunu merak ederken aynadan bakmaya çalışıyordum. En sonunda yarıya kadar sıyırdığım tişörtü sırtım gözükecek şekilde açtığım da acıdan dişlerimi sıkıyordum. Morluklar daha da belli olmuştu. Sanırım bir kaç güne iyileşebilirdim. Zar zor indirdiğim tişört ile birlikte bakışlarımı aynadan çekip lavabodan dışarıya çıktım. Her adım attığım da sızlayan dizlerime umursamadan geldiğim yöne geri döndüm. Merdivenleri tırmanmak bir işkence iken bunun bir an önce son  bulmasını istiyordum. Sırtım ter içinde kaldığın da merdivenleri çıkmayı bitirebilmiştim.

Onur ve arkadaşlarını gördüğüm de yarısından fazlası tek ellerini havaya kaldırmışlardı. Kısa saçlı kızlardan birisi heyecanla ellerini çırpıp "Yaşasın! Oy çokluğu ile D-C oynuyoruz. Şişe getirin ve yuvarlak oluşturun. Hadii!" enerjisine hayran kalırken onlara ayak uydurmayı tercih ettim. Kalabalıktan dolayı kocaman bir yuvarlak oluşturmuştuk. Bembeyaz giyinen siyah kolyeli bir erkek hafif öne eğilip cam şişeyi çevirdiğin de oyun başlamış oldu.

Heyecanla ne zaman duracağını beklerken içimden sıranın bana gelmemesi için de dua ediyordum.

"Hey! , öncelikle herkes doğruluk dendiğinde doğru söyleyeceğine yemin etsin bakalım" dedi beyaz giyinimli siyah kolyeli çocuk. Beklediğimin aksine hepsi direk kabul ederek yemin ettiler. Bende kafamı olumlu anlamda salladım. Ben gibi sarışın uzun saçlı bir kız konuşmayı devraldı.

KANAYAN YARALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin