KURT KIZ

1.3K 104 79
                                    

Artık okula gitmem gerekiyordu. Bu akşam dolunay vardı ve ne kadar istesem de evde duramazdım. Kalbim çok hızlı atıyordu, ben bugünün üstesinden gelemezdim. Ah! Hayır böyle düşünerek kendimi daha fazla strese sokamazdım. Bu bana bir şey kazandırmazdı,  aksine dolunayın zaten etkisinde olan sinirli ruh halime bir yenisi eklenirdi.

"Jessy, gidiyorsun." diyen babama dönüp kalp atışlarımı duymamasını dileyerek gülümsedim. "Evet baba, gitmem gerekiyor biliyorsun."

"Peki sen de istediğin zaman gelebileceğini biliyorsun." dedi mavi gözlerini üzerime dikerek.

"Evet." deyip kıkırdadım. O beni annemden çok daha iyi tanıyordu. Bu yüzden onun yanında hareketlerime dikkat etmeliydim. "Sürekli gelip sizi rahatsız edeceğim."

Kollarını bana sardığında "Sen bizi rahatsız etmezsin," dedi. "Seni seviyorum melez prensesim. Her zaman yanında olduğumu unutma."

İç çektim. "Biliyorum baba, bende seni çok seviyorum. Ama artık okula gitmem gerekiyor." dediğimde geri çekildim. Saat gecenin 4'üydü. Yol çok uzun olduğu için bu saatte yola çıkmak zorundaydım.

"Tabii ki, dikkatli ol. Derse yetişmelisin."

Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım. Son bir kez ona el sallayıp arabama bindim. Aslında beni üzen ailemden uzaklaşmak değildi, dolunayda yaşayacağım acı ve bu acıyla baş başa kalacağım gerçeğiydi.

Bir kaç saatlik yolculuğumdan sonra saat 8'i bulmak üzereydi. Eve girip hızla formalarımı üzerime geçirip çıktım. Yol üzerindeki ormana gözüm takılırken soluğumu tuttum. Bu gece bundan kaçışım olmayacaktı. Dolunay tepeye ulaşmadan önce ormana gitmem gerekiyordu. Kimse evinde pençe izleri veya cam kırıkları olsun istemezdi öyle değil mi?

Okul yine her zamanki gibi kalabalıktı. Kalabalığın arasından gördüğüm bir çift öfkeli ve endişeli gözler hızla bana doğru gelip yanımda durdu.

"Kafayı yemek üzereydim Jessy, neden haber vermeden çekip gittin? Telefonun da kapalıydı."

"Kafa dinlemek istedim Talia." derken damarlarımda dolaşan öfkemi dizginlemeye çalışıyordum. Dolunay öfkemi tetikliyordu.

"Keşke haber verseydin." dedi kırgınlıkla.

Ne diyeceğimi bilemeyerek etrafıma bakındım. Ah, Tanrım! Bu sefer de Ken ile uğraşacaktım. Zira öfkeli gözlerle üzerime doğru gelmesi başka bir manaya gelmiyordu. Pelerinini savurarak hışımla yanımda bitti. "Kafayı mı yedin sen ha! Seni nasıl merak ettim biliyor musun?"

"Sadece dinlenmem gerekiyordu Ken." derken sakinliğimi koruyordum.

"Sakın bir daha bunu yapma Jessy!"

"Pekala," diyerek yanlarından geçip sınıfa doğru yürüdüm. Onca yolu çektikten sonra bir de kimsenin öfkesini çekemezdim.

Kulaklarıma ulaşan Talia ve Ken'in sesiyle biraz olsun adımlarımı yavaşlattım. Duyularım harekete geçmiş ne konuştuklarını merak ediyordu.

"Sizin aranızda ne var Ken?"

"Ne varmış bizim aramızda?" diyen Ken'in sesi fazla sabırlı çıkıyordu.

"Onu gereğinden fazla önemsiyor gibisin." dedi şüpheci bir tavırla.

Buna karşılık Ken kendisini tutamamış olacak ki sesini yükseltti. "O benim arkadaşım Talia! Tamam mı?"

Daha fazla onları dinlememek adına adımlarımı tekrardan hızlandırıp sınıfa yönelttim. Merdivenleri vampir hızıyla aşıp sonunda sınıfa gelebilmiştim. Sofia'nın üzerimde gezinen bakışlarını yakaladığımda nefesimi dışarı üfledim. Neden kimse beni rahat bırakmıyordu ki?

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin