Keyifli okumalar...
Alarmımın kulak tırmalayıcı sesiyle homurdanarak gözlerimi araladım. En kısık sese ayarlıyor olmama rağmen sanki beynimde binlerce silahların patlaması gibi bir etki bırakıyordu.
Alarmımı kapatıp, yerimde doğruldum. Biraz böyle dursam rahatlığa alışıp yeniden uyuyacağım bildiğimden hızlıca ayağa kalkıp okul üniforması giydim. Pelerinimi takmaya gerek duymamıştım, çünkü insanlar arasında bu garip karşılanabilirdi. Makyaj yapma gereği duymadan aşağı indim. Buz dolabından kahvaltılık bir şeyler yedim. Vampirler yemek yemez diye bir şey yoktu. Eğer vücudumuzdaki kan yeterince orantılıysa yemek yiyebiliyorduk. Üstelik ben yalnızca vampir değil, aynı zamanda bir kurt kadındım. Arada sırada kurt tarafıma istediğini vermeliyim.
Telefonumun bende olduğundan emin olarak evden çıktım. Kapının önünde park halinde beni bekleyen arabama binip okulun yolunu tuttum. Dönemeçli, tümsekli yollardan geçerken küfür etmemek elde değildi. İnsanların onları fark etmemesi için en izbe yerleri tercih etmişlerdi. Neyse ki evim ve okulum ormana yakındı da bu beni bir nebze olsun rahatlatıyordu.
Colsastion yazısını gördüğümde arabayı yavaşlatıp uygun bir yere park ettim. İçimde garip bir heyecan baş göstermişti. İlk defa bu kadar vampiri bir arada görecektim.
Arabadan indiğimde, etrafta kuşların sesi ve siyah çizmelerimin sesi yankılanıyordu.
Kapıdan içeri girdiğimde, okulun dünki kadar sessiz ve sakin olmadığını tüm gözlerin üzerime çevrilmesiyle anladım. Etrafta bir sürü kırmızı pelerinli vampirler vardı.
Tanrım, burası buram buram vampir kokuyordu! Bir damla bile insan kokusu alamıyordum.
Herkesin pelerin takması ile benim de pelerinimi takma zamanımın geldiğini fark ettim. Pelerinimi takıp dikkatimi yeniden onlara yönelttiğimde onların pelerinin kırmızı, benim pelerinimin ise neden siyah olduğuyla ilgili bir çok söz ilişti kulağıma. Birinin siyah rengin melez anlamına geldiğini söylediğini duydum. Bu durumda bazılarının gözlerinde sinir ve nefret, bazılarında ise şaşkınlık vardı. Bu bakışlardan rahatsız olmuştum. Bir an önce pelerinimin rengini değiştirmem gerektiğini bir kez daha hatırlattım kendime.
Daha fazla orada öylece dikilmemek adına hızla danışman yazan yere yöneldim. Benim bu hareketimle herkes susmuş ve nereye gittiğini anladıktan sonra ise yeniden konuşmaya başlamışlardı. Benim onları duyuyor olduğumun farkındalar mı acaba?
Bir kurdun, vampir okulunda ne işi var?
Onu burada istemiyorum!
O bir yarı kurt!
Kulak tırmalayıcı seslerini daha fazla duymamak adına kendimi danışman odasına attım. Kapıya sırtımı vererek derin bir nefes verdiğimde duyduğum sesle gözlerim sesin sahibini bulmuştu.
"Merhaba Jessy. Bir sorun mu var?"
"Hayır, hiç bir sorun yok." dedim kapıdan uzaklaşırken. "Sadece bu kadar vampiri daha önce hiç bir arada görmemiştim."
"Merak etme," dedi ve ekledi. "Alışırsın. Sen onlardan çok daha üstünsün, korkmanı gerektirecek bir durum yok."
Başımı olumsuz anlamda salladım ve kaşlarımı çattım. "Onlardan korktuğumu söylemedim!"
Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. "Tamam bir şey söylemedim. Bu arada siyah yakışmış." dedi üzerimdekileri işaret ederek.
"Ah! Siyah demişken, herkes kırmızı giyiyor ve benim siyah giyiyor olmam çok dikkat çekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Vampir12.07.2020 tarihinde hayatını kaybeden, asıl yazar Hilalkvv anısına... Karakterlerini ve kitabını yeniden yaşatabilmek adına... Yazan: Hüsnegül Hiltan Destekçi ve yardımcılar: Tuğba, Gülsüm