Colsastion

3K 174 184
                                    

Önemli!!: Arkadaşlar bölümü okumadan önce size hatırlatmak istediğim bir konu var. Kitabı yayınladığımdan beri çok fazla baskı altındayım. Sürekli bölüm istiyorsunuz haklı olarak ve ben hatırladığım kadarıyla yazmaya çalışıyorum. Lütfen biraz anlayış gösterir misiniz? Üstelik bir yazar da değilim. Sürekli düzenlemem gereken yerler, cümlelerin bozukluğu ve daha sayamadığım bir çok zorlukla karşılaşıyoruz. Lütfen anlayış gösterin...

Son olarak da kitap belki bana ait değil ama satır içi yorumlarla ve oylarla bana yardımcı olur musunuz? Sonuçta çok emek veriyoruz. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Sizin desteklerinizle çok daha iyi yerlere getireceğiz inşallah sevgili yazarımızın kitabını❤️

Keyifli okumalar...

Arabadaki bir kaç saatlik yolculuğum sırasında ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Benim iyiliğim içinmiş. Beni kendilerinden uzak tutarak bana ne kadar iyilik yapıyorlardı orası meçhul. Vampir okulu da ne demek? Herkesin bildiği gibi bir lise, ama tek fark insanlar yerine vampirlerin olması mı? Üstelik hemen yanında olan kurt okulu saçmalıktan başka bir şey değil! Eğer iyiliğimi istiyor olsalardı beni yüzlerce kurtların arasına göndermezlerdi.

Evet ben ölümsüzdüm ve yeteneklerim onlarla yarıştırılamayacak kadar fazlaydı. Üstelik onlardan korkacak kadar aptal değildim. Asıl korkmaları gereken birileri varsa onlardı. Beni erkileyen şeylerden biri onların bana yalan söylemesiydi. Eğer beni istemiyorlarsa açık açık söyleyebilirlerdi, en azından bu kadar karışık bir yolun içinde olmazdım.
Bana yaptıkları bu şey yüzünden o okulda yapacaklarımın bir sınırı olmayacaktı. Onlara beni oraya gönderdiklerine pişman edecektim. Aslında düşününce belki de bir kaç vampir arkadaş fena olmazdı. Belki de onları daha fazla kızdırmak adına kurt okuluna geçebilirdim. Her ne kadar melez olsam da kurtları sevmediğim de bir gerçekti. Annem hariç neredeyse hiç bir kurt ile arkadaşlık etmezdim. Bir melezdim ama vampir tarafım kurt tarafıma nazaran daha baskındı.

Kurtların ve vampirlerin korkulu rüyası olan ölümsüz ve dünyanın en güçlü canlısı babamın onlar için korku, benim için şu an ise hayal kırıklılığını ifade ediyordu. Oysa ki babamla çok iyi anlaşırdık. İnsanları öldürmeden kanlarını içmeme hep izin verirdi. Annemden bunu kimi zaman saklardık. Çünkü annem kurtkadın olduğu için bu konuda fazlasıyla hassastı ve her seferinde uyarılarına maruz kalıyordum.

Kafamı bunlarla meşgul etmek yerine nasıl kayıt yaptıracağımı düşünürken gözlerimi devirdim. Büyük ihtimalle bir an önce yanlarından gitmemi isteyen babam çoktan kayıt işlemlerini yapmıştır bile.

Okula varmadan önce okulun yakınlarında bir yerlerde kendime ev tutmam gerektiğini aklıma kazıyıp arabamı park ettim. Kocaman tabelada Colsastion yazan tabelayı gördüğümde insanların buradan haberinin olmasıyla neler olacağını merak ederken buldum kendimi. Belki de bizi avlamaya gelirlerdi. Ya da ava gelirken avlanırlardı.

İçimden düşündüğüm şeylere gülerken buldum kendimi.

Moralini bozmayacaksın Jessy diyerek kendimi motive etmeyi de ihmal etmiyordum. Derin bir nefes alarak ağır adımlarla okula girdim. Dışarıdaki görünüşünden çok daha büyük görünen vampir okulu beni şaşırtmıştı. Devasa boyuttaki avizeler, duvarlardaki göz alıcı afişler ve sayılamayacak kadar fazla kapılar...

Okul fazlasıyla büyüktü ve benim buraya alışmam fazlasıyla zaman alacak gibi görünüyordu.

Okuldaki sessizlik dikkatimi çektiğinde bugünün günlerden pazar olduğu sonradan aklıma geldi. Etrafı incelemeye devam ederken danışman yazan yeri fark ettim.

Gerçekten Vampir Okulu'nda danışma odası mı vardı? Bunun saçmalığını düşünmek yerine adımlarımı oraya yönelttim. Kapıyı çalıp cevap beklemeden içeri girdim. Bir kadının içeri girmemle başını kaldırıp bana gülümsemesi bir olmuştu. "Merhaba." diyerek o sevimli gülüşlerimden birini yaptım.

Baştan aşağı beni inceleyen kadın kaşlarını havaya kaldırdı. "Sanırım melez kızımız sen olmalısın. Baban beni aradı ve kaydını çoktan yaptık. Aslında seni yarın bekliyordum çünkü bugün tatil."

"Ah, aslına bakarsanız yerleşmek için erkenden geldim."

"Peki nerede kalmayı düşünüyorsun? Eğer yurtta kalmak istersen yerini hemen ayarlayabilirim, ama baban bana bundan bahsetmemişti."

"Hayır, ben hallederim." dedim kadının gözlerinin içine bakarak.

Kadın başıyla onaylayıp konuşmaya devam etti. "O halde formlarını vereyim."

Kaşlarımı çattım. "Forma mı? Ne yani, forma mı giyeceğim ben?"

"Sen ne giyeceğini düşünüyordun? Burası bir lise ve forma giymen gerekiyor. Vampir, kurt ya da melez olduğunun belli olması gerekiyor." dedi ve eğilerek bir çekmeceyi açtı. Bir süre içini karıştırdığında istediği şeyi sonunda bulmuş olmalı ki keyifle gülümsedi. "Ah, işte buldum."

Çıkardığı şeyleri görebileceğim bir açıya getirerek bana uzattı. Siyah bir tişört ve siyah bir tişörtün üzerine takmam için verilen siyah kadife pelerini gördüğümde yüzümü buruşturdum.

"Pekala, karanlık birinin kızı olduğum doğrudur ama bu kadar da siyah giyinecek olmam pek tarzım değil."

Danışman kadın dalga geçer gibi sırıttı. "Melez olduğun için bunları giyinmelisin."

"Benden başka melez var mı?" diye sordum alaycıl bir ifadeyle. Dünyada yalnızca iki tane melez vardı. Biri sevgili babam ve diğeri ise bendim.

"Hayır tabii ki, ama sen farklısın ve farklılığını göstermen gerekiyor. Eminim sana yakışacaktır."

Derin bir nefes alıp konuyu kapattım. "Yarın saat kaçta okulda olmam gerekiyor?"

Danışman kadın ciddi bir ifade takındı yüzüne. "Yarın sabah 8'de okulda olmalısın. Sınıfın 10A"

Onu başımla onaylayıp hızla okuldan ayrıldım ve park halindeki arabama bindim. Sanırım orada çalışanlar da dahil herkes vampirdi. Danışmandan keskin vampir kokusu almıştım.

Arabamı sürerken nereye gideceğimi bilmiyordum. Okula uzak olmayan çevrelerde, ama aynı zamanda ormana da yakın olan bir yerden ev almalıydım. Bir vampir olarak sürekli karnım acıkıyordu ve yemeğimi uzaklarda aramayı hiç mi hiç sevmezdim.
Bir yandan araba sürerken diğer yandan keyifli bir şekilde şarkı söylüyordum. Bu dünyanın en keyifli şeylerinden biriydi bence.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle arabanın müziğin sesini kapatıp babamdan gelen mesajı açtım. Yakınlarda bir yerin konumunu atmıştı.
'Yeni evine merhaba de melez prensesim.'

Mesajına gözlerimi devirmeden edememiştim. Ben yeni bir ev değil evimi istiyordum. Zaten en yakın zamanda kendi evime tekrar dönecektim.

Attığı konumu takip edip iki katlı güzel bir villaya geldiğimde hayran olmamak elde değildi. Tam da benim istediğim gibi ormana ve okula yakın sayılırdı. Arabadan inip eşyalarımı aldım ve babamın attığı son mesajı hatırlayarak saksının altındaki anahtarları çıkardım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde beyaz rengin hakim olduğu salon beni fazlasıyla keyiflendirmişti. Tam olarak benim sevdiğim şekilde dizayn edilmişti. Burnuma gelen kan kokusuyla elimdeki eşyaları elimden gelişi güzel bırakıp salonla bitişik olan mutfağa girdim. Görüş açıma direkt olarak içinde kan olduğunu düşündüğüm dolap girerken boğazımdan hırıltılı bir ses yükselmişti. Dün akşamdan beri hiç kan içmemiştim ve tüm uzuvlarım adeta kan içmem için yalvarıyordu. Dolabı açıp içinde bulunan onlarca kandan birini alıp dişledim. Dışlerimin arasından ağzıma sızan kan ile rahatlamıştım.

Sırtımı dolaba verip yere oturdum. Ilık kan boğazımdan akarken ağzımdan keyifli bir mırıltı çıktı. "Imm..."

Karnımı doyurduktan sonra elimi ve kan olan ağzımı yıkayıp direkt olarak eşyalarımı yukarı çıkardım.

Direkt olarak karşıma çıkan odaya girip dolabıma eşyalarımı yerleştirdim ve yatağa uzandım. Henüz erken saatler olmasına rağmen yapacak hiç bir şey olmadığı için kendimi derin uykuya teslim ettim.

BÖLÜM SONU...

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin