Çatlayan başım ve biraz biraz yanan genzimle bilincimin yerine geldiğini hissediyordum. Açlık hissi boğazımdaki yanmayı arttırmıştı ve beni agresifleştirmişti.
"Artık uyanman gerekiyor melez."
Duyduğum yabancı ses ile göz kapaklarımı büyük bir zorlukla araladım. Başucunda iri bir adam vardı. Kokusundan anladığım kadarıyla o bir kurttu. Fakat vampirlerin okulunda bir kurt ne arıyordu?
"Neredeyim ben?" dediğimde aslında vampir okulunda olmadığımı anlamıştım.
"Merak etme, şu an Kurt Okulundasın. Kurt boğan seni kötü etkilemiş o yüzden tedavin için seni buraya getirdik. İyi olacaksın."
Konuşacak halim yoktu, bu yüzden sadece gözlerimi kırparak ona onu anladığımı gösterdim.
"Bu senin için." dediğinde burnuma dolan kan kokusuyla ani bir reflex göstererek yerimde doğruldum. Açlık hissini tüm hücrelerimde hissediyordum ve biraz daha kan içmezsem herhangi bir insanın kanını son damlasına kadar içebilirdim.
"Bu kan kokusu nereden geliyor?" diye sordum heyecanla.
"Elimdeki şişeye bakarsan ne olduğunu anlayacaksın melez."
Gözlerim direkt elinde tuttuğu şişeyi bulduğunda hızla elindekini kaptım. Ah Tanrım, sonunda bir kan!
"Ben dışarı çıkıyorum, rahat rahat içebilirsin." dediğinde yüzündeki iğrenme umrumda değildi. Sadece şişedeki kana odaklanmıştım. Hızlıca kanı içmeye başladığımda, boğazımdan akıp giden sıcak kan kendimi daha da iyi hissettirmişti. Boğazımdaki yanma yavaş yavaş geçiyor ve yorgunluğumu alıyordu. Saniyeler içindeki biten kan beni büyük bir hayal kırıklılığına uğratmıştı. Bana bundan fazlası gerekiyordu. Amcam Blake'den biraz kan alsam benim için çok iyi olacaktı.
Şimdi sadece evime gitmek istiyordum. Evime gidip yarına kadar uyumak...
Aniden kapının açılmasıyla gözlerim Profesör Dylan'ı buldu. "Hey! Sen iyi misin? Profesörlerin bölümünde ne işin vardı? Orası safi kurt boğanla dolu!"
"Ben iyiyim Profesör. Bunu bilseydim zaten oraya gitmezdim. Ken bana okulu gezdiriyordu."
"Pekala iyiysen bunun bir önemi yok. Ken ile konuştum. Şimdi biraz daha dinlen ve sonra evine gidebilirsin."
Başımı olumlu anlamda salladığımda odadan çıkmasını bekledim. O çıktıktan hemen sonra bir süre daha dinlendim ve daha sonrasında kurt boğanın etkisinden tamamen geçtiğimi hissettiğim bir anda ayağa kalktım. Okulun daha ilk gününden böyle bir şey yaşamış olmak ne kadar da güzeldi değil mi(!)
Yerde duran pelerinimi hızlıca alıp dışarı çıktım. Koridora çıktığımda, Kurt Okulunun, Vampir Okuluna nazaran daha farklı bir yer olduğunu anlamıştım. Hemen arabamı bulabilmek için hızlandığımda birinin arkamdan bana seslendiğini duydum.
"Vay! Küçük bir vampir kız ha?"
Hızla arkamı döndüğümde iki kurdun bana alayla baktığını gördüm. Biri diğerinden daha çok dikkatimi çekerken gerilen vücudu gözüme çarpmıştı.
"Vampirler buraya giremez. Eğer girerlerse olacakları biliyorlar. Belki öldürmemiz yasak ama biraz hırpalayabiliriz ha? Ne dersin?"
Diğer çocuk onun bu sözüne kahkahalarla gülerken kaşlarımı çattım. "Ne saçmalıyorsun sen, seni aptal!"
Ona aptal demem onu daha çok sinirlendirmekten başka bir işe yaramamıştı. "Diyorum ki, vampirler burada ölür."
Rahat bir yüz ifadesiyle omuz silktim. "O zaman git kendine bir vampir bul ve onu öldür."
Sinir bozucu bir kahkaha attı. "Kafayı yemiş olmalısın. Buram buram vampir kokuyorsun!"
Başımı olumsuz anlamda salladım ve aynı zamanda ona aşağılayıcı bir bakış attım. "Kurtlar salak olur derlerdi de inanmazdım." daha sonra durdum ve başımı ona doğru biraz yaklaştırdım. "O zaman daha dikkatli koklamalısın."
Arkamı dönüp oradan uzaklaşacakken kolumu kavrayan elleri buna engel oldu. "Nereye gittiğini sanıyorsun?" deyip kolumdaki elini sıklaştırdı. "Evet, biraz farklı kokuyorsun. Vampir ama diğerleri kadar yakıcı bir koku değil. Nesin sen?"
Şüpheli bakışlarına aldanmadan tısladım. "Bırak beni seni lanet olası!"
Güçlü bir kahkaha attı. "Sana hiç terbiye vermediler mi?" Ardından aniden ciddileşti ve kolumu acıtacak şekilde sıkmaya başladı. "Son kez soruyorum... Nesin sen?"
"Bak hmm..."
"Austin."
"Evet Austin. Küçük köpekçik. Önce elini benden uzak tut." dedim ve Austinin elini hışımla kolumdan ayırdım.
"Bir vampire göre fazla güçlüsün." sesindeki afallamış tını beni gülümsetmişti. "Çünkü ben melezim, seni gerizekalı!"
"Melez mi?" dedi ve ardından devam etti. "Vay! Bu durumda sen Vampir tarafına gelen Micheal'in kızısın."
"Öğrendin demek." dedim sonunda der gibi.
"Bizim tarafa mı geçiyorsun?"
"Hayır tabii ki. Sadece kurt boğana maruz kaldım ve sizin lanet olası revirinize getirdiler."
Kaşları çatıldı. "Kim yaptı bunu?"
"Seni ilgilendirmiyor!" diye kestirip attım.
"Seni merak ettiğimden değil aptal melez. Bunu bize de yapabilirler."
Dalga geçer gibi sırıttım. "Senin gibilere bir şey olmaz merak etme." diyerek arkamı döndüm ve hızlı adımlarla ondan uzaklaştım. Arkamdan bağırdığında duraksamadan yoluma devam ettim.
"Sen yine de karşıma çıkma melez! Yarı vampir olsan bile, sen bir vampirsin ve ben vampirleri afetmem. Bu yüzü unutma melez!"
Zaten unutulması zor bir suratın var!
BÖLÜM SONU...
ÖNEMLİ DUYURU!
Arkadaşlar şu konuya açıklık getirmek istiyorum, lütfen beni dikkatli dinleyin!
Vampir Okulu'nu tekrardan yazma amaçlarım arasında kitabın çalınma ihtimali de var, daha şimdiden bir çok mesaj alıyorum, kitap çalınıyor, ben bu kitabı yeniden yazmaya başladıysam Allah (c.c) var bir hikmeti. Kitabın çalınmasına asla izin vermeyeceğim! Lütfen eğer siz de Vampir Okulu'na benzer bir kitap görürseniz bana bildirin. Bu sevgili yazar Hilal'e büyük saygısızlık!
Bir daha ki bölümde görüşmek üzere❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Vampiri12.07.2020 tarihinde hayatını kaybeden, asıl yazar Hilalkvv anısına... Karakterlerini ve kitabını yeniden yaşatabilmek adına... Yazan: Hüsnegül Hiltan Destekçi ve yardımcılar: Tuğba, Gülsüm