Korkuyla Austin'e bakarak çığlık attım. Bunu ben yapmış olamazdım. Hayır ben ona zarar vermezdim, o sadece bana yardım etmek istemişti.
"Austin lütfen ses ver, lütfen bir şeyler yap."
Söylediğim hiç bir şeye tepki vermeden kapalı gözlerinin arasından dişlerini sıkmaya devam etti. Canı çok yanıyor olmalıydı, çünkü aldığı yara fazlasıyla derin görünüyordu.
"Austin bunu ben yapmadım değil mi?" kendimi sakinleştirmek adına söylediğim şeyler gerçeği gizlemiyordu. "Sana zarar vermek istemem Austin, bunu sen de biliyorsun."
Dudaklarımı birbirine bastırarak kendimi susmaya zorladım. Sahi, ne yapıyordum ben? Austin yerde kıvranırken, ben hala kendimi ona açıklamaya çalışıyordum.
"Pekala... Seni buradan götüreceğim." Kolundan tutarak ayağa kaldırmaya çalışırken inledi. "Jessy, bu şekilde daha çok acıyor." İsyanı üzerine ne yapacağımı şaşırmıştım. "Ah Austin! Ben gerçekten çok üzgünüm.'' Kolunu boynuma atarak ağırlığını bana vermesini sağladım. "Ağırlığını bana ver Austin, seni taşıyabilirim.",
Tam anlamıyla ağırlığını bana verdiğini anladığımda söylediğim her şeyi yapmaya çalışıyordu.
Kaşlarım istemsizce çatılırken onu eve nasıl götürmem gerektiğini düşünüyordum. Buradan belki on veya 20 dakika sürerdi. Bu yüzden vampir hızımı kullanacaktım. Canı fazlasıyla yanacaktı biliyorum, ama başka seçeneğimiz de yoktu.
"Austin, bu biraz canını yakacak biliyorum ama vampir hızımı kullanmak zorundayım."
"Ne gerekiyorsa yap Jessy, burada durmak istemiyorum."
Gözlerim tekrardan Austin'in durumuna bakınca fazlasıyla terlemiş olduğunu gördüm. Bu hali beni fazlasıyla üzmüştü. Oysa ki daha bir kaç gün önce birbirimizi öldürmeye çalışıyorduk. Şimdi ise o bana yardıma gelmiş, ben ise onu iyileştirmeye çalışıyordum.
"Pekala, sıkı tutun Austin. Eğer canın yanarsa söyle."
Hiç bir şey söylemeden kafasını omzuma koyduğunda iç çektim. Hızımı kullanarak eve gittiğimizde Austin hiç bir şekilde konuşmuyordu. Onu merdivenlerden çıkararak yatağıma yatırdım ve yarasına baktım. Her yeri kan içindeydi, yarası durmaksızın kanamaya devam ediyordu. Ah! Şimdi ne yapmam gerekiyordu? Austin'in tepki vermemesi beni daha çok korkutuyordu.
"Austin... Lütfen gözlerini aç, yanındayım buradayım."
Yanıt vermesi için bir kaç saniye beklediğimde, sözlerime karşılık alamamıştım. Öylece yatıyordu. Elimi alnına koyup ateşini ölçtüm. Teni cayır cayır yanıyordu. Zaten kurtların teni sıcaktı değil mi? Kesinlikle başka bir şey değildi.
Elimi çabuk tutarak sıcak suyla yarasını temizleyip sardım. Düzenli nefes alıp verişlerinden uyumuş olduğunu anlamıştım. Uyurken fazla güzel görünüyordu. Yanına uzanarak onu daha yakından izlemeye başladım. O an hiç bir şey düşünemiyordum. Tek temennim bunu benim yapmamış olmamdı. Eğer ben yapmışsam bir melez olarak ısırığım onu zehirlerdi. Onu benim yaralayıp yaralamadığımı bir an önce öğrenmem gerekiyordu. Lanet melezliğin kötü yanları da buydu! Hafifçe kıpırdandığını farkettiğimde heyecanlanmıştım.
"Austin! Bak... Bana bir cevap vermelisin, bunu ben mi yaptım? Zehir yayılmadan bana söylemen gerekiyor."
Kısık bir şekilde gözlerini araladı. "İsteyerek yapmadın... Kendini kaybetmiştin."
Lanet olsun bunu ona ben yapmıştım! O sadece bana yardım etmek istemişti, ben ise ona çok güzel teşekkür etmiştim. Onu neredeyse öldürecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Vampire12.07.2020 tarihinde hayatını kaybeden, asıl yazar Hilalkvv anısına... Karakterlerini ve kitabını yeniden yaşatabilmek adına... Yazan: Hüsnegül Hiltan Destekçi ve yardımcılar: Tuğba, Gülsüm