Cinderella Felix

2K 251 198
                                    



"Wooyoung'la kavgada tanıştık. Zıt taraflardık, nasıl oldu bilmiyorum ben buna yapıştırdım bir baktım karşılık vermeyip bana bakıyor. Sinirlerim bozuldu tabi yapıştırmayı bıraktım sonra. Birkaç gün geçti. Baktım ki mesaj atmış bana. Baya çalkantılı bir süreçti ama sevgili olduk. Çok saçma." San, ilişkilerini anlatırken bende onları dinliyordum. Açıkçası normalde olsa gülerdim ama şu an hiç normal bir vakit değildi. Hyunjin'i özlüyordum ve her ne kadar arayıp mesaj atsada asla geri dönüş yapmıyordum. Biraz burnunu sürtmem gerekiyordu artık.

"Felix sen önceden hiç bu kadar sessiz değildin." Wooyoung konuştuğunda omuz silktim ve kucağımdaki yastığa daha sıkı sarıldım.

"İçinde bulunduğum durumda ne tepki vermem gerekiyor?"

"Büyük bir ihtimal sürekli telefonu yüz üstü kapatmak yerine Hyunjin'i arayıp çemkirirdin." Kafa salladım. Bu doğruydu ama ben artık biraz duygusaldım. Yani Hyunjin denildiğinde bile gözlerim dolabilecek kadar duygusallaşmıştım. Ama çok kırgındım ve tabiki dönüş yapmayacaktım.

"Tam olarak ne oldu ki?" San konuştuğunda açıkçası nasıl anlatacağımı bilemedim. Bu yüzden sessiz kaldım. En son meraklı gözlere yenilip sırtımı dikleştirdim ve anlatmaya başladım.

"Şimdi şöyle çok uzar ama kısaca anlatacağım. Biz Hyunjin ile bir buçuk ayı geçti sanırım sevgiliyiz. Öncesinde yatak arkadaşıydık. Ama o bana hep aşıktı. Dediğine göre böyle. Neyse işte sevgili olduk her şey iyi güzel bir baktım o artık eskisi gibi değil. Beni sevdiğini biliyorum ama artık çok sessiz. İlgisini ve sevgisini gösteriyor ama onun dışında sohbet bile etmekte zorlanıyorum bazen. Olgun bir kafa yapısına sahip olduğundan tabiki benim kadar boşboğaz olmasını beklemiyordum ama ne bileyim sanki onun yanında kendimi çok boş yapıyormuş gibi hissetmeme neden oluyor. Bilirsiniz ya da Wooyoung sen bilirsin, San'la yeni tanıştım çünkü, ben asla boş yapmam. Her neyse işte o böyle davranınca sonuç olarak kendimi kötü hissediyorum. Sanki hareketlerimi beğenmiyormuş gibi. Hareketlerimi beğenmediğini düşündüğümde otomatikmen beni hangi yönüm yüzünden sevdiğini de düşünüyorum ve bu kalbimi kırıyor."

"Baya kısa kestin yalnız Lix." San konuştuğunda gözlerimi devirip dil çıkardım.

"Sorduysan dinleyeceksin. İltimas gösteremem. İşte bugün ben bir arkadaşımla tartıştım ve suçsuzdum yani. Çocuk ise beni suçladığında Hyunjin'de resmen bana 'boş yapma Felix' gibi bir tavır takındı. Bende çektim geldim. Sevgilim diye bana böyle konuşma hakkına sahip değil."

"Bence boş yapmıştırsın boşa alınma." Wooyoung konuştuğunda kucağımdaki yastığı fırlattım.

"Kes sesini be sümsük!"

"Bence en azından bir mesaj at, merak etmişlerdir." San konuştuğunda omuz silktim. Ama ekranda gördüğüm mesaj ile gözlerim şok oldu.

'Felix ya ararsın ya da devreye Seungmin polisini sokarım.'

Çocuklara kısa bir bakış atıp mutfağa gittim. Telefonu çıkarıp Hyunjin'i aradığımda saniyesinde cevapladı.

"Felix beni öldürmek mi istiyorsun neredesin?!"

"Sanane Hyunjin! Sanki merak ettiğinden."

"Neden merak etmeyeyim Felix gerizekalı mısın?! Söyle nerede olduğunu bak her yerde seni arıyorum."

"Hadi canım inanmam.. salonda götünü kaşımadığına emin miyiz?!"

"Niye böyle davranıyorsun birden?! Neyi yanlış yaptım Felix?"

"Hyunjin gayet belli değil mi? Biraz dön kendine bak. Beni merak ettiğinden değil, sevgili olarak vicdanını rahatlatmak için arıyorsun büyük bir ihtimal."

"Siktiğim ne saçmalıyorsun Felix sen?! Kendinde misin böyle bir şeyi nasıl düşünebilirsin?"

"Düşünmem pek de zor olmadı Hyunjin. Beni arama bir arkadaşımdayım." Telefonu kapattığımda derin bir nefes aldım. Dediklerimde bence haklıydım ve Hyunjin'in de anlayış göstermesini bekliyordum. Tabi önce anlaması gerekiyordu bir şeyleri ve ben anlamayacağından o kadar emindim ki.

•••

(hyunjin)

"Alo Changbin? Konuştum evet... tersledi kapattı bilmiyorum... bir arkadaşındaymış... ne demek eve gelmesi Felix'i almadan bir yere gelmem... Seungmin yardımcı olabilir mi, konum bulmada falan? Lütfen Changbin! Tamam gidiyorum yanına." Hızla Minho'nun arabasını tekrardan çalıştırıp emniyete yönlendirdim.

Bu neydi böyle?! Hiçbir şeyi anlamıyordum. Felix'in neden böyle davrandığına dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Her zamanki gibiydim ben ve Felix'in bir derdi olduğunu düşünüyordum şu an. Başka bir açıklaması yoktu çünkü. Birden bire böyle tavır alması değişikti ve aklıma binbir şey doluyordu.

Arkadaşına gittiğini söyledi ama biliyordum ki çocuklar dışında yakın olduğu yoktu. Felix hakkındaki her şeyi bilirdim ben ve şu an onun için endişeliydim. Aklıma gelen değişik düşünceleri geri göndermeye çalışıyordum ama bu mümkün değildi. Başka birisinin olması imkansızdı. Neden böyle düşündüm bilmiyorum ama içime böyle bir şey doğmuştu.

Alışık olduğum yere tekrar geldiğimde hızla yol kenarına arabayı park etmiş ve inmiştim. Koşar adımlarla merdiveni çıkıp Seungmin'in olduğu departmana ilerledim. Geldiğimden haberi olacağını söylemişti Changbin. Bu yüzden beni görünce eliyle yanına çağırdı.

"Şimdi telefonunu ver bana."

"Hızlıca buluruz dimi?!"

"Hyunjin merak etme bizim sistemlerimizde bu çocuk oyuncağı bir şey. Önümüze gelene de yapmayız ama dua et ki tanıdıksın."

"Ya ne demezsin? Ne tanıdık.." başka şekillerde tanışmayı bende isterdim ama resmen karakola düşerek bir polis ile arkadaşlık kurmuştum.

"Koordinatları açık adrese yansıtalım.. tamam çek buranın fotoğrafını." Ekrandaki haritayı çektiğimde hızla arkama bakmadan geri departmandan ayrıldım. Seungmin bir teşekkür etseydin, diye arkamdan bağırırken umursamadım.

Cidden burası bir sokağı işaret ediyordu ve bu da demek oluyordu ki Felix gerçekten birisine gitmişti.

Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığımda buraya kadar nasıl gittiğine şaşırıyordum. Felix ilçe dışına bile çıkmazdı ki!

Gittikçe geriliyordum ve bunun sebebi içimde olan art niyetli düşüncelerdi. Kendimi gerçekten sorguluyordum ama Felix'e ne yaptığımı anlamıyordum. Bunun sonucunda vardığım sonuç ise kesinlikle Felix'te bir şeylerin olmasıydı.

Sokağa daldığımda telefondaki navigasyonun 'hedefe vardınız' demesi sonucu önümdeki apartmana baktım. Kaçıncı katta olabilirdi ki? İçeri girip teker teker Felix'in ayakkabısını bulmaya çalışırken kapı önlerinden, neden aramadığımı sorguluyordum. Resmen Cindirella masalında gibiydim. En sonunda dördüncü kata gelip Felix'in sarı converselerini gördüğümde durdum. Felix her zaman ayakkabısına yıldız çizerdi ve ayakkabının beyaz yerinde yıldız vardı.

Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Açılmasını beklerken tekrar tıklatmıştım. Ardından kim olduğunu bilmediğim üstü çıplak hafif esmer bir çocuk kapıyı araladı.Ben adamı çatık kaşlarımla süzerken arkada gördüğüm bana şokla bakan gözler ise tamamen sabrımı taşıran son noktaydı.

Ne oldu derseniz? Önümdeki adama sağlam bir yumruk indirmiştim.

•••

Çok geç oldu biliyorum ama bugün hiçbir kitaba yb atasım gelmedi
Öncelikle vote veren herkese teşekkürler 600 vote olmuş💖
Röntgenci tayfa da bunu görüyorsa vote vermeden geçmeyin

Ayrıca buraya genel görüşlerinizi yazmanızı istiyorum benim hakkımda Honeypie hakkında ve diğer ficlerle de ilgili çekinmeden istediğiniz şeyleri söyleyin çünkü böyle şeylere ihtiyacım var
Yorumlar ne kadar mutlu etsede sizin görüşlerinize göre ben yazmaya çalışıyorum
Neyse öpüyorum sizi bebeklerim
💖
-Jedi

Honeypie // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin