"Felix bir hafta oldu artık alışman lazım değil mi?" Hyunjin somurtarak beni banyonun önüne taşıdığında omuz silktim. Her gün beni buraya getiriyor sonrada kapıdan alıp geri odaya ya da salona götürüyordu. Bildiğiniz ben işerken beni bekliyordu yani.
"Hyunjin sevgililiğin birinci kuralı neydi?"
"İşemeye giderken bile haber vermek?"
"Evet işte onu 'işemeye götürmek' şeklinde değiştiriyoruz bundan sonra." Bana göz devirdiğinde geri koltuk değneklerinden birini alıp içeri girdim ve kapıyı kapattım.
Jongin komiserim geldikten sonra akıllanmışlardı tanrıya şükür ve bir dediğim iki olmuyordu. Bir dediğimi iki yapma gibi bir lüksleri yoktu.
Bir ara aşırı abartmış ve durumları karıştırmıştım. O kadar alışmıştım ki nazlanmaya, Hyunjin'den kiraz bile istemiştim ve o da bana 'hamile değilsin Felix' demişti. Ama olsun, insan nazlanmaya başladığı zaman aşeresi bile tutuyordu. Sonuç olarak gece yarısı Jisung ile kiraz almaya gitmişlerdi. Çünkü Minho'da istemişti. Bence Minho istedi diye gidip almışlardı ve bu durum beni aşırı üzdüğünden kirazları yemeyip çöpe atmıştım ve üçü diğer ayağımı da kırmaya kalkışmışlardı. Napabilirim?
Sonrasında ise bir gün ayağımın alçılı olduğunu unutup ayaklanıp yürümeye kalkışmış ama düşmüştüm ve ayağım çok kötü acıdığı için yine hastaneye gitmiştik. Ağır ısrarlarım sonucu.
Doktor da kontrol etmiş ve bizi geri göndermişti.
Sonuç olarak buradaydık işte. Ben işiyordum ve Hyunjin kapıda bekliyordu. İşimi halledip çıktığımda beni geri kucakladı. Yok canım bir de koluma girecekti? Tabiki kucaklayacaktı.
"Hyunjin?"
"Efendim Lix?"
"Ben seni özledim ya.."
"Bundan sonra işemeye de senle gireyim."
"Hayır o manada demedim." Elimi tişörtünün yakasına götürüp içeri attığımda güldü.
"Ayağının kırık olduğunu unutuyorsun aşk böceğim?"
"Aşk böceğim ayağım kırık değil çatlak?"
"İşine geldiğinde çok güzel cevap veriyorsun." Bizi odaya soktuğunda kollarımı ona daha çok sardım ve yüzüne yaklaştım.
"Hadi ama Jinnie! Bir şey olmaz."
"Felix, bu dediğine kendin bile inanmıyorsundur." Düşünceli bir şekilde kafamı salladığımda güldü. Yatağa oturduğunda beni daha çok kucağına çekmişti ve yan oturduğum için ayaklarımı uzatmıştı.
"Bak sen benimle bu kadar güzel ilgileniyorken bir şey olmaz." İçli bir nefes bırakıp bana döndüğünde uzanıp yanağına öpücük kondurmaya başladım. Kurumuştum resmen Hyunjin'sizlikten.
"Ön sevişme sadece." Söylediğinde kaşlarımı çatıp istemsizce kafa salladım.
Dudaklarımı kavradığında elimi yanağına atıp onu kendime daha çok çektim. Hyunjin'in dudakları sanat eseri gibiydi ve ben onu çok iyi bir şekilde icra ediyordum. O nazik bir şekilde beni öperken ben ise tam tersine aşırı hırçındım. Alt dudağını kavrayıp kendime çekiyor ve sertçe emip dişledikten sonra bırakıyordum. Sonra dilim ağzının içine darbeler bırakırken tekrar aynı şekilde dudaklarına sert bir şekilde baskı kuruyordum. Nefes almak için çekildiğimizde beklemeden direkt boynuna ilerledim. Şu çocuğun kokusu tanrım!
Hyunjin ile sevgili oluşumuz durumuna asla alışamamıştım çünkü o resmen ilahi bir varlıktı. Sürekli birine bağlı kalırsam sıkılacağımı düşünürken Hyunjin bana bu fırsatı asla vermiyordu çünkü ben ona ne kadar baksam, dokunsam ya da öpsem asla yeterli olmuyordu. İçimi kaplayan o karıncalanma hissi, sıcacık olmamasına rağmen dokunduğum zaman beni yakan teni her zaman oradaydı.
Aklımdaki düşünceler ona karşı duyduğum ihtiyacı daha da çok arttırırken bıraktığım hickeyden habersiz çekilmiş ve başka yeri emmeye başlamıştım. Hyunjin tüm bu süre zarfında saçlarımı okşuyordu. Doğrulup ona döndüğümde dudaklarımızı birleştirdi ve beni kucaklayıp dizleri üstünde yatağa çıktı ve sırtımı yatakla buluşturdu. Ellerim tişörtüne gittiğinde bana ihtiyaç duymadan hızla fırlatmıştı. Üzerime eğilip tişörtümü göğüsümün üstüne kadar sıyırıp göğsüme öpücükler bıraktığında aşırı gevşemiştim. Soluk soluk nefesleri tenime çarparken tüylerim diken diken oluyordu. Dilini gezdirip meme ucumu dudakları arasına aldığında inlemiştim. Diğer eli, diğer meme ucuma gidip oynamaya başladığında daha çok huylanıyordum ve alt taraflarımda hissettiğim baskı daha çok artıyordu.
Bir süre oyalandıktan sonra doğrulmuş ve bana yaklaşmıştı. Dudaklarımı kavradığında üstümde diz üstü durduğundan dolayı yüksekte kaldığı için bende başımı uzatıp onun öpüşüne karşılık veriyordum. Ellerim eşofmanı üzerinden sertliğini okşamaya başladığında dudaklarıma bir inleme bırakmıştı ve bu beni daha çok tahrik etmişti.
Dudaklarından ayrılıp eşofmanını sıyırdım ve aletini elimle kavrayıp çekiştirmeye başladım. Kendimi yaklaştırmadan önce Hyunjin'e bakış atmıştım ve o da anlamış olacak ki biraz daha beriye gelmişti. Aletini dudaklarım arasına aldığımda başını duvara yaslamıştı. İlk başta ucunda dilimi dolandırıyor, sonrada emerek ıslattığım aletinin tadını çıkarıyordum. Sonrasında onu daha fazla ağzıma aldığımda tekrardan ağzından bir inleme çıkmıştı. Kendini tutamayıp oynatmaya başladığında ise daha hızlı ağzımda gelip gitmeye başlamıştı. Elimle bir yandan onu çekiştirirken bir yandan da dudaklarımla emiyordum.
Hyunjin saçlarımdan kavrayıp kendine daha çok çektiğinde boğazıma daha çok değen aleti ile gözlerim yaşarmıştı. Son birkaç tane daha gelip gitmiş ve kendisini ağzımdan çıkarıp boynuma boşalmıştı. Eğilip dudaklarımı kavradığında kesik kesik ama sıkı öpücükler bırakmıştı. "Fazla iyisin bebeğim."
"Ama ayağım kırık."
"Hayır çatlak Felix." Gülüp çekilmiş ve bu sefer aşağı taraflara yönelen kişi o olmuştu. Alt dudağımı dişleyip eşofmanımı indirmesini bekledim ve sonunda hissettiğim sıcaklık ile başımı geriye attım.
•••
Bayadır fanfinfon dönmüyordu. Ayrıca plan dahilinde gidiyorum ve 10-12 bölüm sonra final gibimsi arkadaşlar. Alçıda olan zamanı tabiki atlıycam çünkü o zaman yazacak bir şey bulamam dpwmdepdkw bendeki yaratıcılık dünki bölümden sonra tükendi çünkü. Ama finale yakın çok güzel planlarım var ve sırf sabırsızlandığım için böyle sık sık yazıyorum ğaöwdğwmdpwldpw
Ayrıca bu bitecek diye üzülmeyin bunun yerini aratmayacak fantastik komedi bir fic var taslakta birkaç fic final yapsın fırlatıcam
Beğenip yorum yapmayı unutmayın bu biraz geçiş bölümü gibi oldu
-Jedi
