"Yeminle nasıl üşenmedin?" Minho konuştuğunda gülmemi kestim.
"Sizinki kadar uğraşlı olmamıştır. Değil mi Minho ve Hyunjin?" Bana gözlerini devirdiklerinde onlara dil çıkardım.
"Ne kadar korksam da, aşırı manyak bir şey olmuş bence." Changbin konuştuğunda hepimiz ona dönmüş ve tip tip bakmıştık. "Tamam artık bana dönmeyin. Sustum."
"Ben hâlâ Felix'in içinde Sukuna gibi bir şeyin olduğunu düşünüyorum." Jisung dizlerini kendisine çekip sarılmış ve hala olayın etkisini atamamıştı.
"Sonuç olarak artık bana yamuk yapmamanız gerektiğini anlamış oldunuz." Göz devirdiklerinde yerimden kalkıp yüzümdeki makyajı temizlemek için banyoya ilerledim. Kapıyı kapatıp dolaptan makyaj temizleme suyunu çıkardığımda açılan kapı ile Hyunjin'e döndüm. "Belki işiyorum! Niye geldin?"
"Üstüm başım pislik içinde olduğu için olabilir mi?!"
"Yinede banyoya böyle dalman hiç hoş değil." Pamuğa sudan sıkıp yüzümde gezdirmeye başlayınca üstündeki tişörtünü çıkarttı.
"Gerçekten o hayvan parçalarını nereden buldunuz?"
"Prodüksiyon amma geniş çıktı. Yeri'nin babası kasapmış." Kafa sallayıp eşofmanını da indiriyordu ki durdurdum. "Napıyorsun?"
"Duşa giricem?"
"Doğru, kurbanlık gibi kokuyorsun." Kaşlarını çattığında bende gülmeye başladım. Yaklaşıp iki elini lavaboya koyup beni sıkıştırdığında gülmemi kestim.
"Seni fazla eğlendirdim sanırım."
"Aslında hayır, sana hâlâ kızgınım."
"Kurbanlık gibi kokuyorum burada ve sen daha tatmin olamadın mı?" Sırıtıp gözlerimi devirdim.
"Evet olamadım. Çünkü sen ve çocuklar gibi benimle oynadığınızdan sonraki yaptığınız umursamazlığı ben beceremiyorum." Elini belime sardığında kıpraştım.
"Bence sen âlâsını beceriyorsun."
"Ne demek istiyorsun Hyunjin, bırak beni." Kaşlarımı çattığımda başını eğdi.
"Rahat rahat hiçbir şey yapmamış gibi burada makyajını çıkarıyorsun bebeğim. Sence hangimiz daha umursamaz?"
"Ne yapayım yani?"
"Cezalandırılman lazım." Gözlerimi büyütüp ona baktığımda kocaman sırıttı.
"Ne diyorsun be?! Bırak beni yoksa aşağıdan domuz başını getiririm." Beni kucaklayıp duşa kabine girdiğimde çırpınmaya başladım. "Bu yaptığın hem suçlu hem güçlü olmak Hwang Hyunjin! Ayrıca çok kötü kokuyorsun."
"Evet çok kötü kokuyorum ve senin cezanda beni o pisliklere bulaştırdığın gibi şimdi de temizlemek."
"Ne?" Şaşkınca gözlerine baktım.
"Sen ne sandın?"
"Sen beni kucaklarken oturup bitcoinden falan bahsedicez sanmıştım." Dudak büktüğümde göz devirdi ve büktüğüm alt dudağıma dudaklarını bastırdı. Ama ben tabiki kendimi geri çekmiştim. Kurdun dişine kan değmişti, artık eskisi kadar kolay kanmazdım. Ne kadar Hyunjin'in geniş omuzlarına tutunsam bile. "Beni indirir misin?"
"Hayır, kucağımdayken saçlarımı yıkayacaksın." Suyu açtığında hissettiğim soğuk ile cırlayıp Hyunjin'e sarılmıştım. "SİKEYİM SENİ APTAL!"
"NE BİLEYİM SOĞUK AÇICAK!"
"ISINMASI İÇİN BİR SÜRE BEKLEMEK GEREKİYOR TANRIM SABIR VER!" Hyunjin bana aldırmayıp bir eliyle duş başlığını başka tarafa çevirmişti. "ÜSTÜM BAŞIM ISLANDI!"
