Eve girer girmez elimdeki malzeme poşetini saklayıp odama daldım. Tanrıya şükür Hyunjin henüz eve gelmemişti. Bu yüzden malzemeleri saklayıp odada bulabildiğim en küçük saksıyı aramaya koyuldum. Ama büyük bitkiler vardı hep bende. Bu yüzden Jisung'ların odaya bakmak için çıktım. İçeriden ses geldiğini farkettiğimde Minho'nun da orada olduğunu anlamıştım. Of ya keşke önümde yapsalardı.
Changbin'de hala okulda olduğu için ev tamamen müsaitti bu yüzden bir kısmını hazırlayacak diğer kısmını da gece Hyunjin'in saçını kesince halledecektim.
Mutfaktaki saksıyı alıp içindeki çiçeği bulduğum ufak bir tencereye koydum ve yerine koydum. İçeri gidip saksıya geçirebileceğim bir çorap buldum ama saksı büyüktü. Bu yüzden benim mi, Hyunjin'in mi olduğunu bilmediğim boxerı aldım ve geçirdim. Biraz küçüktü bu yüzden büyük ihtimal benimdi.
Diğer şeyleri de yaptığımda geriye saçı koyup yumurta kırıp toprak örtüp şerbet dökmek kalmıştı.
Koridordan gelen sesle saksıyı yatağın altına saklayıp açılan kapıya döndüm. Çok hızlı hareket ettiğim için ve gerginlikten nefes nefese kalmıştım. "Felix?"
"Jinnie balım! Hoşgeldin." Yatağa oturduğumda tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Sen niye nefes nefese kaldın?"
"Jisung'ları dinleyip 31 çekiyordum." Buruşturduğu suratı ile bana yaklaştığında gülmeye başladım. "Şaka şaka, göbek eritmeye çalışıyorum hala."
Kollarımı ona sarıp başımı karnına yasladığımda o da yukarıdan bana bakıyordu. Ayağa kalkıp onu yatağa oturttum. "Göbeğin yok Felix."
"Var." Elini içime çektiğim karnıma götürdüğünde bırakıp geri içeri çektim. "Aha çocuk tekme attı." Hyunjin gözlerini devirirken bende dil çıkarıp kollarımı boynuna dolamıştım.
"Çok sıkıldın mı? Ne yaptın bugün?"
"Hiiiç.. öyle dışarıdaydım, dolandım. Kesinlikle anormal şeyler yapmadım." Bana anlamaz bir şekilde bakarken gergince kıkırdadım. Sonra yaklaşıp dudaklarını kavradım. Dudaklarımı dudakları arasına alıp emmiş ve geri çekilmişti.
"Duş almam lazım Felix." Dudaklarımı büzüp omuz silktim.
"İşte aradan çıkaralım. Sonra tekrar duş almakla uğraşma." Ellerim yakalarına gidip okşadığında gülümsedi.
"Hava bugün çok sıcaktı, leş gibi kokuyorum." Yüzümü boynuna eğip kokusunu içime çektikten sonra dudaklarımı bastırıp çekildim.
"Mis gibi kokuyorsun, benden kaçamazsın." Onu yatağa ittiğimde üzerinden ayrıldım ve üzerimdeki tişörtümü attım. Sırtı yatak başlığını bulduğunda tekrar kucağına yerleşip yanaklarından kavrayıp dudaklarına kapandım.
Elleri kalçalarımı çoktan sıkmaya başladığında bende sertleşmeye başlayan aletine sürtünüyordum. Dilim dudaklarını ıslatmış sonra içine dalıp pürüzlü diliyle savaşa girmişti. Omuzlarında duran ellerimi çekip dudaklarımızı ayırdım ve gömleğinin düğmelerini çözmeye başladım. Üstünden çıkarmasına fırsat vermeden göğüsüne öpücükler bırakarak karnına inmiş ve kemerine yaklaşıp ellerimle çözmüştüm. Gözlerimi çevirip ona baktığımda şişik dudakları ve dağınık saçları ile sırıtarak beni izliyordu.
Kendini hafifçe yükselttiğinde boxerı ile pantalonunu aynı anda kalçasından sıyırmış ve aletini kavramıştım. Dudaklarım ucuna değerken gözlerimi Hyunjin'e çevirip ağzıma almış ve mmhh'lamıştım. Hyunjin sırtını daha da dikleştirip elini saçlarıma getirdiğinde aletini tamamen ağzıma aldım ama boğazımda hissettiğim baskı yüzünden geri çekildim ve bu sefer dilimi gezdirip yavaş ama baskı uygulayarak emmeye başladım. Arada tükürüğüm ile daha çok ıslatıyor ve onu daha çok kayganlaştırıyordum. Hyunjin çoktan kızarmaya ve terlemeye başlamıştı. Başını geri atıp gözlerini kapattığında geri çekilip gülümsedim. Altımdaki pantalonu atıp kucağına geçtiğimde çekmeceden prezervatifi çıkarıp Hyunjin'e geçirdim ve elimle kavrayıp deliğime dayadım. Hyunjin'in bakışları bana döndüğünde elleri kalçalarımı kavramış ve penisinin üstüne oturtmuştu.
