ilk durak

5.3K 333 224
                                    

Yekta. Emir. Ilgaz.

Söyleyeceklerim bu kadar ve siz bu ismin ne anlama geldiğini bu bölümde bir kere daha anlayacaksınız.

Bir aralık gecesi, soğuk parmak uçlarını üşütürken. Bana insanları affetmenin ve fedakârlığın ne demek olduğunu öğreten adama.

İyi ki.

Keyifli okumalar.

İLK DURAK
Yekta Emir Ilgaz

Bazen savaşın bitmesi kaybetmekten daha can yakıcıdır çünkü kazanmak için değil, kazanacağına olan inancın için yaşarsın.

Savaş bittiğinde kaybetmemiştim fakat kazanmaktan da çok uzaktaydım. Bana bu hissi veren, ardımda bıraktıklarımdı. Sonu ne olursa olsun savaşlar yalnızca kayıptır. Sonu nasıl biterse bitsin, ilk kurşunu sıktığınız an kaybedersiniz. Çünkü; öldürmese bile yaralar, sıyırsa bile kanatır.

Ardımda bıraktıklarım, benim üzerime atılan ölü toprağıydı. Yeni bir yola çıkmak için ilk adımı atmıştım. Yeniden başlamak için insanın ihtiyacı olan tek duygu inançtı. İçimde ufalıp yok olan inancım içimdeki zehri besliyor, kalbimde umutsuzluk tohumları yeşeriyordu.

Yirmi altı haziran gecesi, bütün geçmişimi yok sayarak attığım adımlar beni yıllar sonra bir lunaparkta yapayalnız bırakacaktı ve ben bundan habersizdim. Attığım adımları hızlandırdım, Manisa otogarında indikten sonra bir dolmuşa binmiş şehir merkezine gelmiştim. Bana yabancı şehrin sokaklarında dolaşırken zihnimde yalnızca önüme bırakılan kâğıt parçası vardı.

Hiç kimseyi, o kişi istemediği sürece düştüğü yerden çekip alamazdınız. Bunu bana, yirmi dört yaşımda kendi hayatım pahasına uzattığım elleri ayaklarının altına alarak ezip geçen kız kardeşim öğretmişti. Kendi geçmişimizi kurtaramazdık ama yarın bizim ellerimizdeydi ve geçmiş yalnızca gelecekten ibaretti.

Çocukluğuma dönemez, ellerimden alınanları yerine koyamazdım ama o çocuğu büyütüp kaybettiklerini avuç içlerine bırakabilirdim. Yıllar öncesine dönemez, ellerimde oluşan yaraları iyileştiremezdim ama bugün o çocuğun avuç içlerinin bir daha yara almamasını sağlayabilirdim. Geçmişi kurtarmak için ihtiyacım olan bugündü. Yarınım için atacağım her  adım geçmişime bir ışık yakacaktı ve biz karanlıktan kurtulacaktık.

O gün adımlarımı gelecek için değil yalnızca hırsım ve öfkem için atmıştım. Bana yabancı sokakta ne aradığını bilmeden dolaşırken elimde yalnızca bir sırt çantası vardı. Savaş bitmiş miydi, yenilmiş miydim, kazanmış mıydık yoksa asıl savaşı gitmekle mi başlatmıştım bilmiyordum. Geceyi geçirebileceğim bir evim ya da yeteri kadar param yoktu. Bu yüzden o gece gün doğana kadar sokakta dolaştım.

O gece sokakta dolaşırken nasıl vakit geçirebileceğimi, neyin kafamı dağıtacağını bilmiyordum. Sonununda ne olacağını bilmeyerek attığımız adımlar bize yalnızca felaketi getirir. O gece attığım her adımda bilinçsizdim. Sonumun felaket olduğunu görüyor buna rağmen yürümekten vazgeçmiyordum.

Günler geçti, aylar geçti kendimi bulduğum bar tuvaleti sona geldiğimin kanıtıydı. Yalnızlığın ne demek olduğunu o gece, kendi ceketime sarılarak akıttığım bir damla gözyaşından öğrendim.

Ellerimin arasında dağılan sarı saçların sahibinin benim kıyametimi yaratacağındansa bihaberdim. Bir pazar sabahı, Manisa'ya geleli yalnızca bir ay olmuşken onu gördüm. Bir pazar gecesi felaketim olmasına izin verdim. Sarı saçları ellerimin arasında kaybolurken dudakları boynumda dolaştı. Dudaklarından öptüm, şakaklarından öptüm, kıyametim olacağını bile bile onu sevdim.

45. DURAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin