10.DURAK"Gerçekleri hiç kimse bilmediğinde yalan tek gerçekliktir. Söyle aynı yalanı bir kere daha, inanacak içindeki küçük kız sana."
Geçmiş bugün hissettiklerimizin kapısıdır.
Gözlerimi yavaş yavaş aralarken zihnimde bulanık düşünceler vardı. Kalbimde hissettiğim duygu derindi çünkü geçmişe aitti.
Eskiye dair hiçbir şeyi sevmiyordum. Eskiye dair hiçbir şeyi benimseyemiyordum. Hatalarımız bazen bizi biz yapar, bazense bizi olduğumuz kişiden uzaklaştırırdı.
Yanlışlarım beni kendimden çok uzaklara götürmüş, bir köşeye atmıştı. Şimdi sıkıştığım o kapı arasında kendimi bulmaya çalışıyordum.
Sokak sokak gezerken ya birini arıyorsunuzdur ya da birinden kaçıyorsunuzdur. Kaçan da bendim kovalayan da.
Yılların beni nasıl bu hale getirdiğini düşündüm. Nasıl kendimden bu kadar uzaklaştım, nasıl kendimi kaybettim, nasıl kendimden kaçtım ve en önemlisi de nasıl kendimi aramaya başladım.
Küçük bir çocukken ve sevginin ne olduğunu zihnimde canlandıramazken çok sevildiğimi, çok sevdiğimi zannederdim. Çocuklar sevmeyi bilmezler. Çünkü hiçbir şey zıddı olmadan tam anlamıyla öğrenilemez ve küçük bir çocukken nefreti tadamazsınız. Nefret olmadan sevginin de olmayacağını anladığımda on yedi yaşındaydım.
Derin bir nefes aldım.
İç çekişler çoğu zaman kabulleniştir.
Ve ben yine kabullendim.
Bir gün kaçtığım o geçmişi de kabullenir miyim bilmiyorum ama gözümden akmayan bir damla yaş artık beni sahiplendi biliyorum.
Başımı yasladığım omuz Yekta'ya aitti. Ağzımdan dökülen kelimeler, eski bir hikâyenin eksik parçalarını tamamlarken kolları beni sarmaladı.
"Söyledim," diye mırıldandım Yekta'ya. Yüzünü göremiyordum fakat ne demek istediğimi anlamadığını biliyordum. "Ben sana sırrımı söyledim, sıra sende."
Başımı omzundan kaldırdım ve yüzünü inceledim.
Sol elinde tuttuğu sigarayı kaldırarak dumanını yeniden içine çekti. Sürekli sigara içmiyordu fakat içtiğinde gözlerinde anlam veremediğim bir hüzün oluşuyordu, görüyordum.
Bakışlarını bana çevirdi, öylece yüzümü izlerken tek bir kelime bile etmedi.
"Bir gün söyleyeceğim," diye mırıldandı ve hemen ardından ekledi. "Ama bugün değil, bu kadar erken değil."
"Neden?" diye sordum, bugün söylememe sebebini merak etmiştim.
"Çünkü sen anlamazsın Akasya," dediğinde istemsizce kalbim kırıldı. "Çünkü sen şu an beni anlamazsın. Bugün seni dinledim, bugün senin acını hissettim. Üstüne benimki eklensin istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
45. DURAK
Teen FictionAkasya, geçmişinin ona hissettirdiklerinden kaçarken her yıl şehir değiştirmek zorundadır. Bir yıl boyunca edindiği arkadaşlıklarını, ilişkisini geride bırakarak doğum gününde yola koyulur. On sekiz yaşından beri her gittiği şehirden biraz daha yarı...