2. Bölüm

2.6K 153 42
                                    

Selam arkadaşlar. İlk önce şuna bir açıklık getireyim de içim rahat etsin.
Ben profosyonel bir yazar değilim bazı yazım yanlışları olabilir , bunu göz önüne alırsanız sevinirim.
İyi okumalar....

Yönümü Azat'a döndüğümde "Bende gidiyorum dedim" diye yakındım oflayarak. Azat'ın yüksek sesi ile dışardaki bir kaç koruma içeri girdi.

"Karakız bana zor kullandırma " dedi dişini sıkarak. Gözlerimi içerdeki adamlarda gezdirirken "bu kadar adama ne gerek vardı" diye söyledim gülerek. Dudağının kenarına yerleşen gülümseme ile bir iki adım attı bana doğru. "Senin hakkında pek iyi şeyler gelmedi kulağıma"

Kaşlarım çatıldı "beni burada tutamazsın Azat!" Diye bağırdım. Gözlerini kapatıp yüzünü buruşturdu "sesini kıs biraz" dedi sakin bir sesle.

"Bak Azat. Sadece birkaç sorum olacak onları cevaplayıp gideceğim" diye yine söylendim bir papağan gibi. Ellerini siyah kumaş pantolonunun cebinden çıkardı "Konuşalım" dedi takip etmemi istediğini belli etmişti önde giderek. Derin bir nefes alıp verdim ve arkasından yürümeye başladım.

Kapıyı açtı ve önden geçmem için elini gösteriğinde göz devirip içeri girdim. Kocaman ormana bakan bir duvarı kompe camdan olan bir çalışma odası, kahve ve siyah tonlarının olduğu yaklaşık yirmi metrekarelik bir odaydı. Çalışma masasının olduğu yeri es geçip karşılıklı koltuklara oturduk.

"Konuşalım bakalım" dedi bacak bacak üzerine attı. Hala onu izlerken aklımda nasıl bu kadar değiştiği vardı. En son koyu esmer şişman bir çocuktu tabi o zaman 14 yaşlarındaydı.

"Konuşalım Azat. Mesela babamın nasıl öldüğünü konuşalım. Annemin mezarının nerede olduğunu konuşalım. Babamın neden benim bir yıl öncesine kadar Türkiye'ye girişimin yasaklandığını konuşalım. Sonra bu kolye...kolye annemindi ve kimden bana geldi para ile bilmiyorum. Kafam patlamak üzere...." elini havaya kaldırdı ve yüzünü buruşturdu. "Sakin ol Karakız. Uzun bir süre buradasın, bence çok vaktin olacak" tırnaklarımı avucuma batırdım öfke ile. "Ya sabır!"

"Beni zorla tutamazsın Azat! Hukuk var adalet var. Seni şikayet ederim!" Dedim öfke ile ayağa kalkarak sahte attığı kahkaha arasında "Et sene! Hadi git ve beni şikayet et. Ne bekliyorsun Leyla?!" Aynı tonda konuşması yüreğimi hoplatmıştı korku ile, yutkunmakla yetindim. Azat ayağa kalktığı sırada "Adalet benim! Bu demir kapıdan girdiğin an hukukta adalette ben oldum Leyla! Hatta sen bu kapıdan girdiğinden itibaren dizginlerini bana teslim ettin! İster kabullen ister kabullenme!" Tam dudaklarımı açacakken konuşmaya devam etti "Tüm sorularını cevaplayacaksın Leyla. Sadece zaman, herşeyin bir zamanı var buraya onun için geldin" dedi biraz önceye göre daha sakin ve kısık sesle.

"Evini yakarım!" Bunu nereden çıkardım bilmiyorum sadece dedim. Gözlerime dimdik bakınca gözümü gözlerinden kaçırdım. Dudağına yerleşen ufak gülümseme sakinleştiğine dair işaret veriyordu artık ona bağırabilirdim. O bağırmasın korkutucu oluyordu onunkisi. "Gülme yaparım bunu!" Dedim sesizliğin verdiği özgüvene sığınarak.

"Yenisini alırım " dedi raflara yöneldi "zenginim ben" yüzümü buruşturdum ve şakağımı ovdum öfkeyle. Laftan anlamaz birisiydi ve en sinir olduğum şeyi yapıyordu. Tartışmıyordu benimle, karşılık vermiyordu ve kendimi manyak ruh hastası gibi hissetmeme neden oluyordu.

Bana annemin mezarını bulmam yardım ederse belki kalabilirdim. Diziginledi eline vermedim ,ben dizginlerimi kimsenin eline vermezdim. Kaybetmiş olmak istemiyorum bu tartışmadan her türlü haklı çıkmak istiyorum . Kaybetmek bana göre birşey değil."O zaman anlaşma yapalım. Sen bana Annemin mezarını bul. Bende akıllı uslu bir kız olup burada kalayım . Bence zekice " dedim. Başka bir kaçışı yoktu. En azından kendi isteğimle kalmış olurdum.

ÇEMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin