"Nefes al nefes ver""Nefes al nefes ver"
Ölmeyecektim. Kim ölmüş ki, biri duysa gülebilirdi. Denizden korkulmazdı. Niye korkulsun ki kime ne olmuştu da bana olacaktı.
"Leyla Hanım, bakın korkuyorsunuz zaten. Hem Azat Bey kızabilir orası onun için özeldir. Lütfen geri gidelim dört saattir burayı bekliyoruz " dedi Volkan, öfke ile yüzüne baktım. Ben ne ile uğraşıyorum o ne diyordu
"Volkan, seni boğarım, kes sesini!" Diye çemkirdim. Volkan bir iki adım geri gitti.
"Tamam"
"Başaracağım, kime ne olmuş ki? O mallar yapabiliyorsa bende yaparım" dedim, kendi kendime motive vermeye çalıştım. "Hadi binelim"
"Leyla Hanım bakın-"
"Kes sesini, yürü!"
Arka cebinde titreyen telefonu elime aldım, şu an zamanı değildi, arayanda zaten hatsiz Buğra'ydı.
"Ne var?"
"Sanada günaydın"dedi gülerek. "Gidemedin değil mi?"
"Bana bak Buğra, zaten sinirliyim. Yemin ederim elimden kimse alamaz seni!" Diye bağırdım. Telefondan daha yüksek bir kahkaha geldi. "Azat adadan ayrıldı, Moskova'ya geçti helikopter ile adaya gitmene gerek kalmadı." Dedi, kafamı havaya kaldırıp bıkkın nefesimi havaya karıştırdım. "Neden? Moskova'da ne işi var?"
"Bilmiyorum Bekir'den haber gönderdi." Elimi alnıma koyup alnımı ovuşturdum. "Tamam, peki sinirli miydi? Nasıldı sesi?" Diye sordum. Buğra'nın nefes verişini duyduğumda biraz gerildim.
"Valla Leyla'cığım. Azat bu kahkaha atar adam parçalar, sesinin bir önemi yoktur. İnsanın yüzüne gülüp mezarını da kazabilir."
"Kapa Buğra, kapa" diyip telefonu hızla kapattım. Limandan hızla uzaklaşıp Arabaya bindim. "Eve gidelim Volkan" dedim, Volkan sadece kafa sallamakla yetindi. Eve gidecektim Azat illa ki gelecekti o zaman iki olgun insan gibi konuşup halledecektik sorunları.
Bu kadar saçmaladığıma inanamıyorum. Nasıl olurda böyle bir şey söyleyip yapabilirim. Banane adamın kaç sevgilisi olduğundan. Banane kaç flörtünü eve getirdiğinden. İyice çocuk gibi olmuştum, nerdeydi aklı başında soğuk kanlı Leyla? Nerdeydi her şeyi iyice düşünüp karar veren Leyla? Ahh salak Leyla! Ahh aptal Leyla! Kendi kendine triplere girip adama tokat attığıma hala inanamıyordum. Ben bu değildim iyice gevşemiştim, süt kuzusu kızlara dönmüştüm.
"Volkan Martin'e haber ver buraya gelsin" dedim, arabadan inidim. "Hakan Bey'e mi?"
"Hakan? Ha! evet ona" güldüm. Kendine Hakan adını koyduğuna inanamıyorum.
Üzerime tayt ve kısa sporcu atleti giyip sacimi tepeden sıkı bir atkuyruğu yaptım. Biraz kafa dağıtmak gerekiyordu en azindan Azat gelene kadar bir şey ya da birilerini yumruklamak iyi gelecekti.
"Evet" dedi Martin olan Hakan "neden bu kılıkta buradayız?"
"Evet" dedim onu taklit ederek. "Sitres aracağız" gözleri büyüdü ve işaret parmağı ile kendini gösterdi. "Ben? Hayır. İstemiyorum. Elena geliyor onunla atabilirsin"
"Zengin, yakışıklı bir rus mafyası varken; FBI görevlisi biriyle sitres atmak istemiyorum. Hadi ama Hakan gerçekten çok doluyum" dedim, dudaklarımı büzdüm.
"Sorun da o. Emekli kafes dövüşçüsü ile sitres atacak kadar aptal değilim kusura bakma" dedi, kısık bir kahkaha attım. "hem" diye konuştu Martin "burası ne kadar görkemli. Çok ta büyük. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇEMBER
General Fiction"12 yıl geçti Leyla'm bir daha geçmesin" dedi. Kalbim hızlanmaya başladı. Önce parmak uçlarımı öptü. "Bir daha dayanamam" daha sonra yüzümü ve alnımı...