Bölüm şarkısı:
Manga- Cevapsız sorular
Göksel-yanlız kuş
Seksendört- aklımı geri ver
"Geldik" dedi babam. Arabadan indiğimizde kocaman adamlar sıraya geçti. Babamın elini sıkıca tuttum ve arkasına saklandım. "Baba bunlar beni yemez değil mi?" Dedim fısıltıyla. Babam kocaman bir kahkaha attı ve dizlerinin üzerine çöküp "Hayır Kara Kızım. Eğer yerlerse bende onları yerim" dedi kulağıma.
"Azat!" Dedi babam pencereden bakan çocuğa 'gel' işareti yaptı. Çocuk güldü ve koşarak pencereden ayrıldı, muhtemelen yanımıza geliyordu. Birkaç dakika sonra benden uzun, hafif esmer tontiş çocuk geldi. Gözlerinde yıldız vardı ve gülümsüyordu.
"Bülent Abi!" Dedi babama sarıldı babam onu kucakladı. "Nasılsın yakışıklı?"
"İyiyim. Biliyor musun en sevdiğim ayıcığı Melek abla yıkadı mis gibi kokuyor" dedi gülerek. Şaşkınca çocuğa baktım. Babam Çocuğu yere bıraktı. "Sana bahsettiğim kızım Leyla. Birkaç gün burada kalması gerekiyor. Ona bakabilir misin benim için?" Çocuk bana dik dik baktı.
"O senin kızın mı?" Dedi bana bakmaya devam etti. Yanaklarım yandı bana bakıyordu, uzun uzun bakıyordu. "Evet Leyla" dedi babam gülümsedi. "Şimdi benim gitmem gerekiyor. Siz tanışın" dedi gözlerini bana çevirdi. "Azat'ın oyuncakları vardır birsürü onlarla oynayabilirsin, Azat izin verirse" kafamı salladım. Babam tekrar arabaya bindi ve gitti . Biz ise bahçedeki kocaman çeşmenin kenarına oturduk.
"Benim adım Azat" dedi elini uzatarak. Elini tutup "Leyla.... ama babam kara kız diyor. Ondan başka kimse demez. Ama istersen sende diyebilirsin." Dedim gülümseyerek. "Ama sen sarısın ki?" Dediğinde ayağa kalktım ve kaşlarımı çattım. Kimse bana sarı diyemezdi!
"Ben sarı değilim!" Dedim kollarımı bağlayıp arkamı döndüm. Birkaç saniye sonra omuzumda bir el hissettim. "Özür dilerim. Tamam sarı değilsin. Küsme " sesi beni sakinleştirdi, yavaşça ona doğru döndüm ve ellerimi iki yana bıraktım. Bana gülümsedi dişlerini göstererek. Sonra bende gülümsedim onun gülüşüne karşılık vererek. Yanakları kıpkırmızıydı hafif tombişti.
Yanaklarını sıkmak istiyordum.
"Tamam küsmedim ben yedi yaşına gireceğim çocuk değilim " dedim kırmızı kazağımın eteklerinden tutup aşağı çektim. "oyun oynayalım mı?" Dedim heycanla. O da benim gibi heycanlanmıştı ben bilirim. Oyun oynamak herkesi heycanlandırır.
"Tamam. Benim odama gidelim orada birsürü var" dedi Azat. "Beni takip et" diye eklediğinde koşarak içeri girdik. Merdivenleri çıkıp Azat'ın odasının kapısının önünde durdum. Azat içeri girdi bense beni davet etmesini bekledim.
"Ne bekliyorsun orada?" Dedi Azat. Elimi belime koydum. "Beni davet etmeni" dedim çemkirir gibi. Şaşkınca bana baktı ve nefes verip yanıma geldi.
"Girebilirsin Leyla." Dedi, gülümseyip içeri girdim. Benim odamın tıpa-tıp aynısıydı. Onunkisi mavi , benimkisi mordu. Azat, kocaman sepeti itekleyip yanıma getirip döktü. Onu nasıl taşımıştı çok şaşırmıştım.
"Bak hangisini istersen oynayabilirsin. Ben seninle paylaşabilirim oyuncaklarımı" oyuncakların arasında bir ayıcık gördüm. Bu Azat'ın mavi ayıcığıydı. İlk baktım sonra geri koydum. Onu çok seviyordu ve oynamama izin vermeyebilirdi.
"İstersen oynayabilirsin.....sadece seninle paylaşabilirim" dedi. Kafamı aşağı yukarı salladım. "Senin arkadaşın var mı?" tren yollarının birleştirmeye başladım sonra. Azat bana baktı ve "okulda var. Birde Saye diye bir kız var. Yanıma geliyor" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇEMBER
General Fiction"12 yıl geçti Leyla'm bir daha geçmesin" dedi. Kalbim hızlanmaya başladı. Önce parmak uçlarımı öptü. "Bir daha dayanamam" daha sonra yüzümü ve alnımı...