Ehem... selamlar beyanlar ve baylar,
Umarım bu kitabımda okuyucu kitlesine ulaşır arkadaşlar, destek olursanız sevinirim.Ölüm.... diye geçirdim aklımdan bu gecede kafamı yastığa koyarak. Ölsem yada ölümün eşiğine gelsem ne olurdu ki derdim hep kendi kendime, korkar mıyım ya da beni öldürmeyin diye yalvarır mıydım? Yada her zaman gibi dikine gidip ölümümü hızlandırır mıydım?
Ben Linda, Tris, Katarina ve en çok Leyla'ydım.
Bunların ortak özellikleri çoktu. Korkusuz, zeki ve sivri dilli. Asla konuşacağım lafı esirgemezdim, ne istiyorsam konuşurdum, pek utanma duygusuna sahip olduğum da söylenemezdi. Bunu yurt dışında okuduğuma bağlıyordum. Aşk konusu başkaydı tabi.
Bu kara kız çok işler karıştırmıştı. Ailesine olan hırsını bir dövüş kulübünde kavga ederek çıkarıyordu, parasını alıyor mahalle köşelerinde insan kıstırıp dövüyordu. Sadece 21 yaşındaydım son maçımdı. Ben ilk kez kendimden geçip birini öldüresiye dövmüştüm.
Ölmüştü de zaten.
Sorunda tam burada başlıyordu benim için. Vicdanım sızlamıyordu. Birinin kalbini kırdığımda da aynısı oluyordu. Bazen o kadar alıngan oluyordum ki en ufak şey beni üzüyordu. Ama bazende yüzüme küfür etsen takmıyordum. Üzülmüyordum veya keşke demeseydim demiyordum. Beni hala aradıklarına emindim. Onlar Katarina Dobriç'i arıyordular .
Saat 4:58 di ben uyuyamamıştım, muhtemelen yerimi yadırgamıştım. Kalktım ve komidinin üzerinden sigara ve çakmağımı aldım. Terasın kapısını açtım sonuna kadar, burnumu yakan sabah ayazı hoşuma gidiyordu. Sigaramın ucunu yaktım ve derin bir nefes çektim. Ormanın en güzel hali buradan gözüküyordu belkide. Bir uçurumun kenarında olan bu kocaman villa tüm güzelliğini odamın canına vermişti sanki. Güneşin doğuşunu izlemek muazzam olurdu burada.
Sigaramı söndürüp duşa girdim. Vücuduma Amerika'dan getirdiğim çeşittli losyon ve kremlerle bakım yaptıktan sonra üzerime bornozu sarıp odama girdim. Üzerime giydiğim bol turuncu tişörtün altına beyaz bir eşofman giydim. Küçük bavulumdan bilgisayarımı çıkarıp, maillerimi kontrol edip kapattım. Projem hazırdı, canım ne zaman isterse o zaman mezun olacaktım. Şu an iş derdim yoktu. Baba parasının sefasını sürmek istiyordum kısa bir süre. Malum beni öldürmek isteyenler vardı.
Saat 6:32 olmuştu. Fazla süslü biri değilim.. boşverin öyleyim. Bakım yapmayı seviyorum, saçımı boyatmak estetik gibi şeyler buna dair değildi . Koyu kestane renkli saçlarımın rengini seviyordum.
Telefonumu alıp aşağı indim içeride esneyen birkaç adamı gördüm muhtemelen Azat'ın tetbiyidi bu.
"Günaydın " dedim yazıktı, tüm gece ayakta durmuş olamaları çok kötüydü.
"Günaydın Leyla Hanım" dedi genç cocuk diyebileceğim biri,
"Günaydın Leyla Hanım. Yasemin Abla bugün gelmiyecek. Damla ve şu yabancı kız izinli. Bir şeye ihtiyacınız varsa bize söyleyin "
Kafamı iki yanda salladım.
"Teşekkürler. Kendim halledebilirim, birinin bana hizmet etmesinden hoşlanmıyorum " Mutfağa girip çayı koydum ve cebimdeki sigarayı masanın üzerine bıraktım.
"Ooo erkencisin" dedi Buğra. Ter içindeydi, bu kadar erken kalkıp spor yapmak... asla!! Hem burada kaldığını düşünmemiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇEMBER
General Fiction"12 yıl geçti Leyla'm bir daha geçmesin" dedi. Kalbim hızlanmaya başladı. Önce parmak uçlarımı öptü. "Bir daha dayanamam" daha sonra yüzümü ve alnımı...