6

1K 70 17
                                    

Yeni bölüm karşınızda. Vote (oy) vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. Yıldıza dokunarak oy verebilirsiniz. İyi okumalar.

...

Mesajları okumamla kan beynime sıçramıştı şok olmuştum, kesinlikle istemiyordum. Kesinlikle olamazdı!
Kaybedecek bir şeyim yoktu belki ama anılarım vardı, arkadaşım bile yoktu ama anılarımı terk edemezdim.

Berfu: Ama anne.

Berfu: Anne ben burdaki hayatımda her ne kadar yalnız olsamda mutluyum. Beni alıştığım ortamdan, yüzlerden, nerdeyse her sabah bindiğim otobüsten ayırmayın.

Berfu: Ben bunu istemiyorum.

Yağmur hızlanmıştı, şimşek çakıyor gök gürülüyordu. Gözlerim dolmuştu, az da olsa mutlu hissettiğim günde... Artık mutlu hissetmiyordum. Kızgın ve üzgündüm!

Benim söylediklerimin bir değeri yok muydu? Bana neden bir şey sorulmamıştı?

Ayağa kalktım. Yavaş yavaş gözüm yaşlı, bu yağmurlu havada çimenlere uzandım. Yağmur damlaları suratıma sert sert çarpıyordu.

Üşümüştüm, oturur pozisyona geçmiş çantamdaki hırkamı arıyordum.

Hırkam ortada yoktu iyice üşüdüm ve daha yüksek sesle ağlamaya devam ettim.

O sırada arkamdan bir el dokundu omzuma.

Arkamı döndüğümde karşımda lacivert şemsiyesiyle duran Özgür'ü gördüm. Elini uzatıyordu bana. Bende göz yaşlarımı silip elini tutarak kalktım. Neden bilmiyorum ama güven verircesine bakıyordu. Mavi gözlerinde umut, sevecenlik ve güven görüyordum.

"Teşekkür ederim." Dedim tıkalı burnumu çekerek.

Ağlayınca burnumda tıkanıyordu.

"Neden bu yağmurda yerde ağlıyordun? Üzerinde incecik. Üşütürsün." Dediğinde gerçekten beni düşündüğünü düşünmüştüm.

Çok kibardı. Sanırım gıcık basket takımında ki güzel bir istisnaydı. Belki başka istisnalar vardır diye de düşündüm. Önyargılı olmamalıydım.

"Boşver." Diyebildim sadece.

"Peki." Dedi derinden gelen sesiyle.

"Evine bırakmamı ister misin seni? Arabayla geçiyordum." Diye ekledi.

Düşündüm, çok yorgun hissediyordum. Garipti ama fazlasıyla güven verdiği için bir anda. "Olur" deyiverdim.

Arabaya doğru yürüdük şemsiyenin altında. Ben yeterince ıslanmıştım zaten ama.

Öne binmiştim, gözlerim kapanıyordu.

"Hadi şimdi adresini ver gidelim. Verebilirsin değil mi?" Diye sordu.

"Veremem." Dedim ağlamaklı ve yorgun bir sesle.

"O zaman öncesinde ne olduğunu anlat." Dedi Özgür nazikçe.

Sanki kırk yıllık arkadaşımmış gibi her şeyi anlattım. Neden bilmiyorum, hiç bir şeyi anlayamıyordum şu son 40 dakikada. Üzüntü zihnimi yormuştu.

"Taşınıyoruz, şehir dışına."

"Burdaki anılarımı terk etmek istemiyorum." Dedim ağlayarak.

Babam üveydi. Ben 7 yaşındayken öz babam vefat etmişti. Tam 10 yıl olmuştu. Biz 15 yıldır o apartmanda oturuyorduk. Şimdi öz babamla olan silikte olsa anılarımı bırakıp gitmem isteniyordu benden.

Derin bir nefes aldım. Navigasyona adresimi girdim ve koltuğu biraz geriye indirip cama düşen yağmur damlacıklarını izledim. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.

____

Bir süre uyumuştum sanırım. Üzerimde siyah deri ceket serilmişti battaniye niyetine.

Sağıma soluma bakıp esnedim.

"Hoaaaaaaaaağhh"

"Daha gelmedik mi?" Dedim uykulu sesimle.
Birkaç metre sonrasının bizim ev olduğunu gördüm sonrasında.

"Şimdi geldik." Dedi Özgür.

Arabayı durdu, indim.

"Teşekkür ederim. Eve bıraktığın için, ceketin için. Her şey için."

"Rica ederim, arkadaşız sonuçta." Dedi birden.

Galiba 2 sene sonrasında ilk arkadaşım oydu. Ya da ben öyle sanıyordum. Her neyse 'arkadaşız' demesi garip hissettirmişti. Uzun zaman sonra bu his gerçekten kalbime iyi gelmişti sanırım. Bir arkadaşımın olduğunu bilmek beni mutlu etmişti.

Gözlerim dolmuştu.

"Arkadaş mıyız gerçekten?" Dedim kısık sesimle.

"Arkadaşız." Deyip göz kırptı.

Aslında bu kadar kısa sürede arkadaş olmamızı beklemiyordum. İlk andan bana güven vermesi, iyi hissettirmesi garipti. Kırk yıldır tanışıyor gibiydik sanki.

Arabasına geçti, koltuğuna oturduğun araba çalışmadan önce bana el salladı gülümseyerek. Mavi gözleri gerçekten gülüyordu. Sarımsı saçları hafif parlıyordu.

Bende ona karşılık olarak el salladım ve apartmanı bir kez daha inceleyip içeri doğru yürüdüm.

____

Anahtarımla kapıyı açmamla karşımda annemi gördüm. Kaşları çatık bir şekilde beni süzüyordu.

"Nerde kaldın bu saate kadar?" Dedi biraz sinirli bir şekilde.

"Dolaştım."

"Yağmur yağarken mi?" Dedi sorgular biçimde.

"Evet, olamaz mı?"

"Üzerini değiştir, konuşmamız gerekenker var." Dedi annem sakince.

Gidip üzerimi değiştirdim. Elime gelen en rahat kıyafetimi, gri eşofmanlarımı, giymiştim.

Bir bardak su içip salona geçtim. Annemin karşısına oturdum.

"4 gün sonra, salı günü, taşınıyoruz kızım." Dedi.

"Ben istemiyorum." Dedim hüzünlü bir biçimde.

"Mecburen kızım, babanın işi yüzünden." Dedi ikna edercesine annem.

"Ben burdaki anılarımı bırakmak istemiyorum. Babamla silikte olsa anılarım var anne buna saygı duymuyorsun, duymuyorsunuz." Dedim. Gözlerim dolmuştu.

"Biliyorum kızım ama yapabileceğim bir şey olsa yaparım gerçekten." Dedi annemde ağlamaklı sesiyle.

Sonra bir anda kapı çaldı. Kimim geldiğini merak etmiştik tabii. Annem kapıya daha yakın olduğu için kapıyı açmaya o gitti.

"Hoşgeldin oğlum. Hangi rüzgar attı seni buraya?" Dediğini duymamla kapıya gittim hızlı adımlarla.

Annem genel olarak benim yaşlarımdaki her kıza kızım her erkeğe de oğlum derdi. Bu sefer kim olduğunu gerçekten merak etmiştim.

"Kim gelmiş?" Dememle karşımda Umut'u görmüştüm.

Şaşırdım, ne için geldiğini de merak etmiştim.

_____

Bölüm nasıldı?

Birkaç bölümde sadece bir cuma gününü anlattım wayy. Çok garip oldu. Neyse.

Diğer karakterleride biliyorsunuz artık.

Şimdilik kadromuz;
Berfu
Arif hoca
Berfu'nun Annesi
Berfu'nun Üvey babası
Umut
Yusuf
Emir
Özgür
Melih
Cadoloz Betül. (Kendisiyle travmalarım var.)

[Yakında belkiii yeni birileri daha eklenebilir pek emin değilim ama olabilir gibi ;)]

Bebek fok iyi günler diler. 🌸

Möhkemmel Bir Sevda | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin