23

579 28 4
                                    

Uzun süre sonra yeni bölüm paylaşmak... :")

Oy vermeyi unutmayın aşkolar!

----

(Berfu'nun Anlatımıyla)

Takımımın sıkı çalışmalarını özenle takip etmeye devam ettiğim koca 1 haftayı geride bırakmıştık. Karşılaşacağımız takım ise Yesdar Koleji Basketbol takımıydı. Kendileri her okulla basketbol maçları düzenlemiş ve hepsini de kazanmış güçlü bir takımdı, bizim kazanmamızla bu düzeni bozacaktık, yüzlerindeki hüsranı görmek için can atıyorum resmen.

Maç yarın, öğlen saat 12.00'de, Yesdar Koleji'nin spor salonunda olacaktı. Şimdi ise son çalışmamızı bitirmiştik, Arif hoca onları çok güzel çalıştırdığımı söyleyerek beni göklere çıkarırken basketçilerimiz yorgunluktan sürünmekteydi.

"Motive etmek için onlara bir ziyafet vermeye ne dersiniz hocam?," diye fısıldadım Arif hocaya, okulumuzun spor salonundan çıkarken.

Arif hoca onaylarcasına başını salladı ve gülümsedi. Aklımdaki yere gitmek için rengarenk minibüsümüze bindik. Onlar neresi olduğunu bilmiyordu çünkü sürpriz yapmayı planlıyordum. Yaklaşık 40 dakika sonra, aklımdaki yere ulaştığımızda gözleri fal taşı gibi açıldı, burası cennetten bir köşe gibi muazzam bir yerdi. Benim de kaçış noktamdı. Etraf yeşilliklerle dolu, birçok bank olan fakat kimsenin tercih etmediği, bu güzellikten mahrum kaldıkları bir yerdi.  Bagajdan önceden hazırladığım mangal malzemelerini çıkarmak için Emir'e seslendim.

"Emir! Gel yardım et, deve kadar boyun var bir işe yara."

"Ya yen- aman Berfu, ben sana yardım etmek nedir KURBAN OLURUM KURBAN!" dedi ve yanağıma sulu bir buse kondurdu.

"Berfu sen nereleri bilirmişsin böyle ya, cennetten bir arsa mı burası? Çok güzel kızıım!" dedi Berkay, ışıldayan gözleriyle.

"Buraya daha sık gelirsek müthiş olur dimi Melih!" dedi Umut.

Melih yorgun bakışlarını Umut'a doğru belertip "Hı hı Umut, gelelim," dedi.

Emir elindeki, içeceklerin içinde bulunduğu buzlu kutuyu taşırken Yusuf da aşkosuna yardım etti.

Hızlıca mangalı yapıp mutlu mutlu yedik. Melih tek tük kelimelerle yalnızca cevap verdi. Eğleniyordu ama yorgunluğu daha ağır basıyordu sanırım. Möhkemmel bi insan olmak yorucu arkadaşlar.

Yemekten sonra etrafımızı toparlayıp gün batmadan evlerimize dağıldık.
Rengarenk minibüsle herkesi bıraktık ve en son ben eve geldim. Şoför koltuğunda Berkay vardı. Ona el salladım ve eve koştum.

"Oh be!" deyiverdim, yatağa atladığım sırada içimdeki yorgunluğun uçtuğunu, savrulduğunu hissederek. Yarın için heyecanlıydım, ses tellerimi en güçlü şekilde kullanacağım gündü.

Birkaç saat uyuyup kendime geldim ve odama bir süre önce asmak için aldığım Taylor Swift posterlerini yapıştırdım. Harika duvarlara sahip olmuştum. Tüm o boşluklar mükemmelliklerle doldu. Tavanıma da karanlıkta parlayan ay ve yıldızlar vardı, onları yapıştırdım. Karanlıkta kalmamam için...

Televizyondaki saçma programlarda gezindim sıkıntıdan. Aklımdan Melih geçiyordu kanallarda gezerken. Belki de bu yüzden izleyecek bir şey bulamıyordum. Telefonumu alıp ona yazsam daha iyi olurdu, beynim de kalbim de ilk defa aynı anda aynı şeyi söylüyorlardı.

Durma yaz be Berfu! İç sesimin gaz vermesi de tetikledi ve telefonu elime aldım. Aldığım dakika bir bildirimle telefon titredi.

"OHA, YUH!" şaşkınlık ve korkuyla kalbimin atış hızı bir anda arttı.

Möhkemmel Bir Sevda | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin