18

811 47 12
                                    

"Hazır mıyız gençlik?" diyen grubun hiperaktif arkadaşı Emirdi.

Her turun başında aynı şeyi söylemekten bıkmamıştı, toplam 10 kişi kalmıştık yaşanan tatsızlıklardan ötürü.

Heyecanımı kaybetmeden bekliyordum, henüz bana denk gelen şişe olmamıştı. Yanımda Figen, karşımda Zeynep ve Betül, Zeynep'in yanında Melih oturuyordu.

Şişe yine çevrildi, adını bilmediğim bir kız ve Figen'e denk gelmişti. Soruyu kız soracak Figen ise cevaplayacaktı.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk."

"Kendin hakkında kimsenin bilmediği bir şeyi itiraf et."

"Bazen geceleri uykumda yürürüm." Dedi mahçup bir gülümsemeyle Figen.

Şişe tekrar çevrilmişti, şimdi ise soru sorma hakkı Umutta cevap verme hakkı Berkaydaydı.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

"Cesaret."

"Betülü öp kardeşim." Dedi sırıtarak Umut.

Betül iğrenir gibi bakarken Berkayın ağzının suyu akıyordu adeta. Neyin içine düştüm gibi bakan Betülün yakın erkek arkadaşı söze girdi.

"Ses geliyor mu size de?"

"Ne sesi?" Dedi her şeyden habersiz Berkay.

"Selanın sesi Berkay!" Dedikten sonra ortalıkta ufak çaplı bir arbede yaşandı.

Yumruklar Berkaya isabet ederken arada kalan masumlar da darbe alıyordu. Betül, Zeynep ve adını bilmediğim kız hızlı davranıp uzaklaşmışlardı fakat ben onlar kadar şanslı değildim.

Kalkıp gidecekken önümde kavgayı ayırmaya çalışan Umut'un dirseği burnuma denk gelmişti. Sızlayan burnumu elimle tutarken, elimde sıcak kırmızı sıvının akışını hissediyordum.

Zar zor geriye atılıp konuşmaya çalıştım "beni kan tutar" derken bir yandan da sövüyordum. Elime bakmamaya çalışarak öylece durdum ama. Burnum kırılmış gibi sızlıyordu. Dayanamayıp yere çömeldiğimde elimden sızan kanın yere damladığına şahit olmuştum.

Gözlerim yavaş yavaş geriye doğru gidiyordu, sızlayan burnumu bile hissetmez hale gelmiştim. Geriye, yere doğru, düşeceğim sırada Melih'in gözleriyle kesişti gözlerim. Yeşil gözleri beni bu halde görmesine karşın dolmuştu.

Telaşla "KAR TANEM!" dediğini duyan kulaklarım ondan başka bir şey duyamaz haldeydi. Gözlerim kapanmıştı... Sadece Melih'in kollarında olduğumu hissediyordum. Melih'in kollarında bulutlarda süzülüyor gibi hissediyordum. Dengemi korumak için boynuna doladım ellerimi, gözlerimi açacak hâlim yoktu, burnumdan akan kırmızı sıvı hâlâ akıyordu. Bu an'ı güzel yapan tek şey Melih'in kollarında oluşumdu.

______

Gözlerimi hafifçe araladığım da öylece tavanı izledim birkaç dakika. Kamyon ezmiş gibi hissediyordum ama sadece burnuma darbe almıştım, kan beni tuttuğu içinde bayılmıştım. Hepsi buydu, yinede yorgun hisseden bedenimi doğrultup etrafıma bakındım. Sağ tarafımda ki koltukta Emir, Yusuf, Umut uyuya kalmış bir şekilde üst üste yatıyordu. Sol tarafımda bulunan koltukta ise Özgür ve Berkay vardı ama Melihten iz yoktu.

Duvardaki saati daha yeni farkediyordum. Saat 02.44'ü gösteriyordu. Yaklaşık 7 saattir uyuyordum.

Tüm eşyalarım bu hastane odasındaydı, muhtemelen kampın sonuna gelmiştim. Eşyalarımın yanında başka bir valiz yığını da vardı. Onlarda bizimkilerin eşyaları olsa gerek. Benim yüzümden onlarda kampın geri kalanından olmuştu. Belki de kavgadan ötürü disiplin cezası bile alırdık.

Möhkemmel Bir Sevda | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin