ON ÜÇ AYBu satıra başlama tarihinizi alayım hemen. Benimki 21.07.2023, 21.21.
Başlamadan önce ufak bir bilgilendirme yapayım. ON ÜÇ AY diğer kurgularımdan bağımsız bir kurgu. İki sene önce yine yaz ayları aklıma gelmişti, biraz değiştirdim ama özü aynı kaldı ve hep arka planda bir yerde eğlenmek için yazdım. Kitabı arka planda bitirdiğim için atmaya karar verdim çünkü arşivimde durmasıyla sizin kütüphanenizde durması aynı hesaba gelecekti. Yani bunu yazıyor olmam diğer kurgulara bölüm gelişini etkilemeyecek çünkü bu kitabı ben çoktan bitirdim. Bu konuda bir endişeniz olmasın.
Bu kurguyu eğlenmek için yazıyorum. Tabii her kurgum karanlık olmasa da çoğu öyle, özellikle de romantik komedi yazmak benim için bir ilk. Umarım yaz ayımızı bu kurguyla ve beraber geçirip eğleniriz.
Bölüm günleri şimdilik Cuma olacak. Haftada bir beraber olacağız. Sonrasında ikiye çıkabiliriz. Ben sizi durumdan haberdar edeceğim.
O zamaaaaaaaaaaaaaaan bölüme geçmeye hazır mıyız?
Ben hazırım. Heyecanlandım. Kıpır kıpır oldu içim. Tatlı bir kitaba hasret kalmışım.
İyi okumalar dilerim. Oylarımızı, yorumlarımızı unutmayalım.
Şimdi söz Bella'da.
1. BÖLÜM: İSTANBUL.
Olivia Rodrigo, Brutal
Taylor Swift, Style (Şaşırdık mı?)
"Dinle beni biraz, şşt, sen, sen... İstanbul sever seni, sen beni seversen."
Uçaktan adımımı attığım ilk anda yanımdan geçen taksinin içinden gelen gümbür gümbür şarkıdaki sözü seçebilmiştim. Belki de annem bu işe adım atmaya yetecek kadar Türkçemin olmadığını söylediği için bu kadar hırslanmıştım çünkü uçaktan indiğim andan beri çevremde konuşan herkese kulak vermeye, okuma ve yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuk gibi bütün tabelaları okumaya çalışıyordum.
Valizim kaldırıma takıldığında gözümü tabelalara dikmenin çok da iyi bir fikir olmadığına karar verdim.
Uçaktan indiğim an kulağıma taktığım kulaklıkta Taylor Swift'in en sevdiğim şarkısı çalıyordu ama sesi o kadar kısıktı ki -insanların hepsine kulak misafiri olmak için sesini en kısığa almıştım- şarkının değişip değişmediğinden emin bile değildim.
Valizimi kaldırımda sürerken gözlerimin önüne gelen kahverengi saçlarıma sinirle üfledim. Uçaktan indiğimden beri büyük bir koşturmacanın içinde olmanın siniri vardı üzerimde. Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu. Hava çok sıcaktı. Eylülün sonunda olmaması gereken kadar sıcaktı hem de. Üzerimde askılı olmasına rağmen terden her yerim yapış yapış olmuştu ve elimde taşıdığım, koluma yapışmış olan gömleği yere fırlatmak istiyordum.
Valizi kaldırımdan aşağı indirdiğimde durdurmak istediğim taksi benden önce bir yolcu kaptı ve hızla yanımdan geçti. O kadar yanımdan geçmişti ki eğer hızlı hakaret edip kendimi geri çekmeseydim ayağımı ezecekti. Dudaklarım küfür etmek için aralandığında hızla giden taksinin arkasından bakakaldım ama derin bir nefes alarak söyleyeceklerimi içimde tutmaya karar verdim. Şaşırdığımı söyleyemezdim. Arkadaşlarımın bana bela mıknatısı demesinin bir nedeni muhakkak ki vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON ÜÇ AY
Teen Fiction❝Sadece on üç ay buradayım. Aşık olmak, sarhoş olmak, ve hayatımda ilk kez kendim olmak istiyorum.❞