ON ÜÇ AY

14. BÖLÜM: ALP.

14. BÖLÜM: ALP.

Dua Lipa, Levitating

"Bu senin için yaptığım son iyilikti!"

Tanberk tam karşımda, ocağın başında duruyor ve bana borçlu olduğu pankekleri yapıyordu. Kalçamı mutfak tezgahına yaslamıştım ve elimdeki klima kumandası ile oynayıp duruyordum. Küçükken sudan pek haz etmediğimi hatırlıyordum ve denize girmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ama sudan haz etmediğim gerçeği hâlâ değişmemişti anlaşılan. Bu yüzden sadece ayaklarımı değdirdikten sonra suya girmekten vazgeçmiş ve eve girmiştim. Annemi ve babamla 2 saat süren bir FaceTime yaptıktan sonra Tanberk'i de sudan çıkararak zorla mutfağa sürüklemiştim çünkü açtım ve o bana iyilik borçluydu.

Bu yüzden Denizler hala denizdelerken o bana pankek yapıyordu.

"Abartıyorsun," dedi pankekleri çevirmeye başladığında.

"Abartmıyorum," dedim. "Kızla öpüşüp duracaksan daha düzgün lokasyonlar seç kendine. Abisinin odasının karşısı ya da pencerenin dibi olmasın, mesela. Bilerek yapıyorsun gibime gelmeye başladı. Bu kadar salak olamazsın."

Salak gibi kahkaha attığında sinirim katlandı. "Neden bu kadar sinirlendiğini anlamıyorum." Gülerek bana baktı. "Yani görmesin diye çocuğa tokat falan atmamışsın ki. Öpmüşsün. Bu kötü bir şey değil ki. Senin de işine geldi işte. Mis gibi. Win win. İkili kazanç."

"Okolo kozonç." Elimdeki kumandayı kafasına fırlattım. "Çocuğu öpeceksem kendim istediğim için öpmeyi isterim, senin o gevşek götünü kurtarmak için değil. Biraz dikkatli ol! Ayrıca duygusal güzel bir ortamda öpmek var bir de uykudan uyanan çocuğun ağzına vakum makinesi gibi yapışmak var! Farkında değilsen diye söylüyorum ikinci seçenek rezil olanı."

"Şu güzelliğe bakar mısın?" diye sordu beni işaret ettiğinde. "Acaba sen hiç rezil olmuş olabilir misin?"

"Siktir git yağ yapma bana!"

"Yağ falan nereden öğrendin sen ya?" diye sordu tavayı döndürmeye devam ederken. Bugün keyfi fazlasıyla yerindeydi. Neden acaba? "Kızım sana burada yemek yiyorum yine gözüne giremiyorum. Çocuk valizini içeriye taşıdığı için sabahtan beri bana ne kadar düşünceli olduğunu anlatıyorsun. Ben sana ne yaptım?"

"Bilmem," dedim. "Poyraz'a sor."

"Siz neden Poyraz'ı kıskanıyorsunuz lan?"

"Kimseyi kıskanmıyorum ben," dedim. "Sadece senin o rahat götünü kıskanıyorum." Ona doğru bir adım attım. "Oğlum, sen teşhirci falan mısın? Bak dürüst ol bana. Benim Fransa'daki arkadaş grubum normal bir grup değildi. Ayakçısı bile vardı içinde. Alışkınım. O yüzden dürüst olabilirsin."

"Ayakçı derken?"

"Yalayan cinsten..."

"Ne diyorsun amına koyayım?" diye sordu şaşkın bir sesle. "Ne anlatıyorsun?"

"Madem böyle uçuk kaçık fantezilerin yok, neden özellikle insanların görebildiği yerlerde cinselliğini yaşamaya başlıyorsun abi?" diye sordum. "Bir de aynı evde yaşıyorsun kızın abisiyle. Bu nasıl bir rahatlıktır ben anlamıyorum ki."

Elini havada salladı. "Ya Deniz bir bok anlamaz, siktir et."

"Nasıl anlamaz?" diye sordum. "Anlaması gereken bir şey değildi ki bu. Görmesi yeterdi. Öpüşüyordunuz be! Ben geçmeseydim önüne, görüyordu da. Görse ne yapacaktın?"