Tekrardan merhaba! Sonunda geri döndüm buraya. Tatilden sonra biraz sıkıntılı ve üzücü bir dönem geçirdiğimden gelememiştim, sonra başka bir kitaba odaklanmak için zaman istedim biliyorsunuz ama döndüm artık.Oylar ve yorumlar unutulmasın, iyi okumalar diliyorum. Öpücükler.
7. BÖLÜM: YILDIZLAR.
Taylor Swift, You Belong With Me
ÇOCUKLUĞUMUN ŞARKISI
"Bir dakika, bir dakika... Şimdi ciddi ciddi konuşalım. Bir domuz mu seni bu hâle getirdi yani?!"
Tanberk'in sorusu ile beraber herkes bir kez daha kahkahalara boğulurken Deniz sinirle bir homurdanarak elini saçlarına daldırdı ama kimse onu umursamıyordu.
Hepimiz hastanenin bahçesinin içindeki parkta oturuyorduk. Devrim ve Deniz banklarda yan yana oturuyorlardı, Deniz maruz kaldığı dalgadan dolayı yanımıza gelmek istemiyordu. Devrim ise... Sadece Tanberk'in yanında durmak istemiyordu sanırım. Yasmin kaydırağın ucunda oturuyordu, Uygar ise benim oturduğum salıncağın direğine yaslanmış vaziyetteydi. Tanberk de arkamdaydı, beni sallıyordu.
Devrim'in bizi paniğe sürüklediği olay aslında hiçbir şey çıkmıştı, anlaşılacağı üzere. Sesi öyle korku dolu çıkıyordu ki telefondaki haberi aldıktan sonra, gerçekten Deniz'in yoğun bakıma kaldırılacağını falan kurmuştum kafamda. Ama hastaneye gittiğimizde, Deniz sadece acilde duruyordu ve kaşına pansuman yapılıyordu. Olay şöyle gerçekleşmişti... Deniz, çiftlik evinden partiye, yani Tanberklerin evine gelmek için yola çıktığında orman yoluna birden yaban domuzu fırlamıştı, Deniz de hayvana çarpmamak için direksiyonu kırmıştı ama yağmurdan dolayı yol ıslak olduğundan arabayı ağaca geçirmiş ve kafasına darbe almıştı. Ne kadar hayvana çarpmamak için direksiyonu kırsa da hayvan çok ani fırladığı için ondan çok kaçamamıştı ve garip bir şekilde hastaneye gelirken onu da getirmeye karar vermişti.
Sonuç olarak, Deniz'in kaşında kocaman bir yarık vardı ama hayvan sapasağlamdı.
"Domuzu da almış getirmiş hastaneye amına koyduğumun salağı ya," dedi Yasmin gülerek Deniz'e baktığında. Tanberk'in Deniz ile uğraşmasına birkaç günde alışmıştım ama Yasmin'in onunla bu kadar dalga geçmesi benim için beklenmedikti.
"Hastaneye tavuk getiren adamın videosu gibi hayal ediyorum içeri giriş anını var ya kafayı yiyeceğim..." dedi Uygar elindeki telefonu cebine bıraktığı sırada. "Ya hayvan ne hayvanı aslan falan değil kaplan falan değil, köpek de değil, kedi de değil. Davuk..."
Hangi videodan bahsettiklerini bilmiyordum ancak hepsi aynı anda kahkahalara boğulduğuna göre komik bir video olmalıydı.
"Amına koyayım ya!" diye bağırdı Tanberk. "Of... Abi neden daha erken gelmedik buraya? Yemin ederim o anı görmek için Devrim'in ömründen bir on sene feda ederim."
Tanberk o kadar yüksek sesli bir kahkaha atmıştı ki Deniz'in sinirlerinin daha da gerildiğini tek bir bakışta anladım.
"Siktir git be," dedi Devrim. "Kendi ömründen ver."
Buraya geldiğimizden beri neredeyse ilk kez konuşmuştu. Konuşmayı bırak... Genelde şakaları yapan Tanberk olduğu için gülesi geldiğinde bile kendini tutmaya çalışıyordu. Aralarında ne olup bittiğini artık yakalayamıyordum ama ikisi de birbirine daha çok sinir olmaya başlamış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON ÜÇ AY
Teen Fiction❝Sadece on üç ay buradayım. Aşık olmak, sarhoş olmak, ve hayatımda ilk kez kendim olmak istiyorum.❞