(Ben geldiiiiimmm😚😚 bugün bayramın 3.günü ama bayram olduğunu tamamen unuttum. Hala su içtiğimde ya da yemek yediğimde suçluluk duygusu hissediyorum😄😄😄)
Sorular çok zordu. Parmaklarımı tişörtümün içine sokup yakamı biraz genişlettim. Sıcak olmuş, stres basmıştı. Bunalımdaydım. Başım ağrıyordu. Çünkü çözerken zorlanıyordum. Belki de bünyem alışık değildi bu zorluğa. O yüzden çözemiyordum. Normalde sınavın bitmesine yarım saat kala sınavdan çıkardım ama bu sefer sınavın bitmesine 5 dakika kala çıkmıştım. Evden çıkıp dün Aerin'in yaptığı gibi masaya uzandım. Gözümü kapatıp gökyüzünü izlemeye başladım. Telefonum titredi. Cebinden çıkarıp baktım. Miyeong arıyordu. Önce açmak istemedim ama sonra açtım. Kulağıma koydum.
-Hanguk'lu!
-Ne oldu 3 numara?
-Hiiç...sadece seni özledim. Dedi. Gözümü tekrar kapattım. Kendi hayatımın stresinden beni sevdiğini tanamen unutmuştum.
-3 numara olmak zor olmalı senin için. Burayı kaçırdın. Harika bir yer.
-Önemli değil. Senin adına sevindim.
-Seomi'den haberin var mı?
-Evet. Uzaklaştırma aldı.
-Aewon?
-Hala yoğun bakımda sanırım.
-Güzel. Üniversiteyi kazanana kadar orada kalsa daha güzel olur.
-Değil mi? Gerçi sen de kapının ardından sızan mazotla yaktın ortamı, ikimizi de gören kimse yok. Suçu bize kimse yıkamaz. Yine de can sıkıcı.
-Aferin. 1 numara olması gereken yerde. 2 numarayı zaten şutladık. Artık okulda 1.olmaya bak. Anladın mı?
-Tabiki. Kimsenin beni geçmeye hakkı yok. Neyse! Seni neden aradığıma geçelim.
-Neden?
-Şu hacker arkadaşın vardı ya. Ona bir hesap atacam. Hesabı biraz kötü ortama çevirsin.
-Kimin hesabı? Kim?
-Okulda bir kız. Son fotoğrafıma su aygırıya benziyorsun diye yorum atmış. Onunla biraz oynamak istiyorum. Dediğinde kahkahayı patlatmıştım.
-Neeee? Diye bağırıp gülmeye devam ettim.
-Lim Taeho! Seni öldürürüm.
-Peki peki. Sana numarasını atacağım. Sen hallet. Dedim ve kapatıp arkadaşımın numarasını attım. Fazla geçmedi. Masaya yapışık banka da Aerin çöküp oturdu. Başını geriye atıp masaya koydu. Ellerini önünde bağladı. Ona baktım. Ben daha yukarıda olduğum için yüzünü yandan görüyordum. Bir an nefesim içimde kalmış gibiydi. Gözlerini kapatıp öylece durmuştu. Hafiften gülümsüyordu. Hava esti. Saçı biraz yüzüne geldi. Elimi biraz oynatıp orta parmağımla saçını yüzünden çektim.
-Saçlarını neden toplamıyorsun? Dedim. Gözlerini açıp başını bana çevirdi.
-Toplamıştım. Şimdi açtım.
-Sınavın nasıl geçti?
-Lider olursam seni takımıma alacağım. Dedi güldüm.
-Fazla iddalısın.
-Seninki iyi geçmemiş gibi.
-Hayır. Güzeldi.
-Ya ikimiz de lider olursak? Rakip oluruz o zaman.
-Benimle aynı takımda olmayı bu kadar çok mu istiyorsun? Dedim. Biraz gökyüzüne bakıp düşündü.
-Galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STUDY TEAM
ActionEğitim bakanlığının yaptığı yeni bir etkinlik ile 8 okulun en başarılı öğrencileri 4'erli takımlara ayrılıp yoğun ve sıkı bir eğitim alırlar. Kazanan takım en başarılı üniversiteye sınavsız giriş hakkı kazanacaktır. Ödülün cazipliğine kapılan 8 genc...