(Ben geldim! Siirt'e geldik. Burada internet hiç çekmiyor. Çok zor ㅠㅠ)
Ben böyle söyleyince durdu ve gözleri kocaman açıldı.
-Ne?
-Beraber uyuyalım.
-Neden?
-Korkuyorum. Kabus görmekten.
-Tamam. Uyuruz.
-Gerçekten mi?
-Evet. Dedi. Ondan uzaklaştım. Çok suçlu hissediyordum. Arkamı dönüp yatağa gittim. Yatağı açıp uzandım. O da yanıma geldi. Oturdu. Ben utangaç çekingen bir çocukken o başımı okşayan bir anneydi. Birbirimize baktık. Gelip başımı okşadı.
-Uzan. Bu gece gitme yanımdan. Tamam mı? Dedim. Biraz tuhaf karşılasa da başını sallamıştı. Güzelce uzandı yanıma. Gözlerini kapatıp derince nefes aldı. Belki de kokumu içine çekiyordu. Onu izleye izleye uykuya daldım. Sabah uyandığımda onu yanımda göremedim. Kocaman nefes verip kalktım. Koşa koşa odadan çıkıp etrafı aradım. Onu bulamamıştım. Sonra elimi yüzümü yıkayıp üstümü başımı düzelttim. Çalışma odasına girdim. Yapacağım bir şey yoktu. Onu çalışma odasında tek başına ders çalışırken gördüm. Şaşırıp saate baktım. Doğru ya! Saat 8'di.
-Oh! Uyanmışsın! Diyerek seslendi. Başımı saatten çevirip ona baktım.
-Evet.
-Günaydın.
-Sana da. Dedim ve yanına geçtim.
-Taehun'u gördün mü?
-Evet.
-Ne?
-Evet. Bir şey mi oldu? Sabah beraber kahvaltı yaptık. Hera, ben ve Taehun.
-Konuşmadınız mı?
-Konuştuk. Takımlar artık 3'e üç dağılacak. Bizden birinin Bae'nin takımına geçmesi gerek. Kimi alacağını konuştuk.
-Kimi alacakmış?
-Hera'yı.
-Ne?
-Evet. Hera'yı çağırıp aynı çalışma odasına gittiler. Dedi. Önüme döndüm. Mümkün değildi. Hera ile bu kadar samimi olması...bu işte kesinlikle başka iş vardı. Dudağımı dişleyip ders çalıştım. Grup çalışmasının olduğu saatte odada toplaştık ama ders çalışasımız yoktu. Birbirimize de değil. Sadece masaya bakıyorduk.
-Tamam işte ben gidecem. Belli değil mi zaten? Neden bu kadar yasa girdiniz?
-Taehun ile çıkıyor musunuz? Dedim. Bakışlarını yerden kaçırıp bana baktı. Gözleri kocaman açılmıştı. Ben de ona baktım.
-Çıkıyor musunuz? Dedim. Dudaklarını hafiftenvıslatıp terleyen avuç içlerini bacağına sürttü.
-Hayır! Ne çıkması? Dedi. Yalan söylediğini gözleri belli ediyordu. Başımı tamam anlamında sallayıp grup çalışmasını başlattım. Akşam grup çalışmamız bittiğinde bacağımın üstünde minicik bir el hissettim. Aerin'e baktım.
-Beraber yemek yiyelim mi? Dedi. Gülümseyip başımı olumlu anlamda salladım.
-Bu sefer ben sipariş edecem.
-Peki. Sen gidip sipariş ver. Ben odama uğrayıp gelecem.
-Tamam. Bahçedeyim. Dedi. Başımı sallayıp ayaklandım. Hemen oradan çıkıp Taehun'u aradım. Taehun'u bulunca sinsi bir gülüş attım. Bunu yapmak istemiyordum ama kendimi güvence altına almak zorundaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STUDY TEAM
ActionEğitim bakanlığının yaptığı yeni bir etkinlik ile 8 okulun en başarılı öğrencileri 4'erli takımlara ayrılıp yoğun ve sıkı bir eğitim alırlar. Kazanan takım en başarılı üniversiteye sınavsız giriş hakkı kazanacaktır. Ödülün cazipliğine kapılan 8 genc...