18

23 4 2
                                    

(Admin internetin olmadığı bir memlekette kitap yazmaktan kendini alamazken bel ağrısından ve sıcaktan kavruluyordu. Devamı kitapta! Buyrun geçin okuyun)

Bir sonraki gün hepsini karşıma almıştım. Yavaş yavaş bir kaç konu işlemiştik. Gün boyu der işlemiştik. Zihinleri çok çok açık ferahtı. Söylediğim her şeyi kafalarına kodluyorlardı. Hemen kapıyorlardı. Fazla geçmeden günlük dersleri bitirmiştik. Onlara ödevlerini vermiştim. Ben dinlenmeye çekilirken onlar da ödevlerini yapıyorlardı. Kimse bana bir şey sormamıştı. 5004 numaralı kişi yanıma gelmişti. Birbirimizin isimlerini kimseye söylemiyorduk. Neden bilmiyordum. Ama bunun sebebini sormam gerekiyordu.

-İsimleriniz neler? Dedim. Hepsi birbirine baktı.

-5004 numara, Kim Sangwoo!

-4570 numara, Lee Beomjoo! Gerçi...benim adımı bilmene gerek yok.

-Neden?

-2 hafta sonra tahliyem geliyor. Amerika'ya gideceğim.

-Anlıyorum. Peki ya siz?

-4080 numara! Do Nori!

-3728 numara! Ryeong Hongmo! Ama benim adıma da ihtiyacın olmayacak. Dedi kaşları çatık bir şekilde.

-Neden? Dedim ona da! Sertçe kızdı.

-Seni ilgilendiriyor mu? Dedi. Şaşkınca ona baktım. Sangwoo yanındaki yastığı alıp suratına vurdu.

-Sen sus iğrenç herif! Dedi. Neden onu bu kadar dışladıklarını merak etmiştim. 5004 numaranın yanına kaydım.

-Sangwoo hyung!

-Ne?

-Onu neden sevmiyorsunuz?

-O çocuk pazarlayan piçin teki! En son bir kız çocuğunu öldürünce buldular onu.

-Benden daha pislikmiş.

-Sen sonrasında pişman olmuşsun! Bu pisliklik değil. Bu gençliğin verdiği cahillik.

-Peki. Dedim ve geri uzaklaştım. Gece olmaya yakındı. Hava kararıyordu. Gardiyan içeri girdi.

-Lim Taeho. Annen geldi. Dedi. Gülümseyip çıktım. Elime kelepçeyi takıp görüşme yapmaya gittim. Annem beni öyle görünce kocaman gülümsedi. Karşısına geçtim. Ellerimdeki kelepçeyi uzattım açmaları için. Açtıktan sonra yine tellere koydum elimi annem de öyle yaptı.

-Bak bende ne var?

-Ne? Dedim. Kağıdı açıp gösterdi. Boşanma dilekçesiydi.

-Hallettin mi?

-Evet. Babanı da tehtid ettim. İmzaladı. Anlaşmalı boşanıyoruz. Hem de yarın. Dün aldım belgeyi. Senden ayrılır ayrılmaz. Gece de zorla imzalattım. Yarın hemen bitirdim. Söylediğin gibi bugün mirası da Aerin'e bıraktım.

-Aerin ile tanıştınız mı?

-Evet. Beraber yemek yedik. Aewon da sana bir şey vermemi istedi. Gardiyana verdim. O sana verecek.

-Aewon'un durumu nasıl?

-Doku biraz alerji yapmış ama normal bir şeymiş. Gittikçe iyiye gidiyor. Bugün hastane masraflarını da ödedim.

-Gerçekten mi?

-Evet. Bak buna. Aerin bana tasarım için fikir verdi. Çok zeki bir kız. Çok da güzel. Dedi ve güldü. Sonra bazı elbiseleri gösterdi. Güldüm. Böyle iyi anlaşmalarına bayılmıştım. Ama biraz da yüzüm düşmüştü. Aerin beni affettiğini hiç söylememişti. Onun için hapislerde çürüyordum ama ziyarete bile gelmemişti. Annem aklımı okumuş gibi hemen açıklama yaptı.

STUDY TEAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin