1. Bölüm: ''Mekanik Misafir''

12.3K 427 746
                                    

Merhabalar, umarım hikayeyi beğenirsiniz. Tanıtım videosunu izleyerek fikir edinebilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar.

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayalım :)

Hayat yaslandığım camın ardından akıp gidiyordu. Bazen telaşla, bazen ağır ağır...  İstediğim veya istemediğim gibi. Seyirci gibiydim uzun süredir kendi hayatımda. Uzun süre çalışmamın sonucunda istediğim üniversiteye girmiştim. Başarılıydım. Rüzgar, kuvvetle eserken zamanı da kendi hızına uydurmuştu. Son sınıf olmuştum artık. Hayatın içinde, kendi hayatımda aktif bir rolüm olacaktı artık. Ayaklarımın üzerinde diri bir şekilde durmam gerekecek, yorgunluklarımı unutmam, kendimi kanıtlamak gerekecekti.  Camın ardından akıp giden hayat yavaşladı ve durduğunda çevreme bakındım.

Dolmuş üniversitenin kapısında durdu. Yavaş yavaş insanların inmesini bekleyip indim. Yağmur taneleri yüzümü ıslatmaya başladığında koşarak durağın altına sığındım. Bazı insanlar benim gibi yağmurdan kaçışıyor, bazıları ise ağır ağır yürüyordu. Dersin başlamasına az kalmıştı ve geç kalmak istemiyordum. Gözler bir anda üzerime dönünce geriliyordum. Hayatım boyunca öne çıkmak isteyen bir yanım hiç olmamıştı, silik, insanların hatırlamadığı kişiydim hep ve bu benim tercihimdi. İnsanlara güvenmemem konusunda iyi yetiştirilmiş biriydim. İyi sebeplerim de öğretilen şeyleri destekliyordu. Saatimi kontrol ettim, kampüse girecek otobüsün gelmesine iki dakika vardı. Çok geçmeden yaklaştığını gördüm fakat otobüs o kadar doluydu ki, durağı es geçip giderken arkasından bakakaldım. Of, of! Bir yanım dolmuşa binip geri dönmeyi düşündü ama ders çok önemliydi hem de devamsızlığa haddinden fazla önem verilen bu derse, şimdiden girmemeye başlarsam yanardım.

Damlalar hızından ödün vermeden yere düşerken, sığındığım yerden çıkıp hızla yürümeye başladım. Kapıya geldiğimde cebimden kartımı çıkarıp, turnikeye okutup geçtim. Yüzüme düşen damlaları elimin tersiyle kurularken bir yandan sövüyordum. Mühendislik fakültesi en tepedeydi ve oraya gidene kadar, asılmaya hazır çamaşıra döneceğimden emindim. Şimdiden saçlarımdan damlalar düşmeye başlamıştı. Telaşla yürürken aklıma geçen sınıfta konuşan kızların yaptığı şey geldi. Yukarı çıkarken veya aşağıya inerken kampüs içinde otostop çekerken yaşadıkları anıları anlatıp gülüşüyorlardı. Kimseye güvenmeyen ve her şeye şüpheyle yaklaşan ben için oldukça saçma gelmişti fakat şu an hem geç kalıyor hem de ıslanıyordum. Kampüse sadece öğrenciler ve akademik personel giriş yapabiliyordu, tehlike yok denecek kadar azdı aslında. Omzumun üzerinden arkama bakınca, yukarıya giden bir araba gördüm. İlk defa yapacağım için bir anda kalbim hızlandı ve anlamsız bir heyecan yaptığım için el kaldıramadım. Geçip gitti. Arkasından aptal gibi bakarken hem ıslanıyor hem de yürümeye çalışıyordum. Başka çare yok Özgü! Siyah bir araba yanaşırken, elimi kaldırdım fakat telefonla uğraştığı için beni görmedi ve o da gitti. Şanssızlık mı, yoksa bir mesaj mıydı bu?

Yürümeye hızla devam ederken başka bir siyah araba hızla geliyordu. Elimi kaldırıp çırpınmaya başladım. Bana doğru gelen araba yavaşlamaya başladı ve evet! Camdan bana bakan yüzle göz göze geldiğimizde olduğum yerde duraksadım. Nabzım daha da hızlanırken, gözlerimin önü puslandı.

Gece kadar karanlık olan bir çift göz bana bakarken, gözleriyle kontrast beyaz teni zihnimi bulandırdı ve beni sersemletti. Camın arkasından ve bana bu denli uzak olan bu yabancı nasıl olurda benim duygularıma anlık da olsa hükmeder. Utanarak arabaya doğru yürürken hep yere baktım. Arabanın kapısını açtığımda burnuma dolan parfüm kokusuyla irkilerek eğildim.

''Yukarı kadar gidecekseniz gelebilir miyim, yağmur...''

''Binin!''

Cümlemi tamamlamama kalmadan soğuk bir sesle verdiği direktif, gardımı tekrar almama sebep oldu.

HİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin