15. Bölüm: ''Önyargı''

11.1K 393 259
                                    


Herkese merhaba, yeni bölümü umarım beğenirsiniz. 

Etiket sıralamalarında listeye girebilmek için yorumlarınıza ihtiyacım var lütfen bir tane olsa bile yorum yapmayı ihmal etmeyin. 

Bölüm şarkısı: Lennon Stella - Older Than I Am

Keyifli okumalar.

Sevgiyle...

Karasar- 1996

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karasar- 1996

Yara açılır, kanar, acıtırdı. Yara kabuk bağlar, iyileşir ve iz bırakırdı. Bedenimizde açılan herhangi bir yaranın iyileşme süreciydi bunlar. Peki ruhumuzda durum neden böyle olmuyordu. Neden açılan yara kanadıktan sonra iyileşmeyip, kabuk bağlamıyordu. Yıllar geçse de iyileşmeyen, kapanmayan yaralarla dolu ruhlar vardı.

Sevilay dizlerini kendine çekip, yatağın içinde iyice küçüldüğünde; gözlerindeki yaşlar göğsüne kadar aktı. Yaşadıklarının ne kadar ağır olduğunu düşünüp durduğu günlerden biriydi bugün. Fakat daha ağır bir gündü. İstemediği birinin dudakları yüzünde, boynunda gezinmişti. Yıkandığı halde hâlâ o pis nefesin kirini üzerinden söküp atamamıştı.

Hatırladıkları karşısında yüzünü acıyla buruştururken, kendine engel olamadı. Hıçkırıklar boğazında düğümlenirken, ağlamaya devam etti.

Ömer'e yalan söylerken, durumun bu denli ilerlediğinin farkında bile değildi. O nişanlanmıştı eve ve karşısındaki adam evleneceklerine kendini inandırmıştı. ''Yakında karı koca olacağız.'' Böyle demişti. Bunu söylerken içinden neler geçtiğini belli etmişti.

Sevilay'ın çenesi titrerken, burnunu çekti. Eğer Ömer gelip kurtaramazsa ne olacaktı? Dün gece yaşananlardan daha beter şeyler. Ağlaması şiddetlenirken, içinden yalvarmaya başladı. Şu an tek bir kişiye umut bağlamıştı. O dal da ince ve çelimsiz bir daldı. Tecrübesiz, güçsüz ve henüz çocuk yaşta bir daldı.

O zaman sadece fiziksel olan varlığına son verirdi. Ruhunun olduğunu sadece Ömer'le hissetmişti. Yaşadığını fark ettiğinde Ömer yanındaydı. Eğer o olmayacaksa yaşamanın da bir anlamı yoktu çünkü bir çuval etten farkı yoktu.

Yalnızlık ve çaresizlik hissi büsbütün bedelini sarmalamaya başladığında, itiraz etmeden teslim oldu. Artık huzur bulmayı ummuyor, sonunun nasıl biteceğini umursamazca bekliyordu.

***

Ayakkabısını giyerken, duvardan destek aldı. Ağlamaktan şişen gözlerine kan da oturmuştu.

''Dikkat et kızım,'' dediğinde Necmiye, genç kızın haline acıyordu.

Başına gelenlerden bir haber, neden ağladığını anlamaya çalışmış hatta sormuştu fakat bir yanıt bulamamıştı. Sevilay'ın Musa'yı sevmediği belliydi. Aklının hâlâ Ömer'de olduğunun da farkındaydı fakat elinden bir şey gelmiyordu. Cevdet'in dini imanı paraydı. Parasız kalmış, işini kaybetmişti. Tam o anda önüne Musa'nın çıkmasıyla bu hikayenin günah keçisi Sevilay olmuştu.

HİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin