❅| Gerçekleri yansıtmamaktadır.
❅| Kan/Şiddet ögeleri içerebilir.
❅| Female reader special.
❅| (Y/N): Your name/Senin adın.
❅| (Y/L/N): Your last name/Senin soyadın.
❅| İyi okumalar!
"Miss (Y/N)? Siz... Siz burada ne yapıyorsunuz?" Richard, yakasındaki kan izlerini aceleyle kapatmaya çalışırken sana bir soru yöneltmişti. Kendisini hızlı bir şekilde toparlarken, cevabını bekler bir şekilde sana bakıyordu; sen ise yutkunmuş ve kekelemene hakim olamamıştın. "Hiçbir şey. Sadece buradan geçiyordum."Mükemmel bahane (Y/N), diye geçirdin içinden. Richard tatmin olmuş görünmüyordu ama fazla üstelemedi.
"Ah... Benim gitmem gerek, Miss (Y/N). İzninizle..." Konuşmana fırsat dahi vermeden yanından geçmiş ve hızlı adımlarla taş basamakları geçip sarayın içine girmişti.
Bir şeyler çeviriyor, diye düşünmekten kendini alamadın. Tabii ki bir şeyler çeviriyordu. Yoksa seni gördüğünde neden telaş yapsın ki?
İç çektin ve elbisenin eteklerinden tutarak saraya girdin. Bunun üzerinde düşünecektin; belki birkaç saat uykudan sonra...
❧
Gözlerini açtığında daha yeni şafak söküyordu. Yatağında doğruldun. Dün akşamın verdiği yorgunluk halen kendini hafiften belli ediyordu.
Üstünü giyip bahçeye çıktın. Yüzüne çarpan serin rüzgâr gülümsemene sebep oldu. Şimdi bazı şeyler üzerinde daha iyi düşünebilirdin.
Richard'ın bir şey karıştırdığı her halinden belliydi. İlk gördüğünde onun telaş yapmak için bile fazla resmî olduğunu düşünmüş ama dün akşamdan sonra bunu yalanlamıştın. Zalgo kimdi peki? O alaycı kahkaha, o içten tehditkâr ses... Daha önce böyle bir sese sahip birini duymamıştın.
"Günaydın Miss (Y/N)!" Yüzünde zerre içtenlik barındırmayan gülümsemesiyle gelen Richard'a sahte bir tebessümle karşılık verdin. "Günaydın Mr Richard!"
"Ah, demek bahçede dolaşıyorsunuz! Size eşlik etmek isterim." Büyüyen gülümsemesine karşılık koluna girdin ve sesini incelttin. "Memnun olurum!"
Bahçeyi yavaş adımlarla turlamaya başladınız; ikinizde tek kelime etmiyordunuz.
"Dün akşam..." Diye başladı Richard; bir şeyleri düzeltmek veya yalanlamak istediği belliydi. "... Beni o şekilde görmeniz - yani - işte - hatırlarsınız..." Sana umutla baktığında anladığını belli eden bir şekilde başını salladın.
"... Ah, sokak serserileri işte. Sarayın etrafında aylak aylak dolanıp rahatsızlık veriyorlar."
"İyi yalan Mr Richard ama ben aptal değilim." Demek istedin ama "Ah, evet! Haklısınız!" Demekle yetindin.
"Onları haklamak biraz uğraş gerektirdi, bu sebeple..." Devam eden yalanlarını bıkkınlıkla dinlemeye devam ettin. Aklında bir sürü şey vardı ama kesin ve net olan bir şey vardı: bu adam tehlikeliydi ama yaptığı yalan cambazlığı çoğu kişiyi kandırmasını sağlamıştı.
❧
"Baba! O adam tehlikeli! Envai çeşit yalan uyduruyor, biliyorum." Diye itiraz ettin.
"Saçmalama (Y/N). Mr Richard öyle bir şey yapacak biri değil..." Diye seni geçiştirmeye çalışan babanın sözünü kestin. "Tam da öyle bir şey yapacak biri!"
Baban en sonunda bıkkınlıkla sana döndü. "Eee? Ne yapmamı bekliyorsun?"
"Onu saraydan uzaklaştırmalısın!" Sözlerin ile kaşlarını kaldıran babana karşılık kollarını kavuşturdun. "Kral değil misin? Yapmak çok zor olmasa gerek."
Baban döşemeli koltuğa oturmuş ve sehpanın üzerindeki parşömenlerin üzerine çökmüştü. Yarım ay biçimindeki gözlüklerini takarken sana son bir bakış atmıştı. "Git, (Y/N). Lütfen. Şu an bunlarla uğraşamam, görüyorsun!" Elleri ile parşömenleri gösterdiğinde tek kelime etmeden yanından ayrıldın.
Neden inanmıyordu ki? Ah, tabii ki! Richard onu da kandırmıştı.
Sertçe çiğnediğin otlar botlarının altında ezilirken volta atmaya başladın. En sonunda, duvarın önüne geldiğinde durdun ve duvarın dibine çöktün. "Bana inanmayacak." Bıkkınlıkla ellerini yüzüne kapattın.
Duyduğun bir gürültü, duvarın dibindeki bekleyişine son vermişti. Koşarak arka bahçeye gittin. Sesin oradan geldiğine emindin.
Ahşap dış kapı ardına kadar açıktı. Bir şeyler oluyordu belli ki; duvarın dibine atılmış bir hançeri aldın.
Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledin. Tam kapının önüne gelmiştin ki yüzüne birkaç damla kan sıçradı. Yüzünü buruşturdun ve başını yavaşça dışarı doğru uzattın.
İki kişi kanlı bıçaklı dövüşüyordu. Onlardan birinin gömleği kanlar içinde kalmış olan Richard olduğunu gördün. Karşısındaki ise vücudunun çoğu yerinden alevler yükselen ve Richard gibi, gömleğinin kanlar içinde kalmış biri olduğunu gördün. İkisinin yüzünden de nefret ve kin okunuyordu.
Yer değiştirip alevler içindeki bir vücuda sahip olan senin önüne geldiğinde yavaşça ona doğru yaklaştın. Hançerini kaburgalarına geçirdiğinde acıyla inledi.
İkisi de durmuş sana bakıyorlardı. Ve alevler içindeki olan, Richard'a son bir şey söyleyip topallayarak ormanın içine girmişti. İntikam ile ilgili bir şey söylediğine yemin edebilirdin.
Richard sana doğru ilerledi. Yalanlarına başlamadan önce onu susturdun. "Lütfen Richard, tek kelime etme."
Richard başıyla onaylamıştı. Bir süre öylece bakıştınız. Ardından bakışlarınız yerdeki kanlara ilişti. Tek kelime etmeden ve Richard'a bakmadan bahçe kapısından geri içeri girdin. Richard ise ormana doğru yürüyerek uzaklaşmıştı.
Bölüm sonu.Nasıldı bakalım?
Umarım beğenmişsinizdir♡
Oylamaya geçelim.
A) Nick Vanill
B) Nathan The Nobody
Haftaya Pazar görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐂𝐫𝐞𝐞𝐩𝐲𝐩𝐚𝐬𝐭𝐚 𝐗 𝐑𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫
Fanfiction↬ Okuyucuyu ele alarak yazdığım amatörce(?) senaryolar. ↬ Gerçekleri sadece ilk bölümlerde az biraz yansıtmakla birlikte tamamıyla özgün hikâyelerdir. (Ç)alınamazlar. ↬ İlk bölümler acemi işidir, sondan başlamanız tavsiye edilir. ↬ Wattpad'deki...