Etrafında ağaçlar ve çok çeşitte çiçeklerin bulunduğu güzel bir şato, içine giren her ziyaretçiye kaybetmediği geçmişin havasını yaşatıyordu. Eski zamanlarda burada asil kişiler yaşarken başarıları ve yenilgileriyle tarihe izini bırakmıştı. Birçok savaş ve anlaşma burada yapılmıştı ve şimdi burası tarihi solumak için isteyenler için müze olarak kullanılmaktaydı.Şatonun içindeki tarihi eserleri geceleri koruma görevi son bir aydır elbette bir gece bekçisi olarak bana aitti. İşimi zor yönlerine rağmen seviyordum ve ciddiyetle her gün yerine getiriyordum. En azından gündüz koruma görevi yapan Clint'in aksine ben sorumluluk sahibiydim.
Maalesef bir keresinde onun görev saati bitmek üzereyken şövalye zırhına sakız yapıştırdığını görmüştüm. Hem görevde sakız çiğnemekte ne demekti? İşini yapsana be adam.
"Hey Steve geldin mi?"
Hayır, hâlâ yoldayım. Ne kadar saçma bir soru. "Gördüğün üzere gelmişim değil mi Clint?"
Ağzındaki sakızı çıkarıp bu sefer de bal mumu heykelin burnunun deliğine yapıştırdığını görünce yüzümü buruşturdum. "Ne halt ediyorsun sen? Biraz tarihe saygı duy."
"Tarihe izimi bırakıyorum. Ne var bunda?"
Steve başını memnuniyetsiz bir şekilde salladı. Müze müdürü bu salağı neden burada tutuyordu ki? Saygı denen bir şey yoktu.
"Sen geldiğine göre ben gidebilirim. Kızıl bir afetle randevum vardı. Sana iyi eğlenceler Steve."
Eğlence mi? Müzede gece nasıl eğlenmesini bekliyordu? Burayı eğlence parkı falan mı zannetmişti?
Neyse ki daha fazla sinirlerini bozmadan çekip gitmişti. Tüm kapıları kilitleyip etrafı dolaşarak kolaçan ettikten sonra güvenlik kameralarının bulunduğu odaya geçip sandalyeye oturdu. Termos bardakta getirdiği kahveden yudumlarken her bir kameranın kontrolünü yaptı. Herşeyin işlediğinden emin olduktan sonra arkasına yaslanıp yarım bıraktığı kitabını okumaya başladı.
Müzede gece bekçisi olmanın en güzel yanı sessizlikte kitap okuyor oluşuydu. Özellikle de okuduğu tarih kitabı ise.
Gece yarısını geçerken şatonun altındaki zindan bölgesinden gelen bir gürültü her yerde yankılandı. Steve elindeki kitabı bırakıp dikkatini ekran görüntülerine verdi. Her katta farklı açıdan gösteren kamera görüntülerinde bir hareketlilik olmasını bekliyordu ve giriş kattaki karaltı dikkatini çekti. Belindeki kemerinden silahı çıkarıp hızlıca odadan çıktı. Belli ki bu gece küçük bir aksiyon yaşaması gerekiyordu.
Koridorda mümkün olduğunca sessiz bir şekilde ilerlerken etrafına bakıyordu. Eğer bir hırsızsa iki hatta üç kişilik gruptan da oluşuyor olabilirdi. Gafil avlanmak istemezdi.
İleriden hızla karaltının geçtiğini görünce bir anlık duraksadı. Hissettiği adrenalin yüzünden kalbinin atışı hızlanmış, nefesleri sıklaşmıştı. Ağzının kuruduğunu fark edince yutkundu ve yürümeye devam etti.
Az önce gördüğü hızlı karaltı bir insanın hareket kabiliyetinden daha fazlasıydı. Gözlerinin kendisine bir oyun oynamış olduğunu diledi. Yoksa diğer türlü onun bir hayalet olduğunu düşünebilirdi. Ve maalesef bir hayaletle baş etmeyi öğrenmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONE SHOT İS COMİNG 2(Stony,Stucky,Thorki)
Fanfic"One shot is coming" hikayesinin 2. Kitabıdır. Farklı konularda yazılmış, en sevilen çiftlerin tek ya da birçok bölümden oluşan hikayeleridir. Aşk üçgeni tadında hikayeler görülebilir. Cinsellik ve etkileyici unsurlar içermektedir. B×B