Çooooooooook uzun bir zaman oldu yazmayalı. İlhamlarım gelmek bilmiyor bir türlü. Ama bir okuyucum (o kendini bilir🖤) 'kıtlık var' diye yakınınca onu ve böyle düşünen herkesi mutlu etmek için bir kafa patlatayım da bayramda şeker tadında bir bölüm olsun dedim.
+18'li bir bölümde olduğunuzu bildirmek isterim. Uyarı yaptığım yerden atlayabilirsiniz.
Umarım hayatınız da herşey yolunda gidiyordur. En iyi dileklerim sizinle canlarım.
&
"Tony... Şu elindeki meyve kokteylini iç, tatilin keyfini çıkar. Zaten seni koruyamadım diye hayatımın en büyük pişmanlığını ve vicdan azabını yaşıyorum. Bir de sen böyle somurtunca hepten hayattan soğuyorum. Keşke senin değilde benim kolum kopsaydı."
Elindeki bardağın pipetini dişleriyle yakalayan Tony bir iç çekti. Berbat bir terörist eyleminin sonucu olarak yolda normal bir şekilde giden aracına roket atarla saldırı gerçekleşmiş ve bunun sonucunda ölmese bile, beş ay süren komaya girmiş, uyandığında ise bir kolunun yerinde olmadığını görmüştü. O bir mucitti. Zekasından sonra elleri önem arz ederdi. Ve birini kaybetmek onun hayatını felç etmişti.
Elbette her zamanki gibi bunun da çaresini bulmuş, kendine özel metalden fiyakalı bir kol yapmıştı. Tabi bu aynı zamanda ona bir fikir vermişti ve uzuvlarını kaybeden insanlar için bir umut kaynağı olmuştu. Şirketi beyinden sinyalleri alan protez uzuv icadıyla yükselişe geçmişti. Bir çok ülkeden talep vardı ve bu da Tony Stark'ın sağlık sektörüne adım atarak milyonlar kazanmasını sağlamıştı.
Olumlu sonuçların yanında bir de olumsuz bir taraf vardı tabi. Eski zamanın playboyu bu haliyle artık beğenilmiyordu ve her ne kadar defalarca operasyon geçirse de kalan yara izleri görüntü kirliliğine neden olmuştu. Hayatı boyunca yapmayacağı bir şey yapmış, vücudunun bir çok noktasını dövmelerle kaplattırmıştı. En azından vücudu artık yara izlerinin çirkinliği yerine sanatın farklı bir dalını sergiliyordu.
"Rhodey artık üzülme. Elimde değil işte. Bazen somurtuyorum..."
"Bazen mi? Sık sık desen daha yerinde bir cevap olur."
"Tamam, sık sık. Ama beni de anlayışla karşıla. Beni olduğum gibi sevecek birini bulamıyorum. Ve dostum, içimde yılların birikimi var. Emin ol ne elim, ne de aldığım seks oyuncakları beni tatmin ediyor. Kız ya da erkek fark etmeksizin önüme gelene yavşamaya başladım. Düz duvara tırmanan Mart ayı kedileri gibiyim."
Rhodey, onun son söylediği cümleyle kahkahayı koyverdi.
"Gül sen gül. Piç herif."
Katıla katıla gülen arkadaşı sinirlerini bozduğu için bakışlarını denize doğru çevirdi. İnsanların çoğu kumda voleybol tarzı oyunlar oynuyor, kimisi de sörf yapıyordu. Malibu kumsalı bugün nedense çok kalabalıktı.
Aslında nedeni belliydi. Bugün dalgalar tam istenilen ölçülerde olduğu için sörfçülerle doluydu ve insanlar onları izlemek için gelmişti.
Sörfçülerin bazıları amatördü. Bazıları ise mükemmel bir şekilde kırılan dalgaların içinde hareket edebiliyordu. Bir grup kızın çığlık attığı yere bakışlarını çevirince gözleri büyüdü. O sudan dışarı çıkmakta olan yakışıklı Poseidon muydu yoksa Apollon mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONE SHOT İS COMİNG 2(Stony,Stucky,Thorki)
Fiksi Penggemar"One shot is coming" hikayesinin 2. Kitabıdır. Farklı konularda yazılmış, en sevilen çiftlerin tek ya da birçok bölümden oluşan hikayeleridir. Aşk üçgeni tadında hikayeler görülebilir. Cinsellik ve etkileyici unsurlar içermektedir. B×B