00.07
NF/ OH LORD
Bak örümcek, ağı sarılan başka bir yerdeyiz; bak, ağa sarılan bu sefer biz ikimiz.
🕷
Dövmenin ucundaki dumanı yanığın üstüne çizdiğimde hala üstündeydim. Her bir zerrem onun için yanıp tutuşsa da bu durumu isteyerek, kendi yapmadığı için kabullenemiyordum ve bu durumda benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Bir gün kendi bana, kucağıma otur derse ancak bu hissimin değerini anlayabilirdim.
"Dövmem ne zaman biter?"
Dövmenin içini siyaha boyadım. "Az kaldı. Ne o? Bu pozisyondan rahatsız mı oldun?
Histerik bir şekilde güldü. "Sabaha kadar böyle durmak istesen hayır demem," dedi. Tanrım... "Ama yapmam gereken işler var."
"Benim de öyle," deyip kucağında biraz kıpırdandım. "Senden sonra gelecek çok fazla müşterim var."
"Her müşterinin kucağına böyle oturur musun peki?"
Seni öldürebilirim Yaratgan.
Dudağımı yaladım. "Her müşterim kucaklarına oturmam gereken bir pozisyonda olan bir dövme isterse," dedim gözlerine bakarak. "Evet, bunu yapabilirim."
Derin bir iç geçirdi. "Dövmeyi boynuma, şah damarımın olduğu yere yapıyorsun. Biri bana boyna, şah damarına dövme yaptırmanın tehlikeli olabileceğini söylemişti. Bunu onaylıyor musun?"
O... Bendim.
Demek yazdığım ilk andan beri mesajlarımı dikkate alıyordu. Bu iyi bir şey.
Yutkundum. "Evet, tehlikesi var ama imkansız değil."
Kahveleri siyahlarıma değdiğinde bunu fark edip kafamı çektim ve, "Bitti," dedim dövme olmuşken. Ardından kucağından kalkarak, "Streçle kapatmam gerek üzerini, biraz daha bekle," deyip ekledim.
"Ne çizdin?"
Streçi kestiğimde görmeyeceği bir şekilde güldüm. "Birkaç saat sonra streçi çıkarttığında görürsün." Streçi boynuna yapıştırdım. "Bitti. Üstünü giyinebilirsin."
Kafa salladı. Üstünü giyinmesi için arkamı döndüğümde, "Fiyat?" diye sordu.
"Para almayacağım."
"Neden? Çok mu hayırseversin? Allah rızası için falan mı yapıyorsun?"
Kaküllerimi kaldırıp ona baktım. "Para yerine daha başka bir şey verebilirsin."
Gözlerini kısıp kafasını sağa yatırdı ve işi tam da tahmin ettiğim gibi fesatlığa vurarak, "Ne gibi?" diye sordu.
"Hmm." Üzerindeki ceketi gösterdim. "Ceketini." Üzerine kokun sinen bir şeyi istiyor olmam kötü bir şey mi Yaratgan?
Tek kaşını kaldırdı. "Ceket, öyle mi?"
"Evet." Omuz silktim. "Ceketi verebilirsin, yoksa hiç para vermeyip çekip gidebilirsin."
Ceketi verirsen, benden etkilenmişsin demektir Arkan. Para bile vermeyip çıkarsan, senden alacağım tek şey bu saatten sonra bir borç olarak kalmaz.
Dilini dudağının içinde gezdirerek ceketinin fermuarını açtı ve, "Tamam," diyerek çıkartıp bana uzattı. "Ne çizdiğini bile bilmediğim bir dövmenin karşılığı bir ceket olabilir. "
Benden etkilendin demek ki Yaratgan.
"Tamamdır," deyip ceketi aldım. "Güle güle kullan dövmeni."
Kısık gözleriyle birkaç defa daha bana baktığında hızlıca dükkandan çıktı. Bunu fırsat bilip ceketi kokladım.
Garip. Sigara kokar sanıyordum ama bu... Parfüm kokuyordu ve çok güzeldi, insanda kafa yapan cinsten. Arkan'ın kokusu buysa eğer, sanırım bir kokuyla bile ölecek kadar ona tutulmuştum.
●Veanomous
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STITCHES
Non-FictionDikiş izlerinin bıraktığı o yaralar. Bir neşter ve bıçakla hatırlanır. Ya da bir bakışla. Belki bir anıyla.