00.10

2.5K 162 11
                                    

00.10

NF/ IF YOU WANT LOVE

Siyah örümcek, ölü örümcek; imkansız mı sana iyi gelen o hayata geri dönmek?

🕷

"Nasıl? Eğleniyor musun?"

Veda'nın elinde içki bardağıyla yanıma gelmesiyle telefonu kapatıp ona döndüm ruhsuzca. "Hayır."

Güldü. "Bu kadar açık sözlü olma." Alt kata doğru baktı. "İnelim mi aşağı?"

"Ne yapacağız orda?"

"Sadece merak ediyorum. Daha önce hiç gitmemiştim oraya. Hemen geri çıkarız zaten."

Derin bir nefes alıp, "İyi," dedim. "Hatta ondan sonra mümkünse gidelim."

Dediğimi takmayıp aşağı katın merdivenlere yöneldiğinde ben de peşine takıldım ve alt kata geldik. İnsanlar koridoru rehin almıştı resmen, kalabalıktı.

"Eeee?" dedim kafa sallayıp. "Ne halt etmeye geldik?"

"Barınak gibi durmuyor mu sence de?" Siyah ve beyazın esir aldığı duvarlara baktı. "Çok gizemli."

Yürümeye devam ettim peşinden. O sırada koridorun kalabalığıyla birlikte, ne onun ne de benim birbimizi gördüğümüz bir oğlanla çarpıştık. Daha doğrusu o bana omzunu çarptı.

"Daha dikkatli olman gerek," dedim hafif omzumun üzerinden bakarken. Mavi gözleri üstüme dikeldi, kaşları çatıldı; kokusu üzerime sindi. Neden? Neden daha önce almışım gibiydi?

Dağınık açık kahverengi saçlarına gözüm kaydığında, "Daha dikkatli olurum," dedi ve bir süre daha bana bakarak gitti.

Garipti. Fazlasıyla.

"Hadi! Gelsene Arsil!"

Veda'nın seslenişiyle koridorun ucuna gittiğimde insanların arasında kayboluyorduk. Kolunu tuttum ardından. "Burası çok kalabalık, yukarı çıkalım."

"Sen çık istersen," dediğinde ilerideki bir odayı gösterdi. "Şuraya bakıp geleceğim."

"Başını belaya sokma." Kolunu bıraktım. "Bir şey olursa ara."

Kafa salladığında geri döndüm. Üst katın merdivenlerine geldiğimdeyse merdivenin altında başka bir merdiven olduğunu fark ettim ve baya karanlıktı. Etrafıma baktım. Bir cesaret ve meraktır ki oraya yöneldiğimde bunun geçit gibi bir yer olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Merdivenleri geçip bir kapıya geldim, açıktı. İçeri girip dudaklarımı araladım. Karanlık bir yerde, mahzene benziyordu. Karşımda birkaç tane beyaz koltuk ve solumda da kumar masasına benzeyen bir yer vardı.

Kaşlarımı çatıp oraya gittim. Masanın üstündeki kartlardan birini elime aldığımda arkamdan gelen ses bırakmama sebep oldu.

"Ne yaptığını sanıyorsun burda?"

Hızla arkamı döndüğümde yutkundum. Yaratgan? Dudaklarım aralanıp sadece bir, "Hiç, " çıkardığında bakışları keskinleşti ve doğruca yanıma geldi.

Bir süre bana baktığında tanımış gibi, "Sen," diye fısıldadı. Kafamı dikleştirdim. "Bana dövme yapan kızsın." Ve mesaj atan.

Omuz silktim gerildiğimi belli etmemeye çalışarak. "Akınay büyük bir yer; ama ne tesadüfdür ki bu barda da sen varmışsın."

"Tesadüf mü?" Kafasını iki yana salladı. "Pek sanmıyorum."

"Ne sanıyorsun? Seni takip ettiğimi falan mı?"

"Öyle bir şey demedim."

"Ben öyle anladım."

"Her neyse," dedi. "Burayı nasıl buldun ve içeri nasıl girdin?"

Kapıyı gösterdim. "Kapıdan."

Kapıya bakıp sinirle gülüp tekrar bana döndü. "Kapının yerini de öğrendiğine göre benim göstermeme gerek kalmadı."

Dudağımı yaladım. Gözlerim boynundaki dövmeye kaydığında, "Güzel olmuş," dedim. "Beğendin mi?"

Gözlerini kısıp kafasını aşağı yukarı salladı. "Yaratıcıydı. Kabul etmem gerek, yanık izinin üstüne sanki o yanığı sigaranın ateşi yapmış gibi sigara çizmek..." Hafif tebessüm etti. "Hoşuma gitti."

Kazağını hafif kenara çekip boynunu daha çok açtığımda ilk omzuna ardından bana baktı. Bunu takmayıp elimi boynunda gezdirdim, yanığın üstünde. "Yara izlerini veya dikişlerini yara bandı ile kapatmak fayda etmez belki ama..." Gözlerine baktım. "O izleri bedeninden hiç silinmeyecek, ölene kadar senle kalacak dövmelerle daha yaratıcı şekilde ortaya çıkartmak, o yarayı utanç gibi gören yara bantlarıyla kapatmaktan daha iyidir.

Ve elimi boynundan çekerek kapıya doğru yöneldim. Bu esnada arkamdan seslendi.

"Adın ne?"

Ona doğru dönüp hafif tebessüm ettim. "Arsil," dedim.

Örümcek, örümcek, örümcek... Ağına sardığın ava iyi bakman gerek.

Veanomous

STITCHESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin