00.34
MARS / ДождиСь
Kim esir değildir, kendi içinde?
🕷
Kaybolduktan sonra an'ı ve geçtikten sonra zamanı asla değiştiremezsin; yitip gidirirsin, itip gittirdiklerini. Esaretin için, kelepçelere tutsak bir şekilde; kanarsın, kanlı bıçaklı geçmişin, sonunu getiremediğin o paradoks, hiçbir zaman yolunu bulamazsın.
Ve paradoks, şimdi tekrar başa dönüyor sanki daha önce yaşanmış gibi; bir ceset mi gözler önündeki yoksa bir umut daha var mı bunca kan revan içinde? Hayır, daha önce de dediğim gibi, umut asla var olmadı. Şuan gözlerim önünde duran beden artık bir cesetti ve benim ellerim onun yaşamına hiç yetişmedi. Zahil öldü. Onun kanının bulaştığı ellerimse sustu; kelimeler her zaman dudaklardan çıkmaz.
Sessizliğin hakim olduğu ortam Alp'in tekrar, "Nabzı," diye fısıldamasıyla bozulduğunda, bütün gözler de yine onda takılı kalmıştı. "Durmuş."
Soğuk soğuk terler bedenimin her yerinden uzanırken o tarafa doğru baktım ilk önce ve ardından bir adım attım düşünmeden. Dayanamadım. Hiçbir zaman da dayanamayacaktım. Konuşmak için hamle yaptım bunun için fakat Kira benden önce davranıp öne atıldığında, "Ne?!" diye hafifçe bağırdı ve Alp'in olduğu tarafa geçip şokla ona baktı. "Ne diyorsun Alp?"
Alp, Kira'nın derin bakışlarıyla karşı karşıya kalırken, soğukkanlı olmaya çalışır gibi ilk önce yutkundu ve ardından yataktan kalkarak bize doğru dönüp derin bir nefes aldı. Siyah gözlerindeki gerçekten anlaşılıyordu her şey fakat ağzından çıkacak tek kelime bizim için daha önemliydi. Susmadı. "Zahil," dedi toparlamaya çalışır gibi her şeyi, en soğukkanlı haliyle üstelik. Zahil... "Öldü."
Tek kelime seni mahvedemez mi sanıyorsun kanunlarına aykırı çıktığın bu hayatta, ha? Tek bir kelime seni milyonlarca defa öldürebilir ama asla hayatta tutamaz; artık kan akıtmak için kuruluyor cümleler, yaşatmak için değil.
"Zahil...Öldü?" Kira'nın dudağından çıkan fısıltılara bizim donuk bakışlarımız da eklendiğinde o an çöktüğümü hissettim. Zahil'i çok fazla tanımıyordum; kaç yaşında? Soyadı ne? Ailesi? Evi? Çevresi? Hiçbirini tam anlamıyla bilmiyordum fakat o an anladım, bir insanın ölümüne sarsılmak, onu tanıyıp tanımadığınla ilgili değil, hayatında tek bir an olsa bile An'ını paylaştığınla ilgiliymiş.
Kafasını iki yana sallayıp kabul etmiyormuş gibi Zahil'in yanına geldi Kira ve Alp'i sertçe ittirerek iki elini cansız bedenin kalbinin üstüne yerleştirip kalp masajı yapmaya başladı. "Ölmediğini biliyorum," diye fısıldadı o anki psikolojiyle, halbuki biliyordu. Yanaklarından süzülen yaşlar Zahil'e doğru akarken, kendi kendine söylenmeye devam etti ve kalbine daha çok bastırdı. Kendini zorluyordu. Kira'yı daha önce ağlarken bile görmemiştim, öyle birine hiç benzemiyordu ama yakın olduğu biri öldüğünde kim ağlamazdı ki zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STITCHES
Non-FictionDikiş izlerinin bıraktığı o yaralar. Bir neşter ve bıçakla hatırlanır. Ya da bir bakışla. Belki bir anıyla.