00.23
NF / ONLY ONE
Kanayan yaralar, yara bandı tutmayan ruhlar; sen ve ben sevgilim, sence de çok geç kalmadık mı Örümceği yaşatmak için?
🕸
Dükkanın kapısını kapattığımda hava daha yeni yeni kararmaya başlamıştı. Yolun karşısına geçip beni motorun üstünde bekleyen Alp'in yanına doğru gittim. Yine telefonuyla oynuyordu. Bugün Aks'ta ilk iş günümdü, kulağa garip gelse de hoşuma gidiyordu.
"Selam," dedim yanına gelerek.
Kafasını telefondan çekerek cebine koydu. "Selam." Arkayı gösterdi. "Atla."
Dediğini yapıp motora bindiğimde elimi beline doladım ve kafamı sırtına yasladım. Motorları seviyordum fakat Alp hızlı sürdüğü için gerçekten bazen tehlikeli olabiliyordu. Üstelik kask bile takmıyordu. Motoru çalıştırdığından bir süre sonra Aks'a geldiğimizde içeri girip etrafa göz gezdirdim. Baya kalabalıktı. Hayır. Gerçekten, baya kalabalıktı.
Alp yanımda durduğunda eliyle ilerideki bir odayı gösterip, "Oraya git," dedi. "Kira seni orda bekliyor."
Bir süre yüzüne bakıp kafa salladığımda odaya geldim ve girdiğim an Kira'nın oturduğu koltuktan ayağa kalktığını gördüm. "Tam zamanında," dedi. "Hoş geldin."
"Hoş buldum."
İçeride benden başka birkaç kızı daha gördüğümde kaşlarımı çatıp Kira'ya baktım. "Tam olarak ne yapacağım?"
"Her ne olursa olsun yaparım dedin, değil mi?" Kafa salladığımda birkaç parça kıyafeti elime tutuşturdu. "Bunları giy ve yukarıya, soldan 2. odaya gel."
"Tam olarak ne için?"
"Gelince anlarsın. Hadi, giyin."
Odadan çıktığında elimdekileri koltuğun üstüne bırakıp üstümdekileri çıkarttım ve verdiklerine baktım. Siyah bir deri etek, üstüne beyaz sıfır kol bir tişört; altına bu renkleri açan kırmızı sneaker bir bot ve birkaç tane de takı.
Omuz silktim ve hepsini üstüme geçirdim. Hafif de bir makyaj yaparak odadan çıkıp üst kata geldim. Soldan 2. odaya girdiğimdeyse kapının önünde kaldım. Tam anlamıyla kapının önünde donakaldım. Odanın küçücük kapısı aksine koskocaman bir kumar odasıydı. Bu kadar büyüğünü görmemiştim daha önce, ne filmlerde ne resimlerde. İçeride aşağısı kadar kalabalıktı ve kırmızı ile gümüş renklerle dizayn edilmişti.
Bakmayı bıraktığımda bir anda ileride Kira'yı görüp yanına gelerek, "Geldim," dedim.
"Sonunda." Bir kumar masasının önünde duruyorduk ve birkaç adam oyun oynuyordu. İkisinin hamlelerini izlerken yanımdan gelen bir sesle irkildim. Tam kulağıma gelen o fısıltıyla.
"Sence hangisi hile yapıyor?" Arkan.
Ona döndüğümde, "Bilmiyorum," dedim. "Kumardan anlamam."
İki elini göğsünde birleştirdiğinde, "Burda çalışmak istiyorsan anlaman lazım," dedi. "Tam karşıdaki adam, hile yapan o. Aks, kumarda hile yapanları açığa çıkarmak için var Arsil. Açığa çıkarlar, bu barı normal bir bar kumarhanesi sanıp gelirler, yakalanacaklarını ve insanları dolandıranlara ne yaptığımızı bilmezler."
"Hayır işi için yapıyorsunuz yani?"
Güldü. "Öyle de denebilir."
"Peki benim buradaki rolüm ne?"
Cebinden bir kart çıkardı ve alttan bana doğru uzattı. Elime aldığımda kartı hatırladım. Arkan'ın tablolar arkasında aradığı fakat benim tablonun içinde bulduğum kartı."
"Bu kartı," dediğinde gözüyle hile yapan adamı işaret etti. "O adamın cebine koyacaksın yine. O gece gittiğimiz ev, şuan hile yapan adamın karşısında oturan adamın eviydi ve bu kartta o adama ait."
"Yani hile yapanın yaptığı şeyin cezasını, hileyi yaptığı kişi verecek." Ona baktım. "Değil mi?"
Kafa salladı. "Hızlı öğreniyorsun. Ama şimdi git ve cebine koy."
Hafif tebessüm ettim. Yanından ayrılıp hile yapan adamın yanına gittiğimde benden başka iki tane kız daha vardı etrafında ve biri sağ bacağının üstüne oturmuştu. Adamın omzuna elimi koyduğumda bana baktı gülerek ve bileğimden tutup beni de sol bacağına oturttu. Bir elimi boynundan geçirdiğimde diğer elimi altta sallandırıp kartı yavaş bir şekilde ceketinin cebine yerleştirdim.
"Gitmem gerek," deyip aniden kalktığımda şaşkın bir şekilde bana baksa da, umursamayıp beni izleyen Arkan'ın yanına gittim. "Hallettim."
Sert bir şekilde bana baktı. "Gördüm."
"Nasıld-" dememe kalmadan çene kasları belirginleşince, "Benden başka birinin kucağına da oturabiliyormuşsun," dedi. "'Ama inan, bu hiç hoşuma gitmedi."
Ne?
Dudaklarımı araladığımda yanımdan gitti. Çatık kaşlarlarla ardından baktığımda Kira yanıma gelip, "Kesinlikle iyi iş çıkardın Arsil," diyerek şapkasını düzeltti.
Ona kafa salladığımda, "Birazdan gelirim," diyerek yanından ayrıldım ve dışarı çıkan Arkan'ın peşinden gittim ama koridor bomboştu. Neredeydi? Koridorun sonunda baktığımda girdiğim odadan kucağına oturduğum adam da sinirli bir şekilde çıktığında daha ne olduğunu bile anlayamadan elindeki iğneyi boynuma saplayıp, "Bir daha kucağımdan öyle kalkıp gidemezsin fahişe," dedi.
Aynı sinirle yanımdan geçip gittiğinde buruşmuş bir yüzle ardından bakakaldım ve boynuma dokundum. Soğuktu. Bedenim soğumaya başlamıştı. Dengemi kaybedip yere düştüğümde duvarın dibine çekildim ve daha çok üşümeye başlarken sadece gözlerimi kapattım.
Karanlık ve siyah.
●Veanomous
Siyah karlar, kara bulutlar; biraz karanlık sular, zifiri sahil kenarları ve is karası kayalıklar. Şimdi söyle bana, aydınlat beni, böylesine kapkara bir şehrin içinde aydınlığı aramak, ölümle karşı karşıya geldiğinde var gücünle koşmak kadar saçma değil midir?
A'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STITCHES
Non-FictionDikiş izlerinin bıraktığı o yaralar. Bir neşter ve bıçakla hatırlanır. Ya da bir bakışla. Belki bir anıyla.